22

219 31 24
                                    

birkac gundur twins1i okuyordum bugun bitti ay cok eglenceliymisim o zamanlar
bolum basinda ve sonunda yaptigim aciklamalar bile daha pozitifmis

<>

iki ay önce sunwoo ve sunghoon basın toplantısını yapamasalar da şirketle olan tüm ilişkilerini kesmişlerdi.

jay hyung şu anlık sunwoo gibi tatil yapacağını sonrasında sunwoo kendini hazır hissettiğinde tekrar şirketlerle konuşacağını söylemişti.

sunwoo da işine devam etmek istiyordu ama önümüzde büyük bir sorun vardı. hatta baya büyük.

neredeyse 5 aylık olan bebek fazlasıyla büyümüştü ve artık sunwoo'yu her gördüğümde adını bile bilmediğim krem ya da yağları göbeğine sürüyor oluyordu. arada bazı serumları benim elime de sürüyordu ki çoktan kaza sonrası kalan izler geçmişti.

neyse bu kocaman göbeğini arada gülerek seviyorken bazen de ağlayarak seviyordu.

tabii ağlama nedeni yemeyi abartmamaya çalıştıkça daha çok aşerdiği için oluyordu ama buna kendisi engel olamadığı için daha da ağlıyordu.

hepimiz onun etrafında dört dönerken sunghoon arada yeni çalışmaya başladığı şirkete gittiğinde iki kat daha yorucu oluyordu bu yüzden de her dediğini sorgulamadan yapıyorduk.

bugün de o günlerden biriydi.

"mango istiyorum böyle sulu sulu" sunwoo yatmış ve göbeğine koymuş olduğu tabaktan üzümleri ağzına atıp seslice çiğnerken bana dönmüştü.

"sunoo jay'i arasana benim telefonum uzak ve kalkamıyorum" demişti göbeğini göstererek. 

telefonu elime aldığımda jay'i arasam da açmamıştı.

"sunghoon nerede?" ona döndüğümde baita gözleri parlamış sonra dudağını büzerek "çekimde" demişti.

zaten şu an onun evinde olma nedenim yalnız kalmasını istemediğimdendi.

"doğru ben o yüzden evdeyim niye soruyorsam... başka bir isteğin var mı?"

"hey sen nereye?"

"ben alıcam mangoyu kim alacak başka?"

"hm o zaman bir isteğim var..." söylediği ile yana fırlattığım hırkayı almıştım.

bilgisayarımı kenarıya koyup pijamalarımı değiştirmeye üşendiğim için hırka giyip çıkacaktım.

"söyle hadi"

"dikkatli ol" diyip havadan öpücük attığında kafamı sallamıştım.

"ben çıkıyorum bak eğer marketten döndükten sonra bir şey istersen... o zaman bile ara tamam mı?" sonra ağlamasını çekemezdim.

kafasını sallayıp "kapıyı kilitleme. sen, sunghoon ve jay aldınız anahtarları. ben de anahtar da yok" dediğinde kafamı sallayıp çantamı almıştım.

araba anahtarına elim gittiğinde vazgeçip direkt evden çıkmıştım.

her şeyi atlattığımı sansam da uzun zamandır arabaya binemiyordum. şirkete bile bisikletle gittiğim olmuştu.

sunwoo'nun evi bana yakın olduğu için ona geliyordum anca ama onun dışında evde çalışıyordum.

yürürken sıkıldığım için riki'yi arayacaktım.

bugün önemli bir işi olduğunu söylemişti ama menajerinden öğrendiğim kadarıyla o kadar resmi bir işi yoktu.

sonuçta işi o kadar önemli değilse onu aramam rahatsız etmezdi.

telefon uzun süre çalsa da açılmadığında tekrar aramıştım.

merak edip tekrar aradığımda bu sefer telefonu kapanmıştı.

kaşlarımı çatıp bir süre ne yapsam diye düşünmüştüm ama şu an bunun kararını vermektense sunwoo'ya istediğini alıp ona da danışmam daha sağlıklı bir fikir olucaktı.

düşüncelerimin arasına ne olabileceğini düşünürken saçma gelen tüm düşüncelerimi geriye atmıştım.

"yıllardır birbirimizi beklemişken imkansız böyle şeyler" diyerek kendi kendime konuşmamı sonlandırıp gezinirken bulduğum büyük markete girmiştim.

ᴛᴡɪɴꜱ² - ꜱᴜɴᴋɪ+ꜱᴜɴꜱᴜɴ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin