10

317 44 80
                                    

nishimurada da s ve u var
ipucu desen

<>

modeller keşke sadece sunghoon ile kalsaydı. karşımda elini uzatıp sıkmamı bekleyen ve 'nishimura riki'nin karşısına ikinci kere sunwoo olarak çıkmak cidden fazlasıyla şanslı olduğumu gösteriyordu.

sunghoon'a attığım bakışlardan dolayı öksürüp kolumdan tuttuğunda beni çekiştirmesine karşı koyamamıştım.

beni kenarıya çekmesiyle ben de kolumu hızla kendime çekmiştim.

"sunwoo gel konuşalım"

en azından sunwoo olduğuma inanmıştı.

geri zekalı piç.

"seninle konuşacak bir şeyimiz olmadığını düşünüyorum?" kaşımı kaldırıp baktığımda derin nefes alıp kafasını kaldırmıştı.

alıcam koycam kafasına bir tane bir daha kaldıramayacak.

"ben öyle düşünmüyorum. lütfen konuşalım hm? hem bebeğimiz-"

"bebeğimiz mi? bir kere o benim bebeğim-di"

"ne demek bebeğimdi. sunwoo sakın aldırdım deme"

"sen nasıl anladıysan anla çok umrumda değil"

"sunwoo aldırmadın değil mi?"

"istediğin bu değil miydi?" hala ona dik bakışlarımı atarken o çoktan omuzlarını düşürmüş yere eğilmişti.

daha fazla uğraşamayacağım için gidecekken "istediğim bu değildi. sadece sen ve bebeğimizle yaşayacağımız mutlu bir hayat istiyordum. yalnız başımıza... ama ailem-"

"yeter ya. senin saçma nedenlerini dinleyecek değilim artık"

hıçkırması ile şaşırmıştım. bir an boşluğa düşecektim ki kendimi toparlamış çekim alanına gitmiştim.

jay hyung sinirle etrafa bakınırken beni görmesiyle rahatlamıştı.

"neredeydin sen?"

"hyung sunghoon götürdü birden." jay gözlerini büyültmüşken beni yanında kim sunwoo yazan bir odaya çektiğinde içeride birkaç çalışan vardı.

iç çekerek "evde konuşacağız bunu" diyip beni aynanın önüne oturttuğunda kafamı sallayarak yerime geri oturmuştum.

<>

"ölücem ben galiba"

"dedim ben sana çok yoruyor diye. en azından arabada çalışmayıp dinlenseydin"

"ben uyumaya gidiyorum senin dırdırını çekemem sunwoo"

"ne?" sunwoo çoktan dudak büzdüğünde jay hyung mutfaktan elinde yudumladığı kahvesiyle gelmiş beni merdivende görünce hızla elini gelmem için sallamıştı.

"sunoo hemen buraya gel ve sunghoon ile konuştuklarınızı anlat"

"NE SUNGHOON MU GELDİ ŞAKA MI YAPIYORSUNUZ?"

sunwoo'nun tepkisine kulaklarımı kapatırken aynı zamanda göz deviriyordum.

"affedeceksin işte enayi"

"bebeğimi kabul etmezse affetmem ama kabul ederse... sürünse yeter?"

jay hyung ile göz göze gelmiş umutsuz bir şekilde iç çekmiştik.

"konuşmamız gerektiğini söyleyip çekti beni bi kenarıya"

"ben o sıra her yerde sunoo'yu arıyordum tabii"

"ee ne dedi sunghoon?"

"başta yakında belki sunwoo olmadığımı anlar diye bekledim ama anlamadı geri zekalı"

"hey! hem bebeğimin babası hem de bebeğim duyuyor bunları"

"daha hiçbir uzvu olmayan mısır tanesi mi?"

"dalga geçme benimle jay hyung"

"tamam ben susuyorum. zaten ben de merak ediyorum sunghoon ne dedi"

"işte başta bebeğimiz vs bir şeyler saçmaladı. ben de bebeğimdi dedim. saniyesinde aldırdın mı? gibisinden bir şey söyledi. aldırmamamı istiyordu bildiğin. sonra şey dedi bir dakika tam hatırlayayım-"

"bunun olmayan hafızası, bunun son seviye enayiliği... bıktım sizden" jay hyung söylenirken ben de hatırlamamla tekrar konuşmaya başlamıştım.

"sus bi anlatıcam. aldırmamı istemiyor muydun demiştim o da istemediğini sen sunghoon ve bebeğinizin mutlu bir hayat geçirmek istediğini söyledi" dememle ağlamaya başlayan sunwoo'ya peçete uzatmıştım.

burnunu çekip yanaklarını sildiğinde konuşmaya devam etmemi söylemişti.

"ailesiyle ilgili bir şey diyecekti ama daha fazla katlanamadığım için konuşmasını kestim. hıçkırdı filan bi an 'ne?' oldum ama eğer ilk görüşmemizde böyle diyorsa daha çok koşar benim yani senin peşinden"

"bir dakika bir dakika... ailem dedi of sunoo senin sunghoon nefretin yüzünden asıl şeyi öğrenememişiz"

"ya sunwoo sen buna şükret ben odama çıkıyorum amına koyim uğraşanda kabahat"

"sunoo~ tamam özür dilerim... bebiş sana sarılmak istediğini söylüyor"

kollarını açıp bana uzattığında dayanamayıp göğsüne yatmıştım.

ᴛᴡɪɴꜱ² - ꜱᴜɴᴋɪ+ꜱᴜɴꜱᴜɴ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin