"Geçmişe takılı kalmayı sevmiyorum, Zeynep. O yüzden şunu keser misin? "
Anlamlandıramadığım bir duygu fırtınası yaşıyordu sanki. Tamam, çoğu zaman duygularını kestiremiyordum ama bu sefer çok daha karışıktı. Gözleri öyle söylüyordu, herşeyin oradan oraya savrulduğu bir dünya gibiydiler.
"Güzel, şimdi gidiyoruz. "
Birşey söylememe fırsat vermeden ani bir hareketle elimden tutarak yürümeye başladı.
"Nereye gidiyoruz? "
"Yemek yemeye. "
Yüzünü bana dönüp muzip bir şekilde sırıtınca kaşlarımı çattım.
Her geçen gün içinde bulunduğum durum beni kara bir boşluktan aşağıya doğru çekiyor gibiydi.
Nereye gittiğimi bilmiyordum, ama bu şekilde düşmek eğlenceliydi. Her ne kadar sonunda bir yere çıkacak olsamda.
~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~
Masaya getirilen yemeklerden hangisine odaklanacağımı şaşırarak bir süre -kısa bir süre- hizmetlilerin servis edişlerini izledim. Tahminime göre masaya kırk beşinci tabağı yerleştirdikten sonra bizi yalnız bıraktılar. Ben masanın sol ucundan, sağ ucuna kadar dizilen tabakların içindeki yemekleri incelerken izlendiğim hissine kapılarak başımı Kerem'e çevirdim. Her zaman ki bakışlar, her zaman ki yüz ifadesi. Onunla olduğum her an, onunla olan herşeye daha çok alışmaya başladığımı hissediyordum.
Hergün, bir diğerinden daha fazla...
"Öyle bir bakışın var ki, sanki tek lokmada yutacaksın."
Söylediklerini algılama işlemini tamamlayamayınca, beynim düşündüklerimi iki harfe sığdırmayı planlayıp ağzıma gönderdi.
"Ne?"
Güldü.
"Yemek tabaklarından bahsediyorum. "
Sırıtışını bozmadan masayı eliyle soldan sağa işaret etti. Göz devirerek elimin ilk gittiği tabaktan yemeğe başladım. Fazla acıkmıştım. Birkaç dakika sadece önümdeki tabağa odaklanarak yemeğin tadını çıkardım. İzleniyor hissine kapılarak başımı kaldırdım ve beni sürekli yanıltan hislerim bu sefer ters köşe yaptılar.
"Birşey mi oldu? "
Sorduğum soru üzerine güldü. Yüzünde ki ifadeyi sevmesemde dibim düşüyordu. Farkında olmadan kendime yaptığım itiraf yüzünden afalladım. Bunun üzerine Kerem daha çok güldü.
"Ya, ne gülüyorsun!? "
Diye çıkışmıştım. Aslında çıkışamamıştım çünkü çıkışmaya çalışırken gülmek üzere olduğumdan sesim istediğim tonda çıkmamıştı. O güldükçe, benim de gülesim geliyordu ve artık karnımın ağrımaya başladığını hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Batak - ZeyKer - ►Askıda
RomanceBabasının günahını masumluğuyla ödemek zorunda kalan bir genç kız. Ve o masumluğa hayran kalan bir genç adam. "Bazen, inattır bizi zor durumda bırakan. Hayatı doyasıya yaşamamıza engel olan inattır. Peki ya inadın üstesinden gelinirse?"