Şarj aletini bozunca beklemek zorunda kaldınız :/
Elimde olan birşey değil ama birazda benden kaynaklandı, çok çok özür diliyorum.
Bölüm 4 sayfa kadar çıkacaktır, çok uzun olmasada idare eder uzunlukta :D
Umarım değecek bir bölüm yazabilmişimdir :))
Keyifli okumalar herkese :D ^^
--------------------------------------------------------------------------------------
"Keşke, sen o sözleri bana söylerken gerçektende uyuyor olsaydım, Zeynep. Belki o zaman beynimi bu kadar meşgul etmezdin."
Vazgeçtim, ben şu an kesinlikle uyuyorum.
"Aslında bakarsan, uyuyup uyumamam fark etmez, senin o sözleri bana söylemek için bir nedeninin olmaması gerekiyordu."
Sesi, her kelimesinde fısıltı gibi kulağıma ulaşırken son söyledikleri canımı yakabilecek vaziyetteydi.
"Ben sevgini hak etmiyorum, kıvırcık."
Kıpırdamadan durmaya devam ettiğimde, yanımda bir hafiflik oluştu. Atılan adımları duyabiliyordum. İki saniye sonra duyduğum çarpma sesiyle odada yalnız kalmıştım. Emin değildim ama öyle hissediyordum.
Az önce ki anın şokunu atlatmak için birkaç dakika kıpırdamadan durdum.
O, az önce sevgimi hak etmediğini mi söylemişti?
Benim sevgimi?
Gözlerimi ışık hızıyla açıp, yataktan ayağa fırlarken telaş tüm bedenimi sarmalamıştı. Ben o öğrensin istemiyordum ki. Bilmeyecekti. Öğrenmemeliydi. Her ne kadar tam uyanmış olmasam da o an, onun söylediklerini duyduğumdan emindim.
En az adım kadar emin.
Belki de yüzlüşmenin vaktiydi, her ne kadar söylediklerinden emin olsam da, bir nevi ağız arayarak öğrenebilirdim değil mi? Onun ağzından duymakta, emin olmak kadar önemliydi.
Kararımdan vazgeçmeden hızla bulunduğum odanın kapısını açtım.
Bunu yapabilecek cesaretim vardı tabi ki.
Sadece ağız arayacaktım, en kötüsü bana davranışlarından herşeyi anlayabilirdim.
Düşüncelerimin beni daha fazla meşgul etmemesi için ne diyeceğimi kafamda düzenlemeye başladım, nasıl davranacağımı. Planlı olmak her zaman işe yarardı değil mi?
Arada tireyen ellerime aldırmadan her kapıyı tek tek kontrol ettim. Teknede olan her kapıyı. Aslında kapı dediğim üç taneydi. İki küçük oda ve bir tanede banyo diye adlandırabileceğim bir kısım vardı.
Ama hiçbirinde yoktu.
Beni burada bırakıp gitmiş olabilir miydi?
Telaşımın 2 katına çıkmasıyla düşündüklerimde birden yok oldu. Şu an düşüneceğim tek şey Kerem'i bulmak. Kendimi hızla dışarı atarak etrafa bakınmaya başladım.
Hava çoktan aydınlanmış, güneş yeni doğuyordu.
Kafamı sola çevirdiğimde ise, gördüğüm manazaranın beni hafiflettiğini hissettim.
Buradaydı.
Öylece durmuş denizi izlerken, yüzünde ki ifadeden canının sıkıntılı olduğunu anlamıştım. Yada uyuyamamıştı. Her şeye ihtimal vererek arkasına yaklaştığımda durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Batak - ZeyKer - ►Askıda
RomanceBabasının günahını masumluğuyla ödemek zorunda kalan bir genç kız. Ve o masumluğa hayran kalan bir genç adam. "Bazen, inattır bizi zor durumda bırakan. Hayatı doyasıya yaşamamıza engel olan inattır. Peki ya inadın üstesinden gelinirse?"