Selamlar :)!
Ben geldim :)
Umarım bölümü seversiniz :)) 'Ayrıca Bayramınız Kutlu Olsun :)!!'
Yeni bölüm Salı günü gelecek, hoşçakalın :))
-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-
Hala daha önünde durduğumuz ağacı inceleyip, Kerem'in bu ağaç üzerinde kurduğu evde geçirdiği geçmişi düşünüyordum. Açıkcası bu evi gördüğüm andan itibaren düşünceler istemsizce beynimi istila ediyordu. Bakışlarımı yavaşça Kerem'e kaydırdığımda ağacı baştan aşağıya süzdüğünü gördüm. Hemen sonra başını bana çevirdiğinde bedenimi saran istek duygusuyla onun dibinde bittim.
"Burayı en son ne zaman ziyaret ettin?"
Ellerini cebine koyup yeşillerini tekrar gözlerimle buluşturdu.
"Neredeyse bir yıl olacak."
Ellerinden tutup onu çekiştirmeye çalıştım. Ağaç evini gezmek istiyordum.
"Hadi yukarı çıkalım hemen."
Beklediğim kaşları çatık ifadesiyle söylemek üzere olduklarına konuşarak engel oldum.
"Ben bir yıl boyunca uğramadığım bir ağaç evim olsa yanında geldiğimde ona ulaşabilmek için yeni bir hız keşfederdim Kerem. Hala neyi bekliyorsun?"
Son cümlemi söylerken kaşlarını çatan taraf ben olmuştum. Söylediklerime gülürken elinden tutup çekiştirmeye devam etmeye çalıştım. Bünye öküz gibi olunca onun kolunun yanında minik kalan kollarımın etkisi olmuyordu.
Onu kolundan tutup çekiştirmeye başlamadan önce düşündüğüm amacıma gayet rahat ulaşabilmekti. Fakat uygulamaya geçince beni baya zorladı ve yüzüm ona dönük kendime doğru çekiştirirken dengemi kaybedip geri doğru düştüm. Kerem beni tutmak için hamle yaptı fakat başarılı olamayınca kendini benim üzerimde bulmuştu.
Sırtım yumuşak toprakla buluşunca düştüğüm için sersemlesem de içinde bulunduğumuz durum gerçekten komiğime gitti ve gelen kahkaha isteğini içimde sıkıştırmadım. Ben kahkaha atmaya başlayınca Kerem bir süre yüzümü inceledi. Benimde aynı şeyi mi düşünüyordu bilmiyorum ama o da birden kahkaha atmaya başladı.
Hiç soluklanmadan uzun süre kahkaha atmıştık ve karnım felaket ağrımıştı. Kendimi dizginlemeyi başarıp kahkahalarımı sonlandırdım ve gözümden gelen yaşları silmek için ellerimi yüzüme götürdüm. Kerem kahkaha atmayı bırakmıştı ama hala gülme seslerini duyuyordum.
Ellerimi yüzümde çektim ve omuzlarına yerleştirdim. Başı omzuma düşmüştü. Derin nefesler alırken kokusunun içime dolmasıyla gülümsedim. Kahkaha seslerimiz kesilip, yerini derin soluk alış-verişlere bıraktı. Omzuma düşen başını boynuma yaklaştırdığında az öncekilerden çok daha derin bir nefes aldım. Dudaklarını boynumda hissettiğimde gözlerim benden bağımsız kapanırken kalp atışlarımın bir tık daha hızlandığını hissedebiliyordum. Dudakları boynumdaki yumuşak dokunuşları bıraktığında vakit kaybetmeden yerini burnu aldı ve boynumun her santimetrekaresini derin nefesler eşliğinde dolaşmaya başladı. Ellerimi yavaşça boynunda gezdirip ensesine çıkarttım.
"Güzel kokuyorsun Zeynep, çok güzel kokuyorsun."
Söyledikleriyle birlikte derin nefesler almaya devam ettim. Bu şekilde durmak için belki de hiç uygun bir yerde değildik ama Kerem olduğu sürece yer ve zaman kavramını benim için çoktan yitirmişti.
Bakışları midemi sızlatırken gözlerinin beni hapsettiğini anladım birkez daha.
"Bunu nasıl yapıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Batak - ZeyKer - ►Askıda
Storie d'amoreBabasının günahını masumluğuyla ödemek zorunda kalan bir genç kız. Ve o masumluğa hayran kalan bir genç adam. "Bazen, inattır bizi zor durumda bırakan. Hayatı doyasıya yaşamamıza engel olan inattır. Peki ya inadın üstesinden gelinirse?"