Keyifli okumalar ☺️
Kaan Küçük: yani
İşe başlayalı yarın bir hafta olacaktı ve Ayşenur yarın gidiyordu. Onunla kısa süre içinde çok iyi anlaşmışlardı. Kadının sayesinde herşeyi öğrenmiş sıkıntı çekmeden her işi halledebiliyordu. Öte yandan tüm katta ki çalışanlarla da iyi anlaşmıştı. Hepsini havalı beklerken aslında o kadar iyi insandı ki. Ön yargılı davrandığı için kendine kızdı.
İşe başlayalı hiç sıkıntı yaşamamış, herşey güzel geçmişti. Patronu ile de sıkıntı çıkmamıştı. Tek dediği dikkatli olması gerektiğini ve sakarlık yapamaması konusunda uyarılarda bulunmasıydı. Zaten adamla da fazla muhattab olmuyordu. Gerçi olmamasının diğer sebebi Ayşenur'du, çünkü adam ne istese Ayşenur'dan istiyor o da Nehir ile muhattab olmuyordu. Bu duruma kuşkusuz sevinen Nehir olmuştu.
Diğer taraftan hiç beklemediği bir şey öğrenmişti. İlk iş günün de Ayşenur'un anlattığı ve Serkan'ın arkadaşı olduğunu söylediği Murat'ın, aslında kuzeni Melis'in çalıştığı hastanede ki , başhekim olan Murat olduğunu öğrenince şaşırmıştı. Melis'in başvurusu için gittiklerinde konuşmamışlardı ama burada bir kaç kere konuşma şansı bulmuştu.
Cidden çok komik ve kibar biriydi. Sevgili patronu gibi değildi. Hâlâ nasıl anlaştıklarına da şaşırıyordu. Bu süre zarfında patronuyla da hiç muhattab olmamış sadece uyrılarda bulunmuştu. Serkan aklına gelince kahverengi gözleri önüne gelmişti. Sanki bir sıkıntısı vardı. Belli etmemeye çalışsa da dalıp gitmelerinden anlıyordu. Herkese mı aynı bakıyor yoksa sadece kendisine mi öyle geliyor bilmiyordu ama bazen öyle bir derin bakıyordu ki. Siyah kuzguni saçları ve kahverengi gözleri ile insanın içini deliyordu bakışları. Güldüğü zaman yanağında çıkan gamzesi ile daha bir yakışıklı oluyordu. Tabi gülümsemesini genç kıza değilde Murat'a bahşediyordu. Nasıl yapıyor bilmiyordu ama Serkan'a kahkahalar attırmasa da gülümsetiyordu. Kızı da görünce kaşlarını olabildiğince çatıyordu. Kesin aklına ilk karşılaştıkları gün geliyordu. Gözlerinin önüne o halleri gelince gülümsemeden edemedi. Sahi adamı bu kadar dikkatli ne ara incelemişti. O kadar dalgındı ki karşında kendisine bakan adamdan bile bir haberdi.
"Seni bu kadar içten gülümsetip, gözlerinin parlamasını sağlayan şeyi merak ettim doğrusu"diyerek elinde tuttuğu kahve bardağını genç kızın önüne koydu.
Nehir'in titrediğini gören adam "Özür dilerim korkuttum galiba"dedi tedirginlikle. Nehir, kafasını iki yana salladı. Bunda adamın suçu yoktu.
"Problem değil dalmışım, nasılsınız? diye sordu hiç istemeyerek.
Güzel giden hayatın yanında bunun gibi küçük piyangolar da vuruyordu insana. Geçirdiği şu bir haftada resmen yapışmıştı. Kaç kere yemeğe davet etmişti ama genç kız gitmemişti. Adamın gözlerinden okuyordu birşeyler hissettiğini belki de fazlasını ama Nehir istemiyordu. Bunu uygun bir dille söylese de adam ısrarla diretiyordu. Daldığı düşüncelerden adamın konuşmasıyla çıktı.
"İyim sen nasılsın alıştın artık değil mi? bilmediğin bir şey olursa yardımcı olurum"diyerek tebessüm etti.
Nehir sıkıntıyla soludu. Yavaştan başı da ağrımaya başlamıştı. Her seferinde mesafeli bir şekilde konuşsa da adam ısrarla senli-benli konuşuyordu. Uyarmasına rağmen böyle konuşmaktan vazgeçmiyordu.
"Ben de iyiyim Ahmet Bey. Herşeyi öğrendim ama yapamadığım yer olunca Ayşenur yardım ediyor "dedi.
Bu adam neden hep aynı soruyla yanına geliyordu. Önündeki kahve bardağını az ileriye koyup mavi kapaklı dosyayı alarak Ayşenur'un masasına bıraktı. Belki işi olduğunu düşünürde gider umuduyla ama tınlamıyordu.
Gitmeyeceğini anlayan genç kız kibarca kovmakta çareyi buldu. Yoksa adamın kalkacağı yoktu.
"Neyse Ahmet Bey benim bir kaç işim var onları halledeyim. "diyerek bilgisayarı tekrar açtı.
Muhasebe departmanında çalışan Ahmet bey de kalkıp sonra görüşeceklerine dair bir kaç cümle kurup gitti.
Nehir giden adamın arkasından sinirle söylenerek Ayşenur'un masasına koyduğu dosyayı geri aldı. Masasına oturacağı sırada dosyanın içinden düşen evraklar ortada ki küçük sehpanın altına gitti, onları alayım diye eğilince kafasını sehpaya vurdu.
"Ah kafam Allah kahretsin yaa" elini alnına koydu.
Kan var mı diye kontrol etti. Allah'tan kanamıyordu ama şişeceğini biliyordu.
Evrakları sinirle dosyanın içine koyup arkasını döndüğü sırada kafasının acıyan yerini daha sert birşeye çarptı. "Ah "diye inleyerek yere çöktü.
Serkan şaşkınca önüne diz çöküp alnını kontrol eden kıza baktı. Bedenine çarpmasıyla yarılacak hâli yoktu ya. Nehir'i yerden kaldırıp ne olduğunu soracağı sırada alnının sağ tarafı kıpkırmızı olmuştu. Zaten beyaz tenli olunca en ufak darbede hem kızarırdı.
Genç kız hissettiği temasla hızla kafasını kaldırınca bir an gözü karardı. Serkan'ın kolunu sıkıca kavradı. Bir iki saniye öyle durdu. Kendine gelince tuttuğu kolu yavaşça bıraktı. Genç adam ise hâlâ kızı tutmaya devam ediyordu. Meraklı gözleri genç kızın yüzünü inceliyordu.
" İyi misin? Alnına ne oldu?" diye sorarak Nehir'in kızaran alnına dokundu.
O an iki göz birbiriyle çakıştı. Biri toprakken diğeri çimdi. Biri bahçesini yeşillendirecek bir kök ararken diğeri de kökünü atacak toprak peşindeydi. Genç kız bakışlarını dikkatle bakan patronundan çekip biraz geriledi.
"İyiyim Serkan Bey küçük bir kaza önemli değil"dediği sırada asansör tarafından sesler gelmeye başladı.
Nehir bakışlarını o tarafa çevirdi. İki kişi geliyordu. Gelenleri gören Nehir arayı biraz daha açtı. Anlaşılan herkes öğle arası dönüşünden geliyordu. Serkan ise kızın dediklerinden pek tatmin olmasa da odasına gitti. Aklı ise hâlâ az önce yaşananlardaydı.
Ne diye kıza ilgiyle yaklaşmıştı ve en önemlisi bu zamana kadar hangi kadının yaralarına merhem olmaya çalışmıştı. Kol kanat gerdiği yaralarını sardığı kadın annesiyken, neden yeşil çimenlerin sahibine de aynı değeri göstermişti. Kafası karışık bir şekilde bilgisayarına geri döndü.
Öte yandan Nehir için de aynı şey geçerliydi. Tek fark Serkan'ın sadece aklı karışmışken Nehir'in ise hem aklı hem de kalbi karışıktı. Aklını anlıyordu da ya kalbi. İşte cevapsız sorular burada derinleşiyordu. Uzun bir süre cevapsız kalacak sorular....
![](https://img.wattpad.com/cover/248743330-288-k292876.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ KALBİN OYUNU (KALP SERİSİ 1)
RomanceHerşey küçük bir oyunla başlamıştı.Ama karşılarına çıkan büyük oyundan bir haberlerdi. İki genç hem yaralı hem korkakken bu oyun herşeyi silmişti. Annesine karşı çevirdiği oyun bir gün gelipte canını yakacağını bilse belki de hiç bu işe girmezdi. Fa...