25 . BÖLÜM 🌼

444 234 33
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR 😊

Sevcan Dalkıran: ay balam

Ellerini kızaran yüzünde gezdirdi. Bol su çarpmasına rağmen kızarıklık geçmediği gibi soğuk suyun etkisiyle daha bir kızarmıştı. Az önce yaşadıklarını hatırladıkça kendine kızıyordu. Nasıl olur da öpmesine izin vermişti. Yetmez gibi karşılık vermişti. Derin bir nefes çekti. Sakin olmalı hiç bir şey yaşanmamış gibi yapmalıydı. Hem böylelikle kendi de unuturdu. Yüzünü ıslatıp aynadan kendine baktı. Biraz olsun kızarıklık geçmiş gibiydi. Peçeteyle kuruladığı yüzüne hafif bir makyaj yaptı. Böylelikle de kalan kızarıklık kaybolmuştu.

Lavabodan çıktığında ortalıkta kimse yoktu. Herkes işiyle meşguldü. Buna sevindi genç kız. En azından tuaf bakışlara maruz kalmayacaktı. Masasına geçerek kapattığı bilgisayarını açtı. Aklını oyalayacak tek şeyin çalışmak olduğunu biliyordu. Yoksa gözünün önüne sürekli ilk defa yaşadığı olay gelecekti. Akşama kadar soluksuz çalışmış, yaşadıklarını bir nebze olsun beyninden uzaklaşmıştı. Öte yandan adamda odasından çıkmamıştı. Bunu biraz merak etse de umursamamayı yeğledi.

Kafası o kadar meşgul olunca akşamın olduğunu da fark etmemişti. İş çıkışı olduğunu bile önünden geçen mesai arkadaşlarının iyi akşamlar demesiyle algıladı. Saatin nasıl geçtiğini bilemedi. Bilgisayarı kapatıp ortalıkta dağınık halde bulunan dosyaları topladığı sırada kocasının odadan çıktığını ve kapısını kitlediğini gördü. Son dosyayı da koyarak dolabın kapağını kapattı. Çantasına yönelip telefonu koyduğu sırada Serkan yanına gelmişti. İfadesine bakılırsa o da yaşamamış gibi yapmayı tercih etmişe benziyordu. Bu iyiydi. Adamın dalga konusu olamazdı. Canı sıkkın yada kafa dağıtmak istediği zaman kıza sataşıyor sinir ederek kafasını dağıtıyordu. Bunu fark eden Nehir bu konuda dikkatli olmayı seçmiş adama malzeme konusu yaratmamaya çalışıyordu. Serkan'ın bakışlarının hedefi olunca yönünü çevirip etrafı kontrol etti. Belki unuttuğu yada ortaklık yerde bıraktığı dosya falan var mı diye odasını tekrar kontrol etti.

Serkan'ın kalın sesi boş holde yayılınca ister istemez dikkatini adama verirken yüzünü yine dönmemişti.

"Hadi gidelim akşama misafirler varmış. Geç kalmayalım trafikte olur bu saatte"

Kocasının dedikleriyle kafasını kaldırıp baktı. Misafirlerden kastı kendi ailesiydi. Bildiği kadarıyla başka yabancı yoktu. Gelecek olan misafirlerden çok, saatler öncesi yaşadıkları aklına gelince adamın ifadesinde de o anıları hatırlayıp hatırlamadığını sorgularcasına baktı. Nehir'in ilk öpücüğü olabilirdi ama Serkan'ın ilk olmadığı tecrübesinden anlaşılıyordu. Nehir aklına gelenlerle kocasına baktı. Yüzündeki boşvermişlikten bazı şeylerin o an unutulduğu sezdi. Bir an nasıl hissettiğini merak etti. Onun gibi karnında bir ordu dolusu kelebek varmış gibi hissetmiş miydi. Nefesi kesilmiş ve heyecanlanmış mıydı. Peki kalbi. Kalbi onu terk edecek kadar hızlı atmış mıydı. Cevapsız soruları kendine saklayarak kafasıyla kocasını onayladı.

Gelecek olan misafirlerini bildiğinden dolayı evde rahat olacağı için mutluydu. Birde sosyetik insanlarla uğraşacak hâli yoktu. Evliliğini duyan eş, dostlar ve akrabalar, eve tebrik etmeye geliyor herhangi bir laf veya söz söylemeden gidiyorlardı. Gelen misafirlerin bazıları da cemiyetten olunca evde ciddiyet hakim oluyor bunu da Nehir sevmiyordu. Özellikle de elbise giyip saçlarını yaptırıp, topuklu ayakkabılarla evin içinde dolaşmak tam bir ölüm gibi geliyordu. Tabi gelenlerden de ameliyat konusu basit bir operasyon gibi anlatılıyor gerçekleri saklıyorlardı. Aslında kendileri eninde sonunda duyulacak olan hastalığın öğrenilmesin de bir sakınca görmeseler de , Nükhet hanım söylemek istememiş, gençleri de uygun bir dille uyarmıştı. Bu duruma şaşırsalar da onlar üzerinde durmamıştı. Bu akşam da evde toplanma kararı alınmış moral olur diye düşünülmüştü. Sonuçta Murat ve Melis bir araya geldiklerinde eğlence kaçınılmaz oluyordu.

İKİ KALBİN OYUNU  (KALP SERİSİ 1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin