9. BÖLÜM 🌼

569 290 64
                                    

İyi okumalar ☺️

Bahadır Sağlam: gidiyor gibiyim

Büyük gün gelmişti. İki saat sonra Antalya'ya gidecekti. Şuanda odasında son bir kaç eşyasını valizine koyup yatağın üzerine oturdu.

Etrafına baktı. Unuttuğu bir şey var mı diye. Bir saat sonra şirketten tahsis edilen bir şoför kızı alacaktı. Ondan hava alanına nasıl gideceğini dert etmeden yatağına uzandı. İşe başlayalı bir buçuk ay olmuştu. Hâlâ inanamıyordu. Günler su gibi akıp gidiyordu.

Hem eve katkısı hem de yıllarını verdiği emeğinin karşılığını almak Nehir'e çok iyi geliyordu. İş arkadaşlarından da memnundu. Hepsiyle iyi anlaşıyorlardı. Ama hiç biri Ayşenur'un yerini tutmuyordu. Aslında sıklıkla telefonda konuşsalarda genç kıza yetmiyordu. Yeri başkaydı Ayşenur'un. Fakat Serkan ile anlaşamıyordu. İş içerisinde konuşmaları dışında başka bir iletişime geçimiyorlardı. Zaten o günkü tuaf yakınlaşmaları genç adam sanki aralarına görünmez duvar örmüştü.

Bir yönden iyi de oluyordu. Çünkü erkeklere güvenmiyordu. Ama Serkan'ın neden böyle yaptığını da merak ediyordu. Patronunu bu süre zarfında az buçuk tanışmıştı. Hayır yani tanımasa kaçtığını düşünecekti. Kaçacağı bir şey de yoktu aslında. Düşüncelerine öyle bir dalmıştı ki odasına giren annesini bile yanına gelince fark etti.

Aygül hanım da biran endişelendi. Kapıdan kızına bir eksiği var mı diye sormaya gelmişti. Kızına seslenmesine rağmen herhangi bir belirti göstermeden öylece tavana bakıyordu.

" Hayırdır yavrum bir şey mi oldu" diye sorarak kızının yanına oturdu.

Nehir annesinin korkulu gözlerini görünce kendine kızdı. Kadını da telaşlandırmıştı. Aygül hanımın elini öptü.

" Hayır annem, sadece seni burada tek bırakacağım onu düşünüyorum"dedi Nehir üzgün bir sesle.

Aklını kurcalayan bir diğer konu da buydu. Annesini burada tek bırakmak kızın canını sıkıyordu. Acaba Serkan beyi arasa da gidemeyeceğini mi söylese.

Yaşlı kadın kızının ikilem de kalışını görünce kendice açıklama yaptı. Yoksa Nehir vazgeçebilirdi.

"Sen beni düşünme hem teyzen var gelir her gün yanıma. Hem Melis var. O benim yanımda ayrılmaz annesini de alır gelir başıma deli kaçık. "dedi gülümseyerek.

Kadının da canı sıkılıyordu. Bugüne kadar hiç ayrılamamışlardı. Şimdi üç gün bile olsa ayrılacaklardı. Bu durum ikisini de üzüyordu. Ama birbirlerine belli etmemeye çalışıyorlardı.

" Annem" sarıldı kız, can parçasına. Ne baba kokusu ne de baba sevgisi bilmemesine rağmen bu kadın onu hiç hayatta yarım bırakmamıştı. Her zaman yanındaydı ve verdiği tüm kararlarda hep destek olmuştu.

Komodinin üzerinde çalan telefon ikisinin ayrılmasına sebep olmuştu. Telefona baktığında onu almaya gelen şoför olduğunu gördü. Hâlâ çalmaya devam eden telefonu açarak geldiğini söyledi. Anne, kız giriş katına indiler. Üç gün ayrı kalacaklardı. Fazla değildi. İkisi de öyle avutuyorlardı kendilerini.

Evden dışarı çıktıklarında aracın yanında bekleyen adam gelip Nehir'in valizini aldı. Şöyle etrafına kısa bir bakış atıp genç kıza tekrar baktı.

" Nehir hanım diğer valiziniz nerede?" diye sordu merakla.

Nehir adamın sorusuyla şaşkınlığını gizleyemedi. " Ne ikinci valizi Eren abi "

" İkinci bir valiziniz yok mu cidden" diye tekrarladı adam sorusunu.

Nehir adamın dediklerinden bir şey anlamamıştı. Ne saçmalıyor bu adam. Gözlerini kıstı. Hafiften başı ağrımaya başlamıştı. Neyini anlamamıştı acaba da bozuk plak gibi aynı soruyu tekrarlıyordu. Sinirlense de belli etmemeye dikkat ederek adamın sorusunu yanıtladı.

" İkinci valiz falan yok abi elindeki valiz var sadece"

İnşallah yeni anlamıştır. Yoksa hiç istemese de kendinden yaşça büyük adamı azarlayacaktı. Bunun olmasını istemezdi. Ne olursa olsun saygıyı hiç elinden bırakmamalıydı.

Şoför Eren ise başıyla onayladı. Ama kıza ısrarla sormasının nedenini de söylemeden edemedi.

" Şaşırdım kusura bakmayın. Genelde kadınların tek valizle bir yere gittiklerine daha denk gelmedim de o yüzden sordum. Kusura bakmayın. "defi mahçup bir ifadeyle. Valizi aracın bagajına koyup kapattı.

Tabi kendi kendine de söylemeyi ihmal etmemişti. " Benim hanımda bir saatlik dolaşmaya bile gittiğin de çantasına bu valizin aldığından daha fazla eşya koyuyor yemin ederim. Millet üç günlük iş seyahatine bile daha az eşya alıyor" diye mırıldanarak arabaya bindi.

Aygül hanım gülse mi yoksa gülmese mi bilemedi. Adamın tarifi aynı yeğeni Melis'ti. Dört günlük tatile gitse iki valiz götürürken kızı sırt çantasıyla giderdi. Nehir'in yanaklarını öpüp arabaya binişini izledi. Giden arabanın arkasından hayır duaları ediyordu. Anne yüreği işte yavrusunun mutlu olmasını istiyordu her anne gibi. Bu hayat mutluluğu verdiği gibi acısını da veriyordu. Hem de kanata kanata. Acıyı yaşamak da , mutluluğu bulmak da bizim kaderimizdi. Biz bu kaderi nefes aldığımız hayat boyunca yaşayacaktık....

İKİ KALBİN OYUNU  (KALP SERİSİ 1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin