0.7

418 57 80
                                    

Ertesi gün gergindi.
Gergin ve garip ve o kadar garip ki neredeyse acı vericiydi.

Korkunç ruh hali sadece ikisi arasında kalsa atlatmak daha kolay olurdu ama sanki buna engel olamıyorlarmış gibi yakın çevrelerindeki herkese de yayılmıştı.

Atsumu,  Sakusa ile sadece konu voleybolla ilgi olduğunda konuşmuştu. Kalan günün çoğunu, her şey hakkında kafası karışmış görünen Kageyama'ya yakın durarak geçirmişti.

Gün böyle geçmişti. Rahatsız..

Kageyama, Atsumu tarafından atılan Sakusa'nın kaçırdığı bir smaçlar yüzünden cringe olmuş, Hoshiumi, son birkaç gündür mükemmel bir şekilde sikişmekle çok dalgın olduğu için Atsumu'yu siklememiş ve Komori onlara endişeli bakışlar atmıştı.

Sakusa kuzenine el sallımış ce ağzını açıp seni 'ilgilendirmez' demişti.

Ancak o sırada aklından bir düşünce geçmişti. Yüzünde yazılı mıydı? Hepsi biliyor muydu?
Dün gece olanları anlamışlar mıydı?

Koçlarına yönelik aceleyle "sadece bir dakika" demek dışında hiçbir şey yapmadan ayrıldıktan sonra banyo kabinine gitmişti.

Başının döndüğünü hissediyodu.
Duvarlar üstüne geliyor, göğsü daralıyor, elleri uyuşuyordu.

Nefesine odaklan..
İçeri ve dışarı... Her şey güzel olacak...

Kendini toplamayı ve banyodan çıkmayı başardıktan sonra, karşılaştığı ilk manzara, Hoshiumi'nın, sırtına bir dizini gömerek öne doğru itip esnemesine yardım ettiği Atsumu'ydu.

Atsumu'nun bacaklarını tamamen açarak yerde oturması...
Atsumu biraz inleyerek irkilmişti.
"Evet, bu iyi... biraz daha sert yapabilir misin-"

Sakusa hızla banyoya geri dönmüştü.
Lanet olsun.. Şu an ölmek istiyordu.

(arkdşlar sakusa azdı)

...

Atsumu'nun gecesi, sabah uyandığından beri çoktan planlanmış olurdu.
Antrenman bittikten sonra akşam yemeği yer, duş alır, otuzbir çeker, cilt bakım rutinini yapar ve ardından ikizine havasını atardı.

Kapalı kapıya bakıyordu.

Sakusa normalde hem yemek yerken hem de banyo yaparken ondan çok daha uzun süre oyalanırdı ve bu sefer onu görmezden gelmenin daha da uzun süreceğini varsayıyordu.
Atsumu içini çekmişti.
Beline sardığı havluyu düzeltti ve telefonunu aldı. Osamu cevap vermeden önce iki kez çalmıştı.

"Ew."
"Bana ew deme seni sıçan." Atsumu tıslamıştı. "Burada aklımı kaybediyorum ve sen benimle acı çekmek için bile burada değilsin."

"Bu sadece dramatik benliğiniz mi yoksa gerçekten orada acı çekiyor musun?" Osamu, Atsumu'nun onigiri olduğunu varsaydığı şeyle dolu ağzıyla sormuştu.
"Onigiri mi yiyorsun?" Osamu duraklar. "Bunu nasıl bildin?"

"İkiz bir şey mi yoksa bu kadar tahmin edilebilir bir şey mi bilmiyorum." Atsumu, Osamu'nun onu görmeyeceğini bilse bile omuzlarını silkiyor. "Ama acı çekiyorum."
"Evet, evet," dedi Osamu yorgun bir şekilde, bir ısırık daha alarak, "Bana söyleyeceğin başka bir şey var mıydı yoksa sürekli sinir bozucu mu olacaksın? Çünkü kapatacağım."

Atsumu duraklamıştı.
"Samu?"
"Hm?" İçini çekerek başını duvara yasladı, ''Burada olmalıydın. Bizi oda arkadaşı yaparlardı."
"Ah," diye homurdandı Osamu, "O oda arkadaşınla ilgili. Sen ve şey... Omi-kun, di mi?"

"Dün gece neredeyse öpüşüyorduk."

Atsumu, tükürme sesine benzer bir ses duydu.
"Sikt-  neredeyse ne?"
"Öptüm, lanet olsun!" Atsumu tekrarlamıştı
"Bilmiyorum, bir an onun acayip kıvrımlı bileklerine masaj yapıyordum ve bir an sonra 'bunu yapmak üzereydik'
''Tsumu, tanrı aşkına, sakın bana onun üzerine atladığını söyleme." demişti Osamu aceleyle, "Eğer ağzını onlara bir şey vereceksen, onların da bunu istediğinden emin olmalısın,"

A Liar's Truth [SAKUATSU Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin