1. bölüm (deneme)

108 9 2
                                    

Dün gece bir arkadaşım hiç görmediği, vefat eden dayısının günlüğünü okudu. O kadar içtenlikle yazılmış satırlar vardı ki, kalbimin sızlamasına engel olamadım, belki de olmak istemedim bilemiyorum. Çünkü o kadar içtendi yazılan satırlardı ki, bana beni anlattı. Birde arkadaşım çok güzel okuyordu, okuyordu demek belki yanlış olurdu. Çünkü o, o satırları yaşayarak okuyordu. Herkes hayran kalmıştı, doksanlı yıllarda yazılan günlük defterine. Bende tabi... Esmer bir kız için yazmıştı o günlüğü o güzel sesli kızın vefat eden biricik dayısı.
İçini dökecek kimsesi yoktu belki de. İnsanoğlu herşeyi anlatamaz, dile dökemez ama kaleme dökebiliyordu işte. Bir de kaleme dâhi dökemedikleri var tâbi, onu da kendi gibi bir gönüle dökebilir. Dedim ya hepimizi hüzünlendiren bir günlük dinledik dün gece. Esmer bir kıza yazılar şiirler de vardı içerisinde. O kadar temiz sevmişti ki o güzel sesli kızın vefat eden dayısı, yazdığı şiirlerinden belli oluyordu. Doksanlı yılların gecelerinle içtenlikle yazılan satır ve şiirleri etkileyici bir sesten dinlemek nasip olmuştu bana, bize.

Belliydi çok seviyordu, Esmer kızı.
Belliydi çok temiz seviyordu, kara kızı. Ama o kara kız ışık saçıyordu işte o adamın kalbine. Rehber olmuştu, kandil olmuştu. Yıllarca sevgisini sevdiği kadına söyleyememiş ve derdini deftere dökmüştü. Eski adamlar her önüne gelene demiyordu seni seviyorum.
Her gece uyumadan esmer kıza sevgisini itiraf ettiğinde onin vereceği cevabı düşünerek uyuyordu.

8 sene beklemenin ardından evlenmişler ve iki tane cennet güzeli çocukları olmuştu. Çok geçmeden adam vefat etti. Sesine hayran kaldığım arkadaşım bu satırları okuyunca dolan gözlerime ve gözlerim den taşan, bir nebze tuzlu sulara hâkim olma çabasındaydım. Özgür bıraksam güçsüz mü gözükecektim? Duygusuz olmaktansa güçsüz gözükmeyi tercih ederdim.

Tertemiz seven insanların iki kaderi vardır canımın içi.
Birincisi yıllarca bekler bekler ve nihayetinde kavuşur, tıpkı Esmer kızı seven tertemiz yürekli adam gibi. Kavuşursun lâkin sevdiğine doyamadan, beklediğin onca yılın karşılığını alamadan ölüm seni alır tüm sevdiklerinden. Ölüm acımazdır. Ölüm ölenin canını değil de, geride kalanların canını acıtır. Hiç tadına bakmadığı yemeği sevmeyen küçük çocuklar gibi bizde hiç bilmediğimiz bir ölümden korkmuyoruz. Korkunun ecele faydası olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Aslında bizi önlemekten korkutan şey, sevdiklerimizin öldüklerinde ki hissetmediğimiz o acı...

İkincisi ölümden de acımasızdır zaten. Tertemiz sevenler, sevdiklerini bekleyenler, gözleri onlardan başkasını göremez olur. Bakmak ile görmek arasındaki farkı o zaman anlarlar. Herkese bakarlar ama sadece kalbinin en derinliklerinde yaşattığı o kişiyi götürüler. Tıpkı Esmer kızı seven adam gibi...
Bunlar kavuşamadan ayrılırlar. Kimse niye ayrıldıklarını bilmez, kimse ne olduğunu bilmez. Giden de bilemez, kalanda bilmez. Belki de kaderdir ikisini ayıran.
Temiz seven insanların hiçbir zaman kıymeti bilinmez. Dünyanın kuralı bu galiba. Ne gider geri gelir, ne de ölen geri dirilir. Sütü sağldıktan sonra bir daha geriye döndürülemediği gibi gideni de öleni de tekrar geri getirmek mümkün değildir. Seveni bırakıp gitmeden, senin için şiirler yazanı öldürmeden yaşamalısın hayatı.

Beni kimse öyle uğruma şiirler yazacak kadar sevemez deme canımın içi. Sever belki de seviyor. Sen yeter ki hisset sevildiğini.
Sen yeter ki hisset...

Hissetmek sevginin en has yeridir. Yanında olmasa bile birinin varlığını yada sevgisini hissediyorsanız kıymetli bilin derim.
Sevgi hissedilmek ister.
Sevgi güven ister.
Sevgi saygı ister.
Sevgi sadakat ister.
Savgi çocuksu bir kalp ister.
Ve bir insan en çok anlaşılmak ister. Bazan konuşmadan seni anlayacak birine ihtiyaç duyarsın, fakat o an anlatsan bile anlamayacak insanlarla doludur etrafın. İşte insan bazen sadece anlaşılmak ister. Aslında insan çok şey istemez. Kendini ısıtacak, sımsıkı saracak, güvende hissedeceği bir kalp ister. Yeri geldiğinde onu anlayacak, yeri geldiğinde her türlü maceraya onunla atılacak çılgın bir kalp ister. İnsan diğer yarısını ister. Ve insan en çok anlaşılmak ister...

🍷🍷🍷

Beni hemen anlamalısın, ben kitap değilim, çünkü ben bitirdim sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlamaktan memnunum.
Oğuz Atay

Sevilmek nasıl birşey?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin