"Heyecanlı mısın Hyunnie?" Hyunjin okul formasını düzeltirken Minho sormuştu. Minho'yla aynadan göz göze gelmiş ve onu cevaplamıştı, "Eh, var biraz heyecan."
"Ben de çok heyecanlıyım." İkisi aynada yan yana gelmiş, nasıl göründüklerine bakıyorlardı. Hyunjin saçlarını kırmızıya, Minho da mora boyatmıştı. İkisi birlikte ateşli bir çift gibi görünüyorlardı. 'Gibi' fazlaydı, ateşli bir çiftti onlar.
İkisi de çantalarını almış, el ele yola çıkmışlardı. Kahkaha atarak okula girdiklerinde tüm gözler ikisinin üzerine dönmüştü. Minho çekinerek Hyunjin'in elini sıkmış, Hyunjin ise güven vermek ister gibi Minho'ya dönüp gülümsemişti. Minho bundan cesaret alarak bir adım daha atmıştı okula. Onlar ilerledikçe ikisi hakkında söylenilenleri duyuyorlardı.
"Bu bizim ezik Lee Minho mu?"
"Yanındaki kim acaba? Sevgilisi mi?"
"Bu ikisini zorbalamak çok eğlenceli olacak. Ezik çift!"
"Zorbalanan Minho olacağını sanmıyorum, çok değişmiş. Sevgilisi de izin vermez zaten baksana."
"Kırmızı saçlı çocuğun adı ne acaba? Çok yakışıklı."
Minho son söylenenden sonra Hyunjin'i kıskanarak onun yanına iyice sokulmuştu.
"Bilerek senin sınıfında olmak istedim. Şu müdürün saçmalığı bitse de hemen çıksak sınıfa."
"Cidden, çok boş yapıyor."
Yaklaşık 15 dakika sonra Hyunjin ve Minho sınıflarına ilerliyorlardı. Koridorda herkes onlara bakıyor, fısır fısır konuşuyorlardı.
"Herkes dedikoduya bayılıyor." Hyunjin göz devirerek söylemişti.
Sınıflarına girmiş, yan yana bir sıraya oturmuşlardı. Öğretmen sınıfa girdiğinde sınıfın haline bakmış ve onları ilk gün diye serbest bırakmıştı.
"Hyunnie teneffüste kantine gidelim mi? Kahvaltı yapamıştık ya, acıktım."
"Gidelim Minnie'm."
"Pişt, selam çocuklar." Jisung cam kenarında bir sıraya oturmuş, onlara el sallıyordu.
"Selam Jisung. N'aber?"
"İyidir, sizden n'aber? Hyunjin, sen de hoş geldin aramıza."
"İyidir bizden de, hoş buldum."
"Jisung teneffüste kantinde buluşalım diğer çocuklara da haber ver."
"Tamamdır Minho. Haber veriyorum şimdi."
Zar zor 40 dakika geçirdikten sonra teneffüse kantine gitmişlerdi. Orada diğerleri ile selamlaşmış, büyük bir masaya geçmişlerdi.
"Ne istersiniz?"
"Durun hep birlikte gidelim."
"Ben ısmarlayacağım buraya gelmemin şerefine, istediklerini söyleyin hadi."
Herkes istediklerini söylemiş, Hyunjin de onları almaya gitmişti. Changbin ise hepsini tek başına taşıyamayacağını düşününce peşinden gitmişti. Onlar sırada beklerken, oturdukları masaya Daehyun gelmişti.
"Selam Minho. İki hafta boyunca seni zorbalayamadım, çok zor geçti bu iki hafta. Senin nasıldı?"
"Siktir git Daehyun."
"Minho, düzgün konuş benimle. Yediğin dayaklar yetmedi mi?"
"Karşında sendne korkan eski Minho mu var sanıyorsun?"
"Hah! Yumruğumu geçirince görürsün kim korkuyor, kim korkmuyor." Yumruğunu kaldırmış, Minho'ya vuracakken, Hyunjin koşmuştu ama Daehyun'u engellememişti.
Çünkü Minho, Daehyun'un kolunu tutmuş ve ona yumruk atmıştı.
"İşte benim sevgilim!" Hyunjin zıplayarak bağırmaya başladı. Daehyun yine Minho'ya vurmaya çalışacakken bu sefer Hyunjin onu omzundan tutup kendine çevirmiş o yumruk atmıştı burnuna.
"Seni yaptığın her bir şey için pişman edeceğim Daehyun. Başta Minho olmak üzere, diğer zorbaladığın her bir kişi için sana haddini bildireceğim." Hyunjin, Daehyun'un yakasını kavramış, ciddiyetle konuşuyordu.
Daehyun'u iterek yakasını bırakmıştı. Daehyun burnundaki kanı silmiş, yalpalayarak kantinden çıkmıştı. Az önceki olayı izleyen öğrenciler Minho ve sevgilisinin bu cesaretine şaşkınlıkla bakıyordu.
"Bu gerçekten geçen dönem zorbalanan Minho mu?"
"Çok değişmiş."
"Sevgilisi de cesaretli bayağı."
"Minho'ya bakın! Bu sefer çok ileri gitti, Daehyun onu öldürmeden bırakmaz."
"Sanmam, bir şey yapamaz bu sefer."
Minho etrafta duyduklarıyla sırıtmış ve yerine oturmuştu. Hyunjin ve Changbin hemen yanlarına gitmişler, Hyunjin ise Minho'nun yanağından öpmüştü.
"Benim bebeğime bakın, aferin bebeğime. Haddini bu şekilde bildireceğiz."
"Hyunnie, bana ne oldu bilmiyorum. Aniden yaptım, çok şaşkınım."
"Çok iyi yaptın Minho." Chan ona gülümseyerek konuşmuştu. Hepsi aldıkları yemekleri bitirmişler, zilin çalmasıyla da sınıflara dağılmışlardı. Okulun sonuna kadar Daehyun bir daha onlara bulaşmamış, ortalıkta görünmemişti bile.
Minho ve Hyunjin evlerine doğru giderken, Minho bundna bahsetmişti.
"Eğer Daehyun ortalıkta görünmediyse ve bize bulaşmadıysa bir şeyler planlıyor demektir.""İstediğini planlasın, bir şey yapamaz o it."
"Çok ateşli geldin gözüme."
"Öpsene o zaman."
"Yuh Hyunjin. Git başımdan sapık herif."
"Ya! Ben ne yaptım yine, sapık sensin en başta bana 'ateşli' dedin."
"Doğruları söyleyen sapık mı oluyor?"
"Çok konuşma Minho, kapıyı aç hadi. Nerede anahtar?"
"Çantamın içinde bir yerlerdedir." Yaklaşık 15 dakika Minho'nun çantasında anahtar aramaları sonucunda anahtarı bulmuş ve evlerine girmişlerdi.
"Of! Okul kapansın artık."
"Minnie, tam anlamıyla okula bir gün gittik."
"Yani? Bu kadarı yeterli."
"Anlıyorum bebeğim... Hadi kalk, bir şeyler hazırlayıp dizi izleyelim."
Atıştırmalıkları hazırlayıp koltuğa geçtiklerinde bir dizi açmışlar, onu izlemeye başlamışlardı. Şu anki huzuru hiç kimsede ve hiçbir yerde hissedemeyeceklerini biliyorlardı.
Minho içinden tüm teşekkürlerini Hyunjin'e iletti.
_____________
som cumleye agladim, bell flower'ım benim ;")
NASIL OLMUS BOLUM, KAOSLAR BASLIYO ALOOO BU DAHA EN KUCUK KAOSUMUZDU
daehyunun gotunde kurt var, yerinde duramiyo pic
neyse ciceklerim, kendinize iyi bakin sizi seviyorum mwwwah
ŞİMDİ OKUDUĞUN
look what you made me do | hyunho ✔️
FanficOkulunda zorbalık görüp okuldan ayrılan Lee Minho; 2. dönem okuluna geri dönmüştü, sevgilisiyle birlikte.