Nedir bu telaş? Adım sesleri neden durmuyor? Size söylüyorum, nereye yetişmek için bu çaba? Dünya yarını düşünmeye değer mi, bugünü yaşamak varken. Size kızmıyorum, üst mertebeden konuşmak gibi bir çabam da yok. Aslında bakarsanız afilli cümleler yazmak konusunda oldukça yeteneksizim. Neyse, boş verin bunları, sadede geleyim; yavaşlayın. Sizler oradan buraya koşuşturup duruyorsunuz. Oysa bana bakın; ben açık kalmış bir omuz görsem, sığınıp soluklanmak isterim.
Şimdi diyeceksiniz ki, sen de kendini farklı sanan narsist bir kızdan başka bir şey değilsin. Oh, hayır! Cahil bir anarşistim ben. Gerçi, cahil de anarşist de bir noktada aynıdır. Kimi kuralları yıkarak yok sayar, kimi için kural zaten yoktur. Nesin sen o zaman, diyorsunuz, duyuyorum. O zaman izin verin anlatayım. Berfu Karaca. Susamış bir karıncanın önüne düşen su damlasıyım.
Göz kapaklarım aralandığında duvarın köşesinde duran kırmızı koltuk merceğime düştü. Boylu boyunca duran kitaplığa sokak lambasının sarı ışığı yansıyordu. Doğrulduğumda Deniz'in karnımdan sıkıca kavradığı ellerini fark ettim. Sıcak nefesini sırtıma üflüyordu. Ellerini üzerimden çekip yavaşça arkamı döndüm. Deniz'in makyajsız yüzü nedense bana o kadar sevimli gelmişti ki... Uzun kirpikleri, yüzüne oranla oldukça küçük dudağı, çenesindeki buluta benzeyen yarası, yağmur taneleri gibi duran çilleri... Hemen yanında Vera'nın çıplak sırtı vardı. Beyaz saçlar yastığa dökülmüştü. Deniz yatağa öyle bir uzanmıştı ki Vera küçücük kalmıştı, gülümsedim. Vera ne ara yanımıza gelmişti acaba?
Uykum kaçmıştı, nihayet yataktan çıkıp kitaplığa yönelmeye karar verdim. Yüzlerce kitap tahta kitaplığa dağınık bir şekilde dizilmişti. Pessoa, Nietzsche, Kafka, Camus ilk göze çarpan yazarlardandı. Yabancı'yı alıp göz gezdirmeye başladım. Kitapların o garip dokusunu seviyordum, parmak uçlarımla sayfalara dokundum. Sonra, bir anda, koridordan garip bir inleme sesi duydum. Kitabı rafa yerleştirip koridora fırladım. Koridorun sonundaki odadan bağrışlar sesleri geliyordu. Hızlı adımlarla odaya ulaştığımda seslerin Kutay'dan geldiğini anladım. Yatağın içinde cenin pozisyonu almış titriyordu.
Yaklaştığımda göğsümün ortasında bir yere bir yumru saplandı; Kutay kaşlarını çatmış, usul usul ağlıyordu. Tişörtünün yaka kısmı tamamen ıslaktı, terlemişti. Ne yapacağımı bilmiyordum, uyanması için yanına sokuldum. Kutay, diyordum. Bir yandan yumruk yaptığı ellerini tutuyordum. Son kez haykırdığımda Kutay, elleriyle dirseklerimden tutup derinden bir nefes alarak doğruldu.
"Bırak beni!" diye haykırdığında tırnaklarımı etime geçirdi. Acıyla inlediğimde ellerini gevşetti. Elleriyle yüzünü saklarken soluklanıyordu. Göğsü bir inip bir kalkıyordu. Sakinleştiğinde ellerini yüzünden çekip gözlerimin içine baktı. Gri gözler kanlanmıştı. "Sendin demek... Özür dilerim, Berfu."
"Sorun değil..." diye mırıldandım. Kutay'ın dakikalar önceki hali gözümün önünden gitmiyordu. Komodinin üstünde duran peçeteyi uzattım. Kutay peçeteyle yüzünü silerken sordum. "Sen, iyi misin? Su getirmemi ister misin?"
"İyiyim," diyordu net bir tavırla. Ses tonu sakindi ancak elleri titriyordu. "Her zamanki kabuslar... Yine de iyiyim, teşekkür ederim. Komodinin üst çekmecesinde ilaçlarım var. İçlerinde valium var, onu verir misin?"
Çekmeceyi hızla açıp ilacı Kutay'a doğru uzattım. Sonrasında aceleyle mutfağa yöneldim ve bardağa su koydum. Odaya geri döndüğümde Kutay'ın rengi yerine gelmişti, daha iyi görünüyordu. Kutay ilaçla beraber suyu içip doğruldu ve yatağa oturdu. Bardağı komodinin üstüne koyup alt çekmeceye uzandı. Çekmenin gözünde duran poşetin içinden dışı kahverengi sarma kağıdı ile sarılmış tütün tarzı bir şey çıkardı. Sanırım esrardı. Ben de yanına oturmuştum. Kutay, bir dal da bana uzattığında kafamı sallayıp reddettim. Esrar alev aldığında çenesini yukarı kaldırıp tavana baktı. Sakinleşmişti. Bana doğru döndüğünde göz bebeklerinin büyüdüğünü gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP +18
Teen FictionBerfu, bir kez doğmuş, bin kez ölmüş bir ruh. Bir cinayet; ki bu cinayet failin annesi, katilin babası olduğu bu cinayet, onu darmadağın etmiştir. Alkolün, uyuşturucunun, cinselliğin kollarına düşmüş bir gençlik. Bu roman size cennetin kapılarını va...