gecenin üçünde kalkıp aniden aklıma beomgyu gelmişti. kendimi affettirmekten çok sadece iyi olup olmadığını merak ediyordum. nasıldı şu an?
saatin üç olmasını görmezden gelip kendimi dışarı attım ve beomgyunun evinin yolunu tuttum. birkaç kere daha aradım ama açmadı öncekiler gibi. ve 50. mesajımı da yazdım.
evinin önüne geldiğimde tekrar aradım ve kapıyı çaldım. bir süre boyunca kapıyı çalıp aradım ve dört dakikanın sonunda açtı telefonu.
"yeonjun...neden arayıp duruyorsun? eğlenmeniz yetmedi mi?" sesi çok kötü geliyordu.
"beomgyu nerdesin? yanına gelebilir miyim lütfen her şeyi anlatacağım sana-"
"umrumda değil ne olduğu ortada sonuçta. en azından son anlarımı rahat geçireyim lütfen yeonjun"
"son anlar mı? beomgyu ne diyorsun?"
"ne duyduysan"
"beomgyu nerdesin söyle lütfen yanına geleyim" ağlıyordum şu an, çok korkuyordum.
"napacaksın?"
"b-bilmiyorum ama bu son anların olmamalı beomgyu. l-lütfen izin ver yanına geleyim"
ve kapı açıldı.
"n-neden ağlıyorsun?" çok kötü haldeydi ve gözleri dolmuştu.
"çok korktum beomgyu..." hemen içeri girip sarıldım. sarıldığımda ağlamaya başladı ve başta tereddüt etse de kafasını göğsüme gömüp ağlaması daha da şiddetlendi.
"neden hala beni merak ediyormuş gibi davranıyorsun?" sesi titriyordu.
"çünkü cidden merak ediyorum beomgyu"
"n-neden burdasın neden hala oyunu sürdürüyorsunuz?"
"beomgyu seninle arkadaş olmam, yakın davranmam oyun değildi. biliyorum orda duyduklarını ama olay bambaşka. sakinleştiğinde anlatacağım her şeyi tamam mı?"
"t-tamam" ve beraber aynı pozisyonda salona geçtik.
koltuğa oturduğumuzda beomgyuyu sakinleştirmeye çalışırken etrafa dikkat etmemiştim. bir süre sonra göz gezdirdiğimde daha da ağlamaya başladım. her yer karmakarışıktı ve ilaç yığınları vardı. ve beomgyu konuşmaya başladı.
"herkesten çok yaşamak istiyordum, neden böyle oldu..."
"beomgyu...ben yanındayım tamam mı her şey düzelecek"
"hayatımda kimseye güvenemeyecek miyim?"
"bana güvenebilirsin, yemin ederim her şey yalandı, yalan olmayan tek şey senin arkadaşın olmamdı"
"güvenmek istiyorum ama tekrar incinmek istemiyorum. napacağım yeonjun?"
"seni bir daha asla incitmeyeceğim söz veriyorum beomgyu"
bir süre daha öyle durduk. ve en sonunda ikimiz de uyuyakaldık.
•
sabah- daha doğrusu öğlen, saat 1 olmuştu, ilk ben kalkmıştım ve beomgyu hala göğsümde yatıyordu. yavaşça saçlarını okşayıp onu izlemeye başladım.
ve o an her şey yüzüme vurdu. ya gece bir anda kalkmasaydım? ya kalksaydım da gecenin üçü sabah giderim deseydim? bunlar olsaydı bi daha beomgyuyu göremeyecektim, artık dünyada choi beomgyu diye biri olmayacaktı.
o an gözümden bir yaş düştü, her şey çok ağır gelmişti. ardından yüzümde bir el hissettim, gözümden düşen yaşı siliyordu. galiba saçlarını okşarken uyandırmıştım beomgyuyu.
"özür dilerim beomgyu...benim yüzümden-"
"senin yüzünden değildi yeonjun, sadece içimde uzun zamandır bir birikmişlik vardı. o da patlama noktası oldu"
"ama yine de- ya gece gelmeseydim beomgyu? o zaman sen..."
"asıl ben özür dilerim...birinin benim için endişeleneceğini düşünmüyordum, hele dün duyduklarımdan sonra-"
"o tamamen bir yanlış anlaşılma yemin ederim-"
"inanıyorum sana yeonjun, merak etme. geceki halini gördükten sonra nasıl inanmayabilirim ki?"
"peki şu an daha iyi misin..?"
"evet, yanımda olduğun için teşekkürler"
"bundan sonra her zaman yanında olacağım, güven bana"
o an kendime bir söz verdim. ne olursa olsun beomgyuyu koruyacaktım ve onu bu hale getiren tüm insanlar bunun bedelini ödeyecekti.
•
"ağrı kesici ister misin?"
"çok iyi olur, teşekkürler"
beomgyuyla toparlanıp kalkmıştık ve dün gece yüzünden başımız çatladığı için hemen bir şeyler yiyip ağrı kesici içmiştik.
"beomgyu...bugün senin yanında kalsam sorun eder misin?" hala bir parçam endişeleniyordu.
"yeonjun endişelenmen gereken bir şey kalmadı. ama nasıl rahat edeceksen öyle yapabilirsin"
"tamam... içimdeki his gidene kadar yanında kalacağım"
"nasıl istersen"
günü evi toplayarak geçirmiştik, işimiz bittiğinde parkta yürümeye çıkmıştık, temiz hava almak iyi gelir diye düşünmüştüm.
parka geldiğimizde de beomgyu bana özel yerini göstermişti ve oturalım demişti. çalılıkların arkasındaydı ve orta genişlikte bir alandı. ayrıca denize bakıyordu ve insanların yakınında da değildi.
oturduğumuzda bir süre sessizce nehiri izledik ve sonra beomgyu bu sessizliği bozdu.
"yeonjun hala neden tüm sınıfın benden nefret ettiğini bilmiyorsun değil mi?"
"evet kimse anlatmadı"
"iyi o zaman, ilk benden dinleyecek olmana sevindim"
"anlatacak mısın?"
"merak etmiyor musun?"
"aslında başta çok merak ediyordum ama seni tanıdıkça geçti. her ne yaşandıysa senin nefret edilecek biri olmadığını biliyorum. hatta aksine nefret edilecek kişiler sınıfın geri kalanı"
"çok...teşekkürler. o zaman anlatayım bugün, er ya da geç anlatacağım zaten. tek arkadaşımın olan şeylerden haberdar olmasını isterim. neden şimdiye kadar anlatmadıysam onu da bilmiyorum. kendimi o kadar korkunç biri olarak görüyordum ki suçu hep kendimde gördüm, ama tek suçlu onlar. her neyse başlıyorum... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✓ let me out # beomjun
Fanficdönemin ortasında yeni bir okula gelen yeonjun, beomgyu adlı çocuğun yanına oturur. ancak tüm sınıf beomgyudan nefret etmektedir. below the surface'in tekrar yazılmış halidir tw // !nti!hardan bahsetme , zorbalık