twenty

375 41 3
                                    

"beomgyu nasıl oldu yeonjun?"

"uyanıkken iyiymiş gibi davranıyor ama geceleri sürekli kabus görüp uyanıyor..."

"klasik beomgyu"

"okulda neler oldu? bir şey dediler mi size?"

olanların üstünden üç gün geçmiş ve haftasonu gelmişti. soobin, taehyun ve hyuka da ziyarete gelmişti ama beomgyu hala uyuyordu bu yüzden açıkça konuşabiliyorduk.

üçü de konuşmak istemiyor gibi duruyordu, belli ki bir şey olmuştu.

"yüzünüzden anladığım kadarıyla bir şeyler olmuş"

"evet...her türlü işlerini bize yaptırıyorlar falan filan ama şey dediler..."

"ne dediler?"

"eğer beomgyu haftaya okula gelmezse fotoğrafları yayacaklarını söylediler...bizden sıkılmışlar"

dilim tutulmuştu, bu kadar iğrenç insanların var olabildiğine inanamıyordum.

"anladım. soobin sen kafamda bir şeyler var diyordun, neydi o?"

"şey...babam ve youngminin babası arkadaş, eğer konuşurlarsa belki bir şekilde halledebiliriz...bay lee iyi biri, sessiz kalacağını sanmıyorum ama sorun babam..."

"anladım...sana güveniyorum soobin, zaten elimizdeki tek yol da bu."

bunu dedikten sonra ortamı bir sessizlik kapladı, herkes ne yapabiliriz diye düşünüyordu. yine de kimsenin aklına bir şey gelmiyordu.

"günaydın" uykulu sesiyle beomgyu girdi içeri, hepimiz ona döndük. gözlerini ovuşturduktan sonra bize bakınca sadece benim olmadığımı gördü.

"ah siz ne zaman geldiniz, keşke uyandırsaydınız beni"

"niye uyandıralım beomgyu saçmalama, güzel güzel dinlen sen"

beomgyu sadece başını salladı ve  yanıma oturdu.
______________________

soobinler hava kararınca gitmeye karar vermişti ve şimdi beomgyuyla yalnız kalmıştık. ona bir şekilde haftaya okula gitmesi gerektiğini söylemem gerekiyordu ama nasıl....

"beomgyu..."

"haftaya okula gideceğim. benim yüzümden sen de devamsızlık yapıyorsun, buna izin veremem"

"peki emin misin...buna hazır olduğuna"

"hayır, hem de hiç. ama nereye kadar kaçabilirim ki?"

"anladım..." bunları bu kadar soğukkanlılıkla söylediğine şaşırmıştım.

bazen beomgyunun ne kadar soğukkanlı ve olgun olduğunu unutabiliyordum. bu yüzden her seferinde o yönlerini gördükçe şaşırıyorum.

ve üzülüyorum. çünkü o taraflarını gösterdiğinde hep bir şey saklıyor oluyor, şu an olduğu gibi.

"beomgyu, içindekileri tutmak zorunda değilsin. ağlamak istiyorsan ağla, bağırmak istiyorum bağır, çığlık atmak istiyorsan at, sinirlenmek istiyorsan sinirlen. ama lütfen bu duyguları içinde tutma, bu alışkanlığından vazgeç. artık yanında ben varım, duygularını paylaşabileceğin biri var artık, tamam mı?"

ben bunları dedikçe beomgyunun gözleri doluyordu, neredeyse ağlayacaktı. hemen yanına gidip sarıldım, anında ağlamaya başladı. arada ağlamasını durdurup konuşmaya çalışıyor, kendini geri çekerek gitmeye çalışıyordu ama izin vermiyordum.

"konuşmak zorunda değilsin beomgyu ve istediğin kadar böyle kalabiliriz, kendini gitmek için zorlama"

bir süre sonra ağlarken uyuyakaldı. onu uyandırmamaya dikkat ederek kaldırdım ve yatağına götürdüm. ışıkları kapatıp yanına uzandım ve elimle saçlarını okşamaya başladım. gözlerimi kapattıktan sonra neredeyse uyuyacakken hayal meyal bir teşekkür sesi duydum.







✓ let me out # beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin