2 yıl sonra
"yeonjun hazır değil misin hala?"
"5 dakika sonra hazırım sevgilim" çok sevecen bir tonda söylemişti, sinirimi azaltmak için. soobinlerle buluşmaya gidecektik ama hala hazırlanıyordu, geç kalacaktık. hep böyle oluyordu, hazırlanması hep uzun sürerdi.
tamam anlıyorum modellik yapıyor, giyimine dikkat etmeyi seviyor ama soobinlerin evine gidiyorduk eşofman giymesi yeterliydi.
her neyse, sesini duymak sinirimi yatıştırmıştı zaten.
"geldim sevgilim~ çıkabiliriz"
bir ona bir kendime baktım, galiba yeonjundan birkaç ders almam gerekiyordu.
"çok şık olmuşsun"
yanağıma öpücük kondurup teşekkürler demişti. liseden sonra gittikçe daha yapışkan ve sevgisini temasla gösteren biri olmuştu. normalde fiziksel teması çok sevmezdim ama karşımdaki kişi yeonjun oldu mu hiç ayrılmak istemiyordum.
evden çıkmamız üzerinden beş dakika geçmişti ki yanımıza yeonjunla fotoğraf çekilmek isteyen insanlar gelmişti. yeonjun insanları kırmamak için hayırlı diyemiyordu bu yüzden şu an onların fotoğraflarını çekiyordum.
model olduktan sonra görünüşüyle sosyal medyada ünlü olmuştu ve birçok yerden teklif almaya başlamıştı. başta kabul etmemişti çünkü hem okula hem işe hem de bana vakit ayırmayacağından korkuyordu. ama bir şekilde ikna edebilmiştim onu, hayaliydi sonuçta bu. böylece okulunu dondurup modelliği tam zamanlı bir iş haline getirmiş ve yakın zamanda da kendi markasını çıkartacak.
tabii bu sürede popüleritesi de çok arttı, ne zaman sokağa çıksak illa biri gelip imza istiyordu. insanlar hep kıskanıp kıskanmadığımı soruyordu ama hayır, hiç kıskanıyordum. insanlar onu tanıdığında yüzündeki mutluluğu gördükten sonra nasıl kıskançlık gibi bir duygu besleyebilirdim ki? aksine hayalini gerçekleştirdiği için çok mutluydum.
"üzgünüm sevgilim, gidebiliriz şimdi" yüzünü asarak geldi yanıma.
"sıkma canını, sorun değil diyorum ya. bir saat bile beklerim seni"
gülümseyerek teşekkür etti ve elimi tutup yola geri koyulduk.
bu arada, yeonjun hayallerini gerçekleştirirken ben de gerçekleştirmiştim. üniversitenin yanında isteğe özel üzerine portre yapıp satıyordum, aynı zamanda resimlerim ve yazdığım şeyler taehyunun editörlüğünü yaptığı bir dergide yayımlanıyordu. aynı zamanda müzikle de uğraşıyordum; bazen hyukanın olduğu gruba şarkı yazıyordum.
aynı zamanda ikimizin de ortak hayali olan beraber yaşamayı da gerçekleştirmiştik, daha ne isteyebilirdik ki?
gerçi her şey bu kadar toz pembe değildi; yeonjun ne kadar ünlü olsa da benimle olan ilişkisini saklamak istemediği için gay olduğu tüm medya tarafından biliniyordu. bu da beraberinde büyük bir nefreti getiriyordu. bununla beraber benim de gay olduğum biliniyordu ve bu yüzden yazdıklarıma ve resimlerime türlü türlü eleştiri altında hakaretler geliyordu. yine de beraber olduğumuz için tüm bunların altından kalkmak kolay oluyordu.
"soobinin evi kaçıncı kattaydı?"
"en son kat sevgilim"
bu sırada soobin de üniversitenin yanında babasının şirketinde işe girmişti. gerçi üniversiteyi dondurup tüm dikkatini babasının şirketine vermek hakkında bir fikri vardı. tüm bunlardan çıkarılacak sonuç dehşet zengin olduğuydu, bu yüzden hep onun evinde toplanırdık. ama her toplandığımızda bizi görüp param var ama sevgilim yok diye depresyona girerdi, yeonjun da bende ikisi de var diye hava atardı (evet yeonjun da modellik sayesinde bir anda zengin olmuştu).
ayrıca bizi görüp dediğim sadece ben ve yeonjun değildi, taehyun ve hyukadan da bahsediyordu. onlar da çıkmaya başlamışlardı ve beraber yaşıyorlardı. taehyun dediğim gibi üniversitenin yanında bir dergide editörlük yapıyordu (ikisini nasıl dengeliyor hiçbir fikrim yok, bu konuda çok saygı duyuyorum ona) ve hyuka da bir grupta gitaristti ama sadece bununla kalmıyor, müzik alanında birçok şeyle uğraşıyordu.
böylece hepimiz hayallerimizi gerçekleştirmiştik (soobinin sevgili hayali dışında ama o da yakında olacak gibi, kaç haftadır şirkette tanıştığı bir stajyerden aşkla bahsediyordu). belki de hayatlarımız tamamiyle mükemmel değildi ama hepimiz mutluyduk, yeterli olan da bu değil miydi zaten?
"hoş geldiniz pis aşıklar, geç kaldınız" /sb
"pardon yolda birkaç imza dağıtmam gerekti de" /yj
"tamam daha çok sinirimi bozmadan içeri geçin" /sb
"taehyun ve hyuka geldi mi?"
"BURDAYIZ" salondan bağırmışlardı.
salona geçip masanın etrafında toplandık ve bir yandan abur cuburları masaya yığarken konuşmaya başladık, uzun zamandır böyle toplanamamıştık, arayı kapatmamız uzun sürecekti.
ve baya uzun sürdü, lisedeki gibi hepimiz uyuyakalana kadar konuştuk, en sonunda yeonjunla ben kaldık.
üstümüze örtü alıp balkona çıktık ve gökyüzünü izlemeye başladık. yeonjun da arkamdan sarılıp arada boynuma öpücük konduruyordu.
"şu an dünyanın en mutlu insanıyım"
"ben de sevgilim, her şey hayal gibi"
"senin sayende yeonjun, hepsi bana ön yargısız yaklaşmadığın için böyle"
"hayatımda verdiğim en doğru karardı" yanağıma bir öpücük kondurdu ama bununla yetinmedi, beni kendine çevirip dudaklarımızı buluşturdu.
nefessiz kalana kadar öyle kaldık. sonra da dudaklarımızı ayırıp gözlerimizi kenetledik.
""teşekkürler"" dedik ikimiz de aynı anda ve aynı anda söylememize güldük.
sonra da ""seni seviyorum"" dedik aynı şekilde, buna da gülümseyip sıkıca sarıldık ve üşüdüğümüz için içeri geçip sarılarak uyuduk.
____________
e bitti bu. bölüm geç gelir uzun olacağı için diyordum ama yazma aşkı geldi birden
okuduğunuz için, yorumlarınız ve oylarınız için teşekkür ederim, umarım sevmişsinizdir, bu okuduklarınızı bir zaman kaybı olarak görmemişsinizdir. başka ficlerde görüşmek üzere 👋
(üzerinde çalıştığım bir fic var, hatta bu bölümde de o ficle ilgili spoiler var 😉)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✓ let me out # beomjun
Fanficdönemin ortasında yeni bir okula gelen yeonjun, beomgyu adlı çocuğun yanına oturur. ancak tüm sınıf beomgyudan nefret etmektedir. below the surface'in tekrar yazılmış halidir tw // !nti!hardan bahsetme , zorbalık