son ders olmuştu bile ama hala beomgyuyla konuşamamıştım. ayrıca şu an ders coğrafyaydı. aklıma hyunjinin okulu gezdirirken coğrafya hocası hakkında dedikleri geldi:
"her ders öğrencilere aniden soru sorar ve sorduğu soruyu bilene kadar öğrenciyi bırakmaz. her bilemediği soruda başka bir soru sorar. ve asla vazgeçmez, bir kere benimle 20 dakika uğraşmıştı! ve sadece 20 dakika olma nedeni de zilin çalmasıydı, bıraksak tüm ders boyunca bıkmadan bana soru sorardı..."
birazcık korkmuştum çünkü coğrafya bilgim sıfırın da altındaydı.
herkes ilk soruda bilemese bile ikinci veya üçüncü soruda doğru yanıtı veriyordu. keşke biraz coğrafya çalışasaydım.
bunları düşünürken hoca bir anda yeonjun diye bağırdı. cidden çok korkunç birisiymiş. kesin herkese rezil olacağım diye düşünürken hoca ilk sorusunu sordu.
bir süre düşündüm ama cevabı asla bilmiyordum ve bir şeyler de sallayamıyordum. bu yüzden bilmiyorum diye mırıldandım. hoca ikinci sorusunu da sordu ve tabii ki bunun cevabını da bilmiyordum.
bilmiyorum demeye hazırlanırken beomgyu alttan kolumu çekiştirdi. sırada cevap yazılıydı ve o anki mutlulukla bir anda cevabı haykırdım. herkes güldü ve hocanın hoşuna gitmiş olmalıydı ki "bu kadar heyecanlı cevap veriyorsan coğrafyayı seviyor olmalısın" dedi ve birkaç soru daha sordu. imdat.
beomgyu bu soruların da cevaplarını sıraya yazdı ve ben yine heyecanlıymış gibi cevapladım. bir süre bu döngü devam etti ve sonunda zil çaldı. rahatlamıştım.
herkes ders bittiğinde gülerek "cidden coğrafyayı bu kadar seviyor musun? coğrafyayı iyi biliyor olmalısın" gibi şeyler söylemişti. anlaşılan kimse beomgyudan yardım aldığımı fark etmemişti.
o sırada aklıma beomgyuya teşekkür etmek geldi. ama arkamı döndüğümde çoktan gitmişti.
o zaman yarın sabah erkenden gelip ona teşekkür ederim, hatta kek falan da alabilirim diye düşündüm.
erken gelmemin sebebi beomgyunun herkesten önce sınıfa geldiğini çözmemdi. hem böylece sınıfta kimse yokken rahat rahat konuşurduk. daha iyi oldu galiba.
ah bu arada, insanlar ona hiç kimseye yardım etmez diyordu, ama bugün beni herkese rezil olmaktan kurtarmıştı. demek ki öyle bir insan değilmiş.
_____________________________
tekrardan merhaba, yarın daha detaylı yazarım demiştim, onu yazmaya geldim. aslında bir haftadır yazmamamın sebebi yazmayı unutmam değil, yazacak bir şeyim yoktu. yazsaydım sadece okulda bana söylenen şeyleri yazacaktım ve bunu da istemedim doğal olarak. bir hafta boyunca her günüm aynı geçti. insanlar yine yanıma gelip hakkımda kötü şeyler söyledi, belki bu dönem azalır demiştim çünkü ilk gün hiçkimse yanıma gelmemişti. meğersem tüm dikkatleri yeonjun üzerinde olduğu içinmiş, sonraki gün yine her zamanki rutinimize geri döndük.
okuldan sonra da her zamanki gibi kahve alıp parkta oyalandım hava kararana kadar. gerçi bunu yapmama gerek yoktu artık, kaçmaya çalıştığım bir ailem yoktu çünkü. evleri ayırmıştık sonunda. beni yönelimim yüzünden reddeden "ailemle" her gün kavga etmekten ve evde bile zorbalanmaktan sıkılmıştım bu yüzden mutluydum ama mutlu olsam bile parktaki çocukları aileleriyle eğlenirken görünce içim burkuluyordu. tüm bunları düşünürken karışık çaldaki playlistimden family line çalmaya başlamıştı, teşekkürler spotify.
neyse bugün için belki diğer günlerden biraz daha güzel geçti diyebilirim. yeonjun coğrafya dersinde zorlanınca ona yardım edip cevapları verdim. mutlu gözüküyordu cevapları verdiğimde, bir işe yaradığıma sevindim.
bugünlük bu kadar. yarın daha güzel olması umuduyla. ah pardon, umut diye bir şey yoktu doğru ya. umut sadece acı verici bir rüyaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✓ let me out # beomjun
Fanfictiondönemin ortasında yeni bir okula gelen yeonjun, beomgyu adlı çocuğun yanına oturur. ancak tüm sınıf beomgyudan nefret etmektedir. below the surface'in tekrar yazılmış halidir tw // !nti!hardan bahsetme , zorbalık