14.Bölüm

451 31 5
                                    

Oy sınırının geçmesine sevindim. Geçte olsa oy sınırı geçti. -Cümleye bak :D- Ama okuyucularımı kaybettim galiba. :(

Bu benim birinci kitabımdı. Okuyucularımı kaybetmemi acemiliğime sayın artık. Üç beş fazla oy için kaç kişiyi kaybettim ben :( Bir daha böyle bir hataya düşmem umarım.

Bu yüzden en azdan başlıyorum. Bir daha asla 10 vote verin laaağn gibi bir hataya düşmem. Şimdi bu bölümü okuyup oylayan arkadaşlarım. Beni ve kitabı bırakmadığınız için teşekkür ederim. :')

Yb= 3 vote.

*Oy sınırı geçerse, en az bir-iki gün içinde gelir yb.

Cemre

"N- neyi yapabilir miydin?" diye şüpheyle sorduğumda bana yavaşça yaklaştı ve...

"Seni sınıyorum bücür. Ve istediğimi aldım." deyip, sırıtarak üzerimden kalktı. Neyin sınaması bu allah aşkına?

Bir şey demesini beklemeden sinirle yerden kalktım. Ben seni yarın sınayacağım, pislik. Bir de bana bücür diyor. Kendine baksın.

Büyük bahçeyi geçip Rüzgar'ı beklemeden arabaya bindim. Gerçekten çok kızmıştım.

"Geldik." dedi bir ses. Ne ara geldiğimizi sormak bile istemiyordum. Nereye geldiğimiz zaten ayrı bir meseleydi. Erkek kılığımla arabadan indim ve karşımdaki manzara sayesinde dilim tutuldu.

İçeriden gelen aşırı harekletli müzik harikaydı. Muhteşem bir bar! Gaylara ait olmasına rağmen...

İçeriye bir adım attım. Ama içteki kapı kapalıydı "Hey koca adam. Al bizi içeriye!" diye sesimi kalınlaştırarak bağırdım. Adam geldikçe irileşiyordu. Aman allahım! Gelmesene be!

"Senin gibileri buraya alınmaz, bücür!" dedi ve beni kolumdan sürükleyerek dışarıya, nazikçe(!) attı.

Tam düşeceğim sırada belimden sımsıkı kollar... Tutmadı. Ve ben yerle öpüştüm. Hah! Zaten bu tür şeyler sadece flimlerde olur!

"Tuvalete girdiğinde, tuvalet kağıdının bittiğini sonradan görürsün de, totonu tuvalet kağıdının kartonuyla silmek zorunda kalırsın inşallah Rüzgar!" diye bağırdım. (Alıntı: İKİZ.)

Arkama baktığımda ise Rüzgar' ın o adamla konuştuğunu gördüm. Adam hemen mahçup bir ifadeyle beni yerden kaldırdı ve özür diledi. Heheheh, köpeğim olacaksın böyle işte!

"Kusura bakmayın efendim, sizi tanıyamadım." dedi ve kapıyı açtı. Of, bu tam bir rezillik. Gay barının barmeni tarafından tanınmak da varmış bu hayatta. Rüzgar, sen kimsin çocuğum? Gay barının koruması seni neden tanıyor? Yoksa...

Senin şüphelerine katılıyorum Cemre. Bence o bir-

İç sesin konuşmasını bölen, suratımın tam ortasında sallanan eller oldu. Ne ara daldım da gittim allah aşkına?

"Hey, uyansana lan! Bir daldı tam daldı. Oksijen tüpü getireyim mi? Boğulup da başıma kalma şimdi." dediğinde ona 'öl' temalı bakışlarımı atmaya başladım. Sağır edici canlı müzik yüzünden bağırarak konuşmuştu.

Ona bakmak yüzünden barı tam olarak inceleyememiştim. Başımı ağır çekimde sahneye çevirdiğimde ise gördüğüm şey tam bir felaketti. Birbirine sürtünen bedenler, ağır içki kokusu, rengarenk loş ışıklar, ter kokusu ve müzik birbirine harmanlanmıştı. Aradaki tek fark birbirine sürtünen tüm bedenlerin erkek olmasıydı. Zaten bu da küçücük(!) bir ayrıntıydı.

Tam Rüzgara dönüp gitmemiz gerektiğini, yoksa kusacağımı söyleyecektim ki bileklerimi sıkıca tutup barmenin yanına götürdü.

"Bize bolca shoot hazırlar mısın?" dedi.( Yazılışını bilmiyorum arkadaşlar *~*) Hani bu tuzla içilen ağır bir içki olan shoot yani onu da şaapalım değil mi? Kitaplarda hep erkek kızı içmekten korur, bu burada bana içki söylüyor. Ne ironi ama.

Kulağına eğildim ve bağırarak"Bana bak, eğer beni sarhoş edip gayların arasına atarsan, hiç iyi bir şaka değil! Söyleyeyim de baştan!" dedim.

"Merak etme bebek! Doğruluk mu cesaretlilik mi oynayacağız." dedi ve piç gülüşü attı. Ben o gülüşü yedireceğim sana!

Kızlar ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin