18. Bölüm

420 25 8
                                    

Multide bir adet, çok tatlı Eren var :)

Ellie Goulding- Love me like you do. (Şarkıyla okumanız tavsiye edilir.)

Rüzgar

Benim ismimi sayıklayacağına, daha tanışalı üç saat bile olmayan bir gayin ismini sayıklıyordu.

Yani benden daha mı yakın görüyordu onu kendine?

Eren şaşırarak "Benim ismimi mi sayıklıyor?" dedi. Ben de lafa atlayarak "Rüzgar demiş olmasın o?" dedim sorarcasına. Doktor sorumu cevapsız bıraktı, terbiyesiz.

Eren "Peki o zaman, geleyim ben." dedi ve gitmeden önce elimi sıkmayı ihmal etmedi.

"Selam söylerim. Merak etme!" dedi ve sırıttı. O giderken ben de ona buradan en içten küfürlerimi armağan ediyordum.

Cemre

Uyandığımda burnuma hastanenin mide bulandırıcı kokusu dolmuştu. Aslında tam olarak uyanmamıştım. Gözlerim açılmıyordu. Konuşamıyordum. Hareket edemiyordum.

Ama hissedebiliyordum. Koklayabiliyordum ve duyabiliyordum.

En son rüyamda Eren'i görmüştüm. Bardaydık. Sürekli ismimi sayıklıyordu. Bunu yaparken eğleniyor gibiydi. Bende onun ismini sayıklamaya başladım.

Sonra uyandım ve kendimi burada buldum.
Kapının açılıp kapanma sesi gelince gözlerimi yeniden açmaya çalıştım. Yine olmuyordu.

"Selam güzellik." bu Eren'in sesiydi. Peki ya Rüzgar nerede? O gelmemiş miydi?

"O bardağı neden kafanda kırdın biliyorum ama çok havalıydı." dedi ve kıkırdadı. Aslında tatlı çocuk. Kafa dengi.

Gülümsemeye çalıştım ama olmadı. Bu nasıl bir koma Allah aşkına?!

"Sanırım Rüzgar seni kıskandı. Uyurken benim ismimi sayıkladığın için olabilir." dedi. Demekki rüyamda gördüklerimi dışa vurmuşum.

Bir dakika, eğer ben bilincim yerindeyken bile konuşamıyorsam, uyurken nasıl sayıkladım.

Off ben böyle işin... Aa, küfürbaz kız. Yapma bak günaha giriyorsun.

Tamam iç ses. Sana da tamam.

"Bey efendi içeride birisi varken giremezsiniz. Cemre Hanım'ın girdiği koma küçük çaplı bir koma olsa da tehlikeli olabilir!" diye bağırıyordu Doktor. Sonra kapı hayvan gücüyle açıldı.

Rüzgar "Çık lan dışarıya." dedi birden. Sanırım Eren'e hitaben söylemişti. Ki tahminlerin doğru çıktı ve Eren "Sen çık lan asıl. Ben çıkasıya kadar bekleyemedin mi?" dedi.

"Eren! Çıkacak mısın ben mi çıkarayım?" diye bağırdığında, Eren ona kafa tutarak,

"Hayır, çıkar kolaysa." diye bağırdı. Sonra sinirli bir bağırış ve Eren'in kapının dışından sinirli homurdanmaları geldi.

"Cemre, neden o piçin ismini sayıkladın?" dedi titreyen sesiyle. Cevap veremedim.

"Peki ya neden o aptalca şeyi yaptın?" derken sesi yükselmişti. Yine cevap vermedim.

Ellerimin üstüne konulan eller hissettim sonra. Sahipleniyorlardı. Güvende hissettiriyorlardı.

"Ben senin için ölmeyi bile göze almışken neden bana bunu yaptın? Eğer sana birşey olsaydı asla sana hitaben 'O benim sevgilim.' demezdim. Ve o kelimeyi neden söyledim biliyor musun? Çünkü ben seni seviyorum... Seni istediğim zaman öpebilmek istiyorum. O minicik dudaklarında kaybolmak istiyorum. Ben seni istiyorum."

Bu konuşmayı yaptığında, ellerimin üstü ılık bir sıvıyla kaplandı. Aynı... Göz yaşı gibi!

Benim de sol gözümden bir damla yaş düştü. Ardından bir hareketlilik hissettim. Rüzgar'ın parmağı gözümdeki yaşı silmişti.

Sonra gözümü açacak gücü kendimde buldum ve gözümü açtım. Elerimi uyuşukca onun ellerine yeniden götürdüm. Başı eğik bir şeyler mırıldanıyor olduğu için gözümü açtığımı fark etmemeişti. Ellerim onun eline değdiğinde başını kaldırdı.

"Cemre uyanmışsın. Hemen birilerini çağırıyorum!" dedi telaşlanarak. Bileğini tutup durmasını sağladım. Gözlerinin kızarıklığı ağladığını kesinleştiriyordu.

"Gitme, birilerini çağırmaya da gitme, hayatımdan da."

Sanırım artık zamanı gelmişti. Kendime bile açıklayamadığım gerçeği onun yüzüne karşı açıklayacaktım.

"Rüzgar ben seni seviyorum."

Kızlar ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin