19. Bölüm

415 31 21
                                    

Bazen kendinize bile açıklayamazsınız gün yüzündeki gerçekleri, ya da kabulenmek istemezsiniz ve görmemezlikten gelisiniz.

Sanırım ben ikinci seçeneği seçmiştim. Görmemezlikten gelmiştim. Ama şimdi kalbimden geçeni söylemiştim, kalbim 'Onu seviyorsun!' diye bağırıyordu. Peki kalbimden geçeni söylediğim için pişman mıydım? Asla!

Aksine üzerimden koca bir yük atmıştım. Onu severek kalbi hafifletmiştim.

Şimdi ise buradan Rüzgar'ın yüzündeki tarif edilemez ifadeyi izliyordum.

Şaşırmış, sevinmiş ve heyecanlanmıştı. Hepsi bir arada tarif edilemez bir güzellikteydiler. Sonra başını hızlıca sağa sola salladı ve konuşmaya başladı.

"Ha?"

"Bu anı neden bozuyorsun Sevgili Rüzgar?" dedim ve aniden gözleri büyüdü. Hızlı hızlı konuşmaya başladı.

"Sevgili mi? Sevgili miyiz biz? Bana sevgilim mi dedin? Sevgili ne güzel kelime ama dimi. Çıkıyoruz yani? Çıktığım ne kadar da hoş bir harf dizilimine sahip. Çıktığım." dedi 'm' leri uzatarak.

Rüzgar taramalı tüfek gibi saçmalamaya devam ederken ben onu "Dur artık!" gibi kelimelerle susturmaya çalışıyordum. Susmayınca güçlükle ayağa kalkıp kendime çevirdim ve sert, çok sert bir tokat attım.

Havada keskin bir ses duyuldu ve Rüzgar'ın kafası bu etkiyle sağa doğru eğildi.

Elini yavaşça yanağına doğru götürdü ve omzumun üzerindeki bir noktaya bakarak fısıldadı.

"Seksi yanağım..." dediği gibi, resmen buz kesmişti. Ben ise onu kendine getirmeye çalışıyordum.

"Rüzgar. Şişt, kendine gelsene gerizekalı!" sonunda elini yanağından çekti ve bana sinirle bakmaya başladı.

"Seksi yanağımı öldürdün. Bunun bir karşılığı olmalı cici kız." dediği gibi kendimi yerde buldum, Rüzgarı'da üzerimde. Ellerini iki yanımdan yere sabitliyordu. Bana yaklaştı, yaklaştı. Dudaklarımızın arasında sadece milimetreler kalmıştı. Gözlerim otomatikmen kapandı ve beklemeye başladım.

Ve dudakları benimkini buldu. Diyebilirdim. Tabii kapı hayvan gücüyle açılmasaydı. Gelenin kim olduğuna bakmadan Rüzgarı üzerimden attım ve ayağa kalktım.

"E yok artık. Kalkın kalkın. Bunlar yanlız bıraklaım." dedi Selin. Nehir'de yanındaydı.

"Vay zalimin kızları! Siz yüzüme bakar mıydınız ya? Hanım efendilere bak sen! Unuttunuz gittiniz beni!" dedim ve kollarımı bağlayarak Rüzgar'ın olduğu tarafa döndüm.

"Rüzgar. Götür beni gittiğin yere sıpaydi!" diye bağırdım ve kollarımı boynuna doladım.

Doktordan, Selin'den, Nehir'den ve Eren'den onaylamayan mırıltılar çıkmaya başladığında ise, utançla kollarımı kendime çektim ve onları, en korkunç bakışlarımla süzdüm.

Ne var? Sanki Rüzgar'la çocuk yapıyoruz! Alla alla.

"Üf be! Hemen de atar yap Cemre. Gidiyoruz biz." dedi Nehir. Ben hala kırgın olduğum için birşey söylemedim.

Hepsi odadan çıktılar ve kapıyı kapattılar. Rüzgarla tek kalmıştık. Bana piç sımayl yaparak yaklaştı.

"Cemre, sevgilim. En son bizi bölmüşlerdi dimi? Yarım kalan işimizi halledelim mi?"

Of ya valla şapşik bu çocuk. Aramızdaki iki santimlik mesafeyide kapattı ve dudakları benimkini esir aldı.

Rüzgar'la bir ilk öpücük mü? Alırım bi dal.

Huh, sonunda yazdım. Rüzgar ile Cemre sonunda öpüşebildiler. Hehehe. Gecikme için çok özür dilerim. Bölümü yazmak için bir türlü ilham gelmedi. "E kısacık bölümde ilham nasıl gelmedi?" diye soracaksınız. Benim zaten bölümlerim kısa kısa. Bu tür bi bölüm olduğu için zorlandım. Neden açıklama yapıyorum onu da bilmiyorum sjsjjs. Kendinize iyi bakın.

Bölüm nasıl olmuş? :D

Kızlar ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin