12.Bölüm

669 51 5
                                    

Cemre

Rüzgar'ın kasıldığını hissedebiliyordum. Hala bana yaklaşıyordu. Rahatsızca yerimden kıpırdandım. Yaklaştı, yaklaştı...

Aha valla öpcek. Tabii kesin öper kesin. Rüzgar'da düşünceli bir ifade ile altımda- ay tövbest- kıpırdandı ve bana "Artık kalkacak mısın ayıcık? Ölmek üzereyim de!" dedi.

"Öküz."

"Sağol bebeğim. Vazifemiz." dedi. Ben de mal gibi hala kalkamamıştım üstünden. Aslında burası çok rahat. Neden kalkayım ki-

"Ahhhhh! Gerçekten tam bir öküzsün Rüzgar!" evet doğru tahmin. Beni yere itti!

"Ahh deme, ohh de cınım." dedi. Sapık bir öküz isteyeceğim son şeydi.

"Sapık öküz. Erkek kılığına mı giriyorum ne yapıyorum artık yapalım şu şeyi!" diye trip attım. Aslında tırsmıyorum değil. Bunun yanında çok merak da ediyordum. Takıldığı ortamlar nasıldır acaba? Kız arkadaşı var mıdır? Beni ilgilendirmezdi ama yine de merak ediyordum.

"Merak kediyi öldürür, Cemre." dedi ve kalkmam için elini uzattı. "Oha mal! Sapık ve öküz bir müneccim istemem, kalsın!"

Yine de elini tuttum ve hızla oturduğum yerden kalktım. Onunla olmak bana garip bir güven hissi veriyordu.

Yine hızlı kalktığım için Rüzgar'ın bedenine yapışmıştım. O kadar şiddetli çarpmıştım ki saçlarımın birazı yüzüne çarpıp geri çekilmişti. Kahretsin! bilerek yaptığımı zannedecekti. Ben daha değişik bir tepki beklerken -festlaşmayın :D- o konuşmaya başladı.

"Ce-cemre, ben bana ne olduğunu bilmiyorum. Senin yanında kendimi çok tuhaf hissediyorum. Sana sarılmak bana bulutların üstündeymişim gibi bir his veriyor. Ben- ben sanırım -" ve işte onu ilk defa kekelerken görmüştüm!

"Hey! Sakin ol bakalım koca oğlan. Daha yaşayacak çok gün var. Ve ben de sanırım bir şeyler hissediyorum... Adını koyamadığım şeyler, Rüzgar. Sen benim hakkımda ne düşünüyorsan aynısından işte..." dedim ve umursamaz bir tavırla omuz silkmeye çalıştım. Bir bilseydi ne kadar umursadığımı. Ama kahretsin ki bilmiyordu! Bilmesi için her şeyi yaparRüzgarRüzgar

Cemre üzerime düştüğünde gerçekten çok kasılmıştım. Bunu Cemre'de fark etmiş olmalı ki rakatsızca o da yerinde kıpırdandı. Ona yaklaştım, yaklaştım tam öpeceğim sırada aklıma bir şey geldi.

Ben daha önce hiçbir kızı öpmemiştim. Hep onlar beni öpmüştü.

Neden böyle davranıyordum. Neden kendimi onun yanında güvenli hissediyordum. Aile içi sorunlarım yetmezmiş gibi geceleri de uyuyamıyordum. Ancak uyuku haplarıyla uyuyabilitordum. Ama onun sarı saçları ve mavi gözleri bana büyük bir rahatlama hissi veriyordu. Hatta bir gece onun sarı saçlarını okşadığımı hayal ederek uyuyakalmıştım.

Hayır! Ben bu değildim! Ben, sert çocuktum ve öyle de kalacaktım. Cemre gibi kız beni düzeltmeye yetemezdi. O beni düzeltmeye çalışırken, ben onu kendi bataklığıma çekmekten başka bir şey yapamazdım.

O çok saf ve temiz bir çocuktu. Bana göne değildi. Beni sevmemeliydi. Ben onu sevmemeliydim. Sonra aklıma başka bir şey geldi ve kulağına eğilip "Artık kalkacak mısın ayıcık? Ölmek üzereyim de." dedim. "Öküz!" dedi. Onun bu halleri gülümsemem için iyi bir nedendi.

"Sağol bebeğim. Vazifemiz." Üstümden kalkmayınca itmeye karar verdim. Eğer biraz daha durursa çok fena şeyler olacaktı. Evet! Şu ana kadar istediğimi elde etmiştim. Ama o masumdu. Ve hızla onu üzerimden ittim.

Ahhhhh! Gerçekten tam bir öküzsün Rüzgar!'' aklıma gelen şeyle gülümseyip, bu düşüncemi sile getirdim.

"Ahh deme, ohh de cınım." dedim. ''Sapık öküz. Erkek kılığına mı giriyorum ne yapıyorum artık yapalım şu şeyi!'' diye trip attı. Yüzünde meraklı bir ifade vardı. Bu yüzden

"Merak kediyi öldürür, Cemre." dedim. Aklından geçenleri doğru tahmin etmiş olmalıyım ki

"Oha mal! Sapık ve öküz bir müneccim istemem, kalsın!" dedi ve uzattığım elimi sıkıca kavrayıp, kalkmak için elimi asıldı. Çok hızlı asılmıştı. Düşmemem için benim de onu çekmem gerekiyordu. Ve öyle yaptım.

Keşke yapmasaydım. Öyle bir hızla çekmiştim ki bana büyük bir sarsıntıyla resmen yapışmıştı. Hatta nasıl bir hızsa artık saçları yüzüme canımı acıtacak bir hızda çarpmıştı. Tabii bu olay çok dikkatimi dağımıştı.

Ne oluyordu bana böyle? Ben bu hareketten etkilenecek basit bir ergen değildim. Bazen içimdeki çocuk ortaya çıkabiliyordu. Orası başka, ama içimde bir yetişkin yatıyordu. Yılların yıprattığı ve anılarının canını yaktığı bir yetişkin... İşte buna çok sinirlenmiştim.

O sinirle ellerimin her ikisini de dalgalı saçlarımın arasına daldırdım ve konuşmaya başladım. Açıkçası o anda ağzımdan çıkacak kelimeleri bilmiyordum. Sadece kalbimin söylediğini söyleyecektim.

"Ce-cemre, ben bana ne olduğunu bilmiyorum. Senin yanında kendimi çok tuhaf hissediyorum. Sana sarılmak bana bulutların üstündeymişim gibi bir his veriyor. Ben-ben sanırım -"

Siktir! Demek yüreğimin dediği buydu kendime bunu ilk defa sesli bir şekilde itiraf etmiştim. Ve... Bu bayağı garip bir histi. Zaten sözümü kesip devam etmemi engelledi. İyiki de engellemişti yoksa çok kötü şeyler olabilirdi...

"Hey! Sakin ol bakalım koca oğlan. Daha yaşayacak çok gün var. Ve ben de sanırım bir şeyler hissediyorum... Adını koyamadığım şeyler, Rüzgar. Sen benim hakkımda ne düşünüyorsan aynısından işte..." dedi ve umursamaz bir tavırla omuz silktiğini zannetti. Umursadığını biliyorum Cemrecik.

KARAKTER BİLGİSİ: Evet tahmin ettiğiniz üzere Rüzgar'ın kirli bir hayatı var. Nasıl desem... kirli derken, ailesi yönünden. Annesi ve babasından çok sevgi görmemiş ve bu yüzden kendi başının çaresine bakmayı öğrenmiş. Yine de ailesine kendini sevdirmeye çalışıyor. Bu kız kılığına girme işini bu yüzden kabul ediyor zaten. Zamanla herşey açığa çıkacak. Tam gaz devam diyorum ben :D bu arada... Sanırım güzel bir bölüm oldu. Bir okuyucunun tavsiyesi üzerine duygulara daha çok yer verdim.

İyi akşamlar :)

Kızlar ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin