4. Dönüm Noktası

9.3K 425 74
                                    








Nazenin Belizar.

Bayan Belizar.

Demir Belizar'ın eşi.

Kulağa tuhaf geliyordu kaç defa tekrarlarsam tekrarlayayım. Bunu düşünmüş, kimi zaman aklımdan geçirmiş olsam dahi gerçekleşeceğine hiç ihtimal vermemiştim. Kapıyı çalan kurye elindeki kutuyu bana uzattığında, kimlik kontrolü yapmak için "Nazenin Belizar?" diye sormuştu. O an öyle şaşırmıştım ki -belki de uykudan yeni kalktığım içindi- kendime gelebilmem için kuryenin birkaç kez seslenmesi gerekmişti.


Şimdi ayıktım, uykumdan kesinkes bir şekilde uyanmış; evde tek olduğumu anlayınca da uzun ve sıcak bir duşun keyfini çıkarmıştım. Kırmızı renkli, çiçekli bir elbise giyip saçlarımı kurumaları için açmıştım. Kuryenin teslim ettiği kutu salonda, kanepenin üzerindeydi ama açmadan önce mutfakta oyalanmayı tercih ederek yiyecek bir şeyler hazırladım. Vintage tarzı mutfak en son geldiğimde nasılsa hâlâ öyleydi, burada birilerinin yaşadığına kimse inanmazdı. Ama yeşil bir tabağın içinde hazırladığım fıstık ezmeli ve reçelli ekmeğimle orayı terk ederken kesinlikle eskisi gibi görünmüyordu. Önce tabak, bıçak gibi temel malzemeleri bulmak için etrafın altını üstüne getirmiştim ardından da temizlemek için. Aslında hiç elimizi sürmeseydik daha iyiydi ya Naz, neyse.


Salondaki kanepenin üzerine tünerken alışkını olmadığım bir sessizlik benimleydi. Köşkteyken etrafta daimi bir gürültü olurdu. Birileri tartışırdı veya hizmetçiler fısıldaşırdı. Burada hiçbiri yoktu ve herhangi bir ses çıkarırsam Demir'in özelini ihlal edecekmişim gibi hissediyordum.


Fıstık ezmeli ekmeğimi yavaş yavaş kemirirken kutuya kaçamak bakışlar atmaya devam ettim. Ne çok büyük ne çok küçük bir şeydi, adresin yazdığı etiketler dışında sıradan görünüyordu. Korkanın çocuğu olmaz Naz, aç gitsin.


Çoğunu kemirdiğim tırnaklarımla bantları sıyırırken göğsümün içinde tepinen duyguyla heycanlanmıştım. Siyah, kadife bir kutu gün yüzüne çıktığında içinden çıkmasını beklediğim şey kesinlikle pahalı bir gerdanlık seti değildi. Uyuşturucu çıkmasını ya da kesik bir yılan başı olmasını dahi beklerdim ama gerdanlık?


Gümüş oymalı gerdanlık bileğim kadar kalındı ve boynu sarmalayan kısmında ağır işlemeler vardı. İki işlemenin arasına sıkıştırılan bordo rengi değerli taşlar bir örüntü oluşturacak şekilde dizilmişti. Göz alıcıydı ve kesinlikle dudak uçuklatıcı bir fiyata sahip olmalıydı. İyi ama bunu bana kim gönderir ki?


Gerdanlığı yavaşça avuçlarıma alıp ışığa doğru kaldırdım. Etrafa yayılan huzmeler kanepenin üzerinde desenler açığa çıkardığında aklımda dönüp dolanan tek şey, böyle bir mücevheri taşıyacak kadın olmadığımdı. Buna layık değilim.


Gerdanlığı kutusuna geri bırakıp ekmeğimi yeniden elime aldım. Telefonum yatak odasında şarjdaydı ve kısa bir akıl yürütme sonucunda vardığım sonuç, kutuyu bana gönderenin Demir olduğuydu. Çünkü adıma gönderilen herhangi bir şey Karsu soyadımla postalanırdı. Daha dün evlenmiştim ve bundan çoğu kişi bihaberdi. Ayrıca Demir dışında birinin bana böyle bir şey göndereceğini düşünmek tuhaftı. Onun neden gönderdiği de muallaktı açıkçası. Öyle ki onu rahatsız etmek pahasına bunu öğrenmek istiyordum. Bu yüzden telefonu şarjdan koparıp yatağa geçtiğimde sakin olmayı kendime hatırlatıp son aramalardaki ismine tıkladım.


İki kez çaldıktan sonra açtı.


"Evet?"


Kim telefonu 'evet?' diye açar ki?


KURT KAPANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin