Ayy, çok uzun zaman oldu, umarım kitabın kitlesi kütüphanelerinden çıkarmamıştır bu kitabı.
Final sonrası özel bölüm atmak için çok hevesliydim ama diğer kurgum yüzünden bir türlü fırsat bulamamıştım.
Ufak bir şey demek istiyorum, final sonrası da gelen birçok başarıya rastladım bu hikâyede. Size ne kadar teşekkür etsem az, iyiki varsınız. Hala birileri tarafından hikaye beğenilip yorumlanıyor, unutmuyor olmanız beni gerçekten çok mutlu ediyor.
O zaman uzun bir süre sonra tekrardan keyifli okumalar diliyorum :)
16 yaşında aynı annesi gibi olan güzeller güzeli bir kıza sahiptim. Tabi yakışıklı bir oğlana da.
Çok acı çekmiştik bu yolda, çok zorluktan geçmiştik ama sonunda başarmıştık. Ve başarımız iki mucizeye sebep olmuştu. Erva ve Araf.
Kendimi her zaman 20 lerinde ki çıtır kız olucam diye düşünürken zaman acımadan akıp gitmişti. 41 yaşındaydım, 41 kere maşallah diyebiliyordum artık.
Bana aşkın gerçekten ne olduğunu öğreten birlikte onlarca mücadele vermiş olduğum adam, yani kocam da 45 yaşındaydı.
Yeni bir nesil büyütürken kendimizin büyüdüğünü hiç anlamamış gibiydik, tek keşkem çok daha önceden bu hayata sahip olmaktı, daha doyamamıştım çocuklarıma ve Ayaza.
Salonda oturmuş televizyondan dizimi izlerken evin kapısı açılıp sertçe kapandı, evi Araf ve Ervanın bağrışları doldururken oflayarak yerimden kalktım.
"Sanane Araf ya sen kendi işine baksana." Acaba yine niye kedi köpek gibi kavga ediyorlardı.
"Gördüm diyorum işte gördüm. Çocukla sarıldınız, seni babama söyleyeceğim Erva." Ah babası kılıklı oğlum, Ayaz bile bu kadar kıskanç değildi oysa.
"Birkere ben senin ablanım Araf. Hem o çocuk benim sadece arkadaşım, burnunu herşeye sokma sen." İşte benim kızım ya, anası kılıklı.
Çocuklarım kavgaya öyle bir dalmıştı ki onları izlediğimi hala fark etmemişlerdi.
"Büyük havalarına girme aramızda sadece iki yaş var." Araf Ervadan küçüktü ama fenalıkları birebir aynıydı.
Birde Araf babası gibi uzun boylu olacak gibiydi, şimdiden ablasının boyunu geçmişti.
"Asıl babama bana abla demediğini söylersem çok kötü olur kardeşim." Erva gıcık bir ses tonuyla konuşmuştu, Araf kaşlarını çatarken, "Aynı şey değil Erva." Dedi.
Konuya dahil olmam gerektiğini anlayınca hızla lafa daldım.
"Araf ablana ismiyle hitap etme. Hem babana da hiç birşey söylemiyorsun. Ben Ervayla konuşacağım bu konuyu."
Erva zaferle gülümserken Araf kaşlarını çatıp ofladı.
"Anne hep kızım hep kızım, babam bana yaptığınız pskolojik şiddeti bir duysa hepinize kızar bir kere!" Araf küsmüş gibi kollarını birbirine bastırırken bu hâline kahkahamla eşlik etmiştim.
Ayaz ve bana kızmak he.
"Oğlum öyle şey olurmu, hem ben diyor muyum sürekli hep babam hep babam laflarına."
Çocuklarla ilişkim o kadar karmaşıktı ki, bazen onlarda onların anneleri olmama şaşıyorlardı.
Araf bana aynı Ayazın çatık kaşlı sinirli bakışlarını yollarken ben bu hâline dayanamadan kahkaha atmıştım.
"Amann bende çocukla çocuk oluyorum, uzatmayın bakayım hadi çıkın ve üzerinizi değiştirin. Akşam yemeğini hazırlıyorum şimdi, babanız geldiğinde oturacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİDEN SEVEBİLİR MİSİN
Teen FictionBade Sancak. Daha 23 yaşında bir genç kadın ve hayatında aldığı en yanlış karar, aşık olmak.. Yanlış kararlar almıştı, bir adamı hayatına sokarak, hayatını baştan aşağı değiştirmişti bir adam için. Peki ya ihanet? En yalnız ve berbat zamanında ha...