İyi okumalar⭐⭐
★
Saatler ve düşünceler birbirini kovalarken yağmurda atıştırmaya başlamıştı. Camıda anında açmıştım. İçerisi ifil ifildi ve toprak kokuyordu.
Bana evimi odamı hatırlatıyordu. Çocukluğumun belkide en masum günlerini
Küçükken her yağmur yağdığında evimizin avlusuna çıkıp yağmur sesiyle ve ıslaklığıyla hayaller kurmaya bayılırdım. Ve özelşilklede gökyüzünü izlemeyi ve oradaki şekillerle hikayeler kurmayı. Annem eve ıslak geldiğim için bana yalancıktan kızardı. Hasta olacağımdan korkardı. Tabi dediği gibide olmuştu bir keresinde. Acayip ateşlenmiştim. Annem sabaha kadar ateşimi dindiremediğini söylemişti. Babamda bir ton laf etmiş. Sabah ateşim geçmeyince beni sağlık ocağına götürmüştü.
Neden beni sağlık ocağına götürdüğünü hep merak etmişimdir. Korkmuşmuydu? Endişelenmişmiydi? Yoksa ileride eziyet edecek biri kalmayacağı içinmi beni o gün sağlık ocağına götürmüştü?
O günden sonra bırak yağmur yağdığında avluya çıkmayı,pencereyi açmama bile izin verilmedi.
Tabi o zamanlar beni düşündüğü için böyle bir yasak koyduğunu düşünüp sevinmiştim. Her ne kadar yağmuru sevsemde babam için vaz geçebilirdim. Vaz geçmiştimde. Sevmemiştim o günden sonra yağmuru kasvetli havaları. Hep Güneş açsa olmazmıydı? Ama vaz geçemediğim başka şeyde havadaki şekilleri izleme hevesimdi. Yıldızlar, bulutlar, kar ve yağmurun yerde bıraktığı şekiller.
Ama şuan istediğim gibi açabilir ve yağmurun sesiyle huzur bulabilirdim. Balıkların neredeyse hepsini ezberlemiştim. Ama en sevdiğim turuncu olanlardı. Hepsiyle dertleşmiştim. Hatta isim koymayı bile düşündüm ama benim değillerdi o yüzden şuanlık adları mavi pullu,pembe pullu,turuncu pulluydu.
Balıkları bırakıp açık olan pencereye gittim ve rüzgarın saçlarımı uçuşturmasına izin verdim. Yıllar sonra parmaklıksız bir camda dışarıyı izleyebilirdim. Toprak kokusunu her bir zerreme doldurdum. Keşke dışarıya çıkabilseydim.
Ama çıkamazdım. Düne mahsus bir seydi o. 3 yıldır evden çıkmamıştım. Şimdi ise tamamen farklı bir yerdeydim ve asla dışarıya çıkacak cesaretim yoktu
Hem yağmur yağıyordu zaten. Hasta olabilirdim tekrar ve bu sefer beni sağlık ocağına götürecek bir babam yoktu yanımda. Şimdi düsünüyordumda babam yasakladıktan sonra hangi cesaretle çıkmıştım tekrar dışarıya?
Derin bir nefes verdim. Dünya gerçekten tuhaf bir yerdi. Şu yaşıma kadar neden gün yüzü görmemiştim?
Bundan sonrada görebileceğimi düşünmüyordum.
Bir süre daha camdan dışarıyı izledim. Akşam oluyordu ve Mihriban abla gelmemişti. Belkide eşinin durumu ağırlaşmıştı. Umarım adamcağız iyidir
İçeri grip camı kapattım. Akşam oluyordu ve yemek hazırlamalıydım. Odadan çıktım ve koştur koştur aşşağıya indim. Ne diye dışarıya dalmıştımki?
Hemen mutfağ ageçtim ve düşünmeden buzdolabındaki kıymayı aldım. Mihriban abla çıkarmış olmalıydı çünkü sabahta buradaydı.
Köfte güzel bir fikirdi. Yanına pilav ve patates kızartması ve ayran. İşte menümüz hazır
Daha fazla düşünmeden işe giriştim.
★★★
Yağ kokusu dısarı çıksın diye devasa camlardan birini açmaya çalıştım. Biraz zorlansamda en sonunda becerebilmiştim. İnsan neden bu kadar büyük cam kullanırdıki evinde?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEPÇE
Teen FictionEvli bir kadın bekar bir erkek... Parmağından kelepçeli kadın özgür bir adam... İmkansıza ulaşmak ne kadar imkansızsa onların birbirine kavuşması o kadar imkansız. Sevmek ne kadar zorsa kimi seveceğini belirlemek de bir o kadar zor. Kelepçeler Kork...