10. Bölüm

162 58 4
                                    

İyi okumalar(⁠ ⁠╹⁠▽⁠╹⁠ ⁠)

Gözlerim korkuyla açılmış bahçede usulca dolaşan gölgelere takılı kalmıştım. Tahminimce fener ışığıydı ve çok yavaş hareket ediyorlardı.

Gerilerek komidinin üzerindeki saate baktığımda saatin epey geç olduğunu gördüm. Gece 2.30'da kim fenerle dolaşırdı ki bahçede? İçime daha büyük huzursuzluktan ziyade korku girdiğinde hızlanan fener ışığını daha fazla takip etmeyerek pencereyi kapatıp tülü çektim.

Kendime hiç güvende hissetmiyordum. Ne yapacaktım şimdi? Sarp'a söylesem 'adam uyuyordur şimdi'iyide kendim dikilemem ya aşşağıdaki fenerlilerin karşısına!

Hem bu acil durum Sarp'ın bilmesi lazım. Derin bir nefes alıp çöken omuzlarımı dikleştirdim. Asaf olabilirdi ama neden fener'le gezsin gecenin bir vakti? Farklı biri olabilir de benim tanımadığım ya da en kötüsü hırsız olabilirdi.

Zaten bu evden bir çatal çalsan köşeyi dönerdin.

Hırsız olma ihtimali daha fazla korkuturken odamdan hızla çıktım ve Sarp'ın kapısının önünde durdum. Her geçen saniyede daha fazla geriliyor ve zaman kaybediyormuşum gibi hissediyorum. Elimi kaldırdım ve 3 kez kapıya vurdum. Öylece adamın odasına dalamazdım. Vurduktan sonra eve girmiş olma ihtimallerini düşünmeyerek sessizce "Sarp bey acil bir durum var" diye söyledim. Endişem an be an sesime yansımıştı.

Bekleyecek vakit yoktu tekrar elimi kaldırdım ve birkaç defa daha vurdum kapıya. Uyanması lazımdı her an bir yerlerden biri sıfırlayacakmış gibi hissediyordum. Ya da izleniyormuş gibi.

Gözlerim karanlık koridoru ve merdiveni tararken tekrar ağzımı açıp konuşacaktım ki aşağıdan gelen tıkırtılarla son anda çığlığımı tutmam bir oldu.

Girmişlerdi işte daha fazla bekleyemezdim. Ses çıkarmamaya Özen göstererek odanın kapısını açtım ve içeri girdim. İçerisi loş gece lambası ile neyse ki aydınlıktı. Hızlıca yatağa doğru yürürken bir yandan da terlemiş avuç içlerimi birbirine bastırıyordum. O kadar çok korkuyordum ki bir şey olacak diye gözlerim bile dolmuştu.

Sarp'ın odası çok büyük değildi ama çok küçük de değildi yolun yarısını hıçkırıklarımı tutmaya çalışarak ve koşarak gelmiştim.

Orada yatağının üzerine az önceki kıyafetleri ile beraber uzanmıştı ve bir eli alnının üstündeydi. O kadar huzurlu uyuyordu ki ama bir o kadar da yorgun görünüyordu. Elimi ağzımdan çektim. Keşke kendim halledebileceğim bir şey olsaydı diye geçirdim içimden.

Kafamı iki yana salladım ve çekinerek de olsa "Sarp bey" diye fısıldadım. Yaklaştıkça burnuma dolan vanilya kokusu her ne kadar sakinleşmemi emretse de kokuya yenik düşmedim ve hafiften dürttüm onu. Gerçekten uyanması lazımdı. Neden uyanmıyordu? Ben olsam şimdiye fırlamıştım yataktan.

Daha fazla dayanamayarak yatağın kenarına oturdum ve sesimi yükselttim "Sarp bey lütfen uyanın"

Birden kaşları çatıldığında uyanmaya başladığını fark ettim. Stresten dudaklarımı kemirirken bir elimde aşınmaya başlamış boynuma gitti. Şu an onun yanma hissini bile hissedemeyecek kadar korku içerisindeydim. Gözleri yavaşça açılırken istemeden de olsa rahat bir nefes verdim.

İlk başta tavana baktı çatık kaşlarıyla sonra benim yanımdaki varlığımı fark edince daha zaten çatık olan kaşları daha fazla çatıldı ve gözleri bana döndü. Ve bıkkınca nefes verdi.

Bakışlarından adeta neden buradasın diye bağırıyordu ve uyandırılmaktan hoşlanmadığını her halinden belli ediyordu. Ama onu bekleyecek ve ne sabrım vardı ne de zamanım. Sadece yutkundum ve titreyen sesimle "kalkın evde birileri var"dedim.

KELEPÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin