İyi okumalar🌩️
Dikkat! Bazı okuyucularımızı rahatsız edecek şeyler bulunabilir. Kadın psikolojisiyle alakalı.
Yağmurlar var~perdenin ardındakiler
★
Perde arkası diye adlandırdığım geçmişime biri sızmıştı. Hayatımla ilgili kötü bir bilgiyi öğrenmişti. Halbuki söz vermiştim kendime kimseyi oraya sokmayacağıma dair. Gözümden bir damla daha süzüldü. Kendime verdiğim sözleri hiçbir zaman tutamıyordum ki zaten.
Ben kirliydim. Geçmişim kirliydi. Kanla değildi bu kir. Dokunuşlarlaydı, baskılarlaydı, zorlamalarlaydı. Bunlar kirletmişti beni. Ben kirliydim. Temiz değildi psikolojim. Temiz değildi ellerim. Temiz değildi bedenim. Her ne kadar temiz tutmaya çalışsamda...
İçten içe bedenimin durumu beni öldürürken bunu sesli dile getirmek çok canımı yakmıştı. Utanmıştım belki ama en çokta canım yanmıştı. Haftalardır canım yanıyordu zaten. Aklımı temizliğe vermek istesemde bir yere kadar dayanabiliyordum. Başka bir adamın sana dokunması acı verici bir şeydi. Kelimeler kifayetsiz, cümleler anlamsız kalırdı bu durumun yanında.
Halbuki hiç bir kadın zayıf değildiki şu hayatta. Hepimiz içimizdeki gücü saklayarak yaşadık şu zamana kadar. Erkekler ise daha ortaya çıkarmadığımız, çıkaramadığımız gücümüzü yok sayarak ezmişti şimdiye kadar bizi.
Ne yazıkki ezerken şunu unuttular. Sen birini ezersen, sende ezilirsin. Küçümsersen gün gelir sende küçük düşersin. Ve bu o ezdiğin insan nedeniyle olur. Ezdiğin, kırdığın, alçalttığın o kadına muhtaç kaldığında anlarsın aslında en ezik olanın sen olduğunu. Onlar daha farkında değiller belki ama bu dünyada hepimiz birbirimize muhtacız. Kimsenin kimseyi ezmeye hakkı yok. Eğer seni eziyorlarsa sende onları ez. Altta kalma çünkü altta kalırsan daha fazla ezerler seni. Daha fazla kirletirler, daha fazla kullanırlar. Ve sen onların yanında süs olmaktan öteye geçemezsin.
Aynı benim hizmetçi olmaktan öteye geçemediğim gibi.
Hayat beni düşüre düşüre öğretmişti bunları bana. Belki sağlam bir şekilde ayağa kalktım belkide boylu boyunca yere serildim. Güçlendimmi? Orası hala meçhul ama hayatımda bir şeylerin değiştiğini apaçık hissedebiliyorum.
Sarp'ın elleri çözüldüğünde yere yığılmamak için düşüncelerimden sıyrıldım. Duvardan destek alırken Sarp sinirle " ne? " Diye sordu. Sinirden ne dediğini de bilmiyormuş gibiydi. Ama zaten bakışlarında ki değişiklik gözle görülür şekildeydi. Şaşırmamıştı ama bu zamana kadar görmediğim şekilde öfkelenmişti. Elleri iki yanına düşerken yumruklarını sıktı. Gözlerinde şuan ölümün perdeleri dolanıyordu.
Hiçbir şey söylemedim. Kendi kendine sormuştu cevabını bildiği soruyu. Sanki başka bir şeyi duymak istiyormuş gibi bakmıştı gözlerime ama son kelimemden sonra gözlerine çöken karanlık bundan sonra olacaklardan mesul olmadığını söylüyordu.
Ona gerçekten başka birşeyler söylemek istedim. Gerçekten hiçbir şey olmadığını o korku dolu dakikaların aslında yaşanmadığını zihnime haykırmak istedim. Ama zihnimi bile kandıramayacak kadar güçsüzdüm.
Dizlerim bu güçsüzlüğümü kanıtlamak istercesine çözüldüğünde dengemi kaybettim. Düşmek yerine nazik eller tarafından tutulduğumda irkilmiştim. Tuhaf hissediyordum. Ne yapacağıma yüzüne nasıl bakacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Beni yavaşça yatağa oturttu. Az önce ki öfkesine kıyasla elleri yine olduğu gibi nazikti. Onun elleri hep yumuşak ve nazikti.
Peki gerçekten hep yumuşak ve nazikmiydi? Az önceki öfkesine yenik düşerek bana zarar verir miydi? Servet her öfkelendiğinde bana zarar vermekten çekinmezdi. O yaparmıydı böyle birşey? Bana vurur muydu? İğrenirmiydi? Dışarımı atardı? Fahişe olduğumu mu düşünürdü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEPÇE
Teen FictionEvli bir kadın bekar bir erkek... Parmağından kelepçeli kadın özgür bir adam... İmkansıza ulaşmak ne kadar imkansızsa onların birbirine kavuşması o kadar imkansız. Sevmek ne kadar zorsa kimi seveceğini belirlemek de bir o kadar zor. Kelepçeler Kork...