24. Bölüm

44 5 22
                                    

İyi okumalar🌜


Yazar~

Bir şey gümbürdüyordu. O kadar şiddetli bir sestiki kulakları uğulduyordu. Ne yaşanmıştı az önce. Elini ağzına kapattı gözleri hala faltaşı gibi açık duruyordu. Kulaklarına çöken sıcaklık birkaç dakika önce olanları hala atlatamadığının göstergesiydi.

Bu kadın... Dengelerini değiştirmişti. Böyle bir adam değildi. Hayır kesinlikle değildi. O temas bile etmezdi gerekmedikçe. Ama bu kadın söz konusu olunca onluk olmayacak şeyler yapıyordu. Sahi gerçekten ne yapıyordu?

Masasındaki bardağa uzandı ve suyu bir dikişte içti. Ne zamandır ona dokunmak için yanıp tutuşuyordu? Ne zamandır bu kadar ileri gitmeye başlamıştı?

Bardağı masaya bıraktı ve pencereye yürüyerek içerisinin rüzgarla dolmasına izin verdi. Saçları rüzgardan uçuşurken kalbindeki bu gümbürtüyü susturmayı başaramıyordu. Ne zamandır böyle gümbürdediğini duymamıştı bu kalbin.

Pencereye yaslandı. Dudaklarına bir tebessüm yayılırken bu çarpıntının ona acı vermediği gerçeği gülümsetmişti onu. O bunu bilmiyordu ama Lavinin aksine acı çekmiyordu bu çarpıntıyla.

Gözleri ileriki ormana kaydığında derin bir nefes aldı. Küçükken koşturduğu bu orman ne kadar uzaktı şimdi onun için.

Elini kalbine götürürken yutkundu. Genç kadının son sözleri geldi aklına. "Bir kez daha bana bu şekilde yaklaşmaya cürret ederseniz sizi buna pişman ederim"

Nasıl ona yaklaşmadan durabilirdiki? İmkansız gibi geliyordu. Yada çılgınca. Kadının teninde çekici birşey vardı sanki. Bağımlılık edici bir şey. Pencereden uzaklaştı sıkıntıyla. Ondan özür dilemeliydi belkide. İstemediğini anlamamıştı.

Onu köşeye sıkıştırıp utanmasını izlemek hoşuna gidiyordu. Peki ne zamandan beri hoşuna gidiyordu? "Hay sikeyim ya..." Diyerek yüzünü sıvazladı. Ne zamandır bu kadınla ilgili olan şeyler hoşuna gidiyordu? Onu daha doğru düzgün tanımıyorken hemde.

Masanın üzerinde ki kahve dikkatini çektiğinde oraya doğru ilerledi ve kupayı eline aldı. Yavaş yavaş yudumlarken gözlerini kapatmıştı. Hep ayı sıcaklık. Asla şaşmıyordu ölçüsüde sıcaklığıda. Ölçüylemi yapıyordu merak ediyordu.

Kahve bittiğinde kupayı da alarak odadan çıktı. Bir süre kapının önünde bekledi. Sahi aşşağı inip ne diyecekti ki ona? Günlerdir sinir bozucu bir şekilde kaçmıyormuydu ondan? Herşey ters tepiyordu bu kadında. Ona yaklaştıkça o uzaklaşıyor o yaklaştıkça kendi geri çekiliyordu sanki.

Başını iki yana salladı ve kendi kendine hayıflandı "beni deli ediyor"

Aşşağı inerken aklında bir ton soru vardı. Kulaklarındaki ısı gitmişti belki ama heran tekrar ısınacakmış gibi hissediyordu. Son basamakları da inerken mutfaktan Lavinle Mihriban ablanın gülüşme seslerini duydu ve durdu.

"Ya bir kerecik versen nolur sanki" diye mızmızlanıyordu Lavin. Neyden bahsettiğini anlamamıştı ama genç kadının sesini ilk defa böyle duymak tuhaf hissettirmişti. Tuhaf değilde belki sevimli?

"Deli kız bir kere verilir zaten o tarif" diyerek güldü Mihriban abla. Yine kek tarifi için inatlaşıyorlardı. Mihriban abla kimseye vermezdi kendi tariflerini tadının bozulacağına inanırdı ama bu inatçı kız rahat vermiyorduki.

"Bak anlamayarak ikinciye anlattırabilirdim ama ben ne yapıyorum? Sen yorulma diye bir kez söyle diyorum"

"Yarım kez bile söylemem"

KELEPÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin