İyi okumalar (✯ᴗ✯)
★
Pencerenin kenarından ayrılınca Sarp onunla gelmemi söylemişti. Soğuk havanın verdiği mayışıkla onu takip etmiştim. Kendi odasının tam karşısındaki odanın ışıklarını açıp içeriye girmişti.
Ama beni buraya neden getirdiğini anlayamamıştım.
Sonra buranın benim odam olduğunu söylemişti ve beni şaşırtmıştı. Benim bir odam vardı. Gerçekten ne tuhaftı dünya. Belkide adama 40 defa teşekkür etmişimdir bu iyiliği için sonrada odama yerleşeyim diye iyi geceler dileyip gitmişti.
Bende o gittikten sonra bohçamı alıp içindeki birkaç parça eşyayı dolaba dizmiştim. İçimde tarif olunamaz bi mutluluk vardı. Beni mutlu eden diğer şeyse dolabın içinde iç çamaşırından tut pijama takımlarına kadar herşeyin yerinde olmasıydı. Sarp hepsinin benim olduğunu söylemişti. Bide küçük lavaboyu unutmamak lazımdı.
Sonrada sabah erken kalkacağımı hatırlayıp yeni yatağıma girmiştim. Sanırım dünyadaki en yumuşak yataktı. O yatakta çok geçmeden uykuya daldım.
★★★Arada bir alışkanlık haline gelen uyanmalarımda olmasa gayet rahat bir uyku çektim ve saat 08:30da güne merhaba dedim. Kalktığımda ilk elimi yüzümü yıkadım ve kahvaltıyı hazırlamak için aşşağıya indim.
Bugün keyfim baya yerindeydi. Arada bir danslar ederek ve şarkılar söyleyerek hazırlıyordum kahvaltıyı. 1 saat kadar bir süre sonra kahvaltı masasaı hazır olunca ,herşey kırk defa kontrol edilince yukarı Sarpı pardon Sarp beyi uyandırmak için yerimden ayrıldım.
Odasının kapısının önüne gelince birkaç defa kapıyı tıklattım ve kahvaltının hazır olduğunu ilave ettim. İçeriden tamam gibisinden bi ses gelince bende aşşağıya indim.
Benim mutluluğumun aksine hava bugün dündende kapalıydı. Sonbahar iyice içine almıştı gökyüzünü. Dışarıyı izledim bir süre sonrada Sarp bey geldi zaten. Siyah gömlek ve beyaz pantolon giymişti saçlarınıda taramıştı ve ne yalan söyleyeyim bu giyim ona çok yakışmıştı. Bu kadar kısa sürede hazırlanmasıda epey şaşırtıcıydı. Belkide ben ona seslendiğimde o çoktan kalkmıştı.
"Günaydın"diye seslendim neşeyle oda bana aynı şekilde karşılık verdi. Sarp bey masaya otururken bende çayını doldurdum. Yine masasaına oturmadım. Artık onun çalışanıydım aramızda fark olması lazımdı.
Mutfak tezgahına gittim ve biraz orada oyalandım. Aslında birşey yapmıyordum. Tezgah temizdi. Aynı yeri 50 kez silmekten başka yani. Hiç çatal kaşık seside gelmiyordu.
Birşeymi oldu diye ona döndüğümde bana baktığını gördüm. ama ne bakış,kızgın bakıyordu bana. Anlam verememiştim doğrusu. İçimde korkuyla dolmuştu. Bişey eksik veya fazla olabilirmiydi?
Önündekikerede dokunmamıştı kesinlikle.
"Birşeymi oldu? Yoksa birşeymi eksik?"diye alalacele sordum. Birşeymi vardı acaba tabakta veya çatalında. Gözlerini bir defa sakinleşmek istermiş gibi kırptı ve "evet birşey eksik,oda sen"diye söyledi.'Ne diyo bu adam?' diye düşünerek suratına baktım. Sofrada yok yoktu bide kendimimi kesip koysaydım.
Eliyle karşısındaki sandalyeyi işaret ederek "otursana"diye söyledi. Hee bu adam oturmaktan bahsediyor. Kendimi kesmemden değil. Ne salak kadınım he bende.
Ama olmazdı sürekli sürekli onla yemek yiyeceksem hizmetçi patron ilişkisi ne olurdu?
"Şey..siz yiyin ben yedim zaten"diye söyledim. Şimdi yalan değildi yemek hazırlarken birkaç birşey atmıştım ağzıma.
"Olsun burada daha dumanı tüten yemekler var onlardan yememişsindir,gel"diye inatla söyledi. Adama şimdi onunla oturmaya utandığımı söyleyemezdim. Yabancıydı o. Ben kendi kocamla bile aynı masaya oturmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEPÇE
Teen FictionEvli bir kadın bekar bir erkek... Parmağından kelepçeli kadın özgür bir adam... İmkansıza ulaşmak ne kadar imkansızsa onların birbirine kavuşması o kadar imkansız. Sevmek ne kadar zorsa kimi seveceğini belirlemek de bir o kadar zor. Kelepçeler Kork...