İyi okumalar(⌐■-■)
★
Çok düşünen bir insan olmadım
Düşünmeyi değilde hissetmeyi tercih etmiştim hep. Benim için hisler daha önemliydi. Çünkü onlar yalan söylemezdi. İnsan bazen kendini bile kandırabilirdi düşünceleriyle ama hisleri kandıramazdı. Sen bir şeyi kalbinde hissetmeye başlamışsan bunun geri dönüşü olmazdı. Hislerine yalan söyleyemezdin. Çünkü düşüncelerin çıkış yeri beyin hislerin çıkış yeri kalptir. Beyni kandırmak kolaydır. Oyalanırsın başka şeye yönelip kafanı dağıtırsın. Ama senin hislerini ortaya çıkaran şey karşına çıktığında kalbinin çarpıntısına yada acıyla burkulmasına karşı koyamazsın.
Beyni oyalayabilirsin peki ya kalbi?
Düşüncelerim yabancı sulara gitmememi inatla fısıldarken hislerim adeta o sularda boğulmam için savaş veriyordu. Düşüncelerim bazı şeylerin yanlış olduğunu söylerken hislerim o yanlışların doğruya çevrileceğini bağırıyordu.
Düşüncelerim düşüncesiz olmuştu yada hislerim fazla hisli...Arkamdaki adama karşı nasıl bir tutum sergilemem gerektiğini bilmemem bu iki eski düşmanın hala süren kavgası yüzündendi.
Bir yandan doğruydu bir yandan yanlış. Ben evliydim. O ise bekar. Onunla yakın olmam beni ne yapardı. O nefret ettiğim kadınlara dönermiydim? İşte beynimin soruları buydu. Ve ben cevap veremiyordum.
Gözlerimi fayanslardan çekip aynaya baktım. Saçlarım tamamen düzelmişti. Biliyordum ki saçlarıma bakmak için kalkmamıştı gözlerim. Ona bakmak için kaldırmıştım başımı. Saçlarıma o kadar hafif dokunuyordu ki neredeyse hissetmiyordum. Ama sanki saçlarıma dokunmak için değilde kalbime dokunmak için uzatıyordu ellerini saçlarıma. Başını kaldırıp oda aynaya tam gözlerime baktığında yutkundum. Onu izlediğimi fark etmişti. Ama nedense gözlerimi kaçırmak istemiyordum. O siyaha yakın koyu kahve gözlerine biraz daha bakmak istiyordum.
Ne arıyordum o gözlerde bilmiyordum ama gözlerine perde gibi inmiş o karanlıkta tanıdık izler vardı. Sanki çok yakındık ama aynı zamanda da bir o kadar uzak. Dengelerimle oynuyordu. Bu saçlar annesinden başka yumuşak eller görmemişti ama onun elleri çok uysaldı, çok başkaydı.
Gözlerime baktı bir süre. En derinlere indi her saniyesinde ve ben izin verdim, kaçırmadım gözlerimi. Örtünün altından eteğimi sıkıca kavradım. Nasıl bu kadar güzel bakabilirdi? Nasıl bu kadar uysal olabilirdi? Onda sorguladığım hala alışamadığım o kadar çok şey vardı ki. Bu beni yoruyordu. Bu beni heyecanlandırıyordu. Bu beni yavaş yavaş mahvediyordu.
Eli saçlarımda duraksadı. Tarağı az önce bırakmıştı ve bir eli saçlarımın arasında uzun kalmış bir yer varmı diye dolaşıyordu. Ama şuan duraksamıştı. Boğazını temizledi ve gözlerini saçlarıma indirerek ne söyleyecekse yuttu ve elini saçlarımın arasında dolaştıtmaya devam etti. Dudağımın kenarı yavaşça yukarı kıvrıldı. Bu gün ikinciye gözlerini kaçırıyordu. Ben cesaretlendiğimde o geri çekiliyordu. Onu daha fazla rahatsız etmemek için bakışlarımı geri fayansa çevirdim. Kalbimde nedensiz bir ritim vardı. Hayatım boyunca tatmadığım bir ritim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEPÇE
Teen FictionEvli bir kadın bekar bir erkek... Parmağından kelepçeli kadın özgür bir adam... İmkansıza ulaşmak ne kadar imkansızsa onların birbirine kavuşması o kadar imkansız. Sevmek ne kadar zorsa kimi seveceğini belirlemek de bir o kadar zor. Kelepçeler Kork...