10. BÖLÜM: Bırakılamayan Canlar

10.1K 1.1K 442
                                    

Ben geldimmmmm

Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor?

Sizden çokkk yorum bekliyorum bebeklerim, beni kırmayın...Oy vermeyi de unutmayın kitabımızı en üstlere taşıyalım!

Tomris'imiz için bir balon bırakalım o balonların nereye gideceğini biliyorsun...🎈

Dorothy- Whiskey Fever

Medya- Tomris Akyel.

...

Hiçbir zaman her şey yolunda cümlesini kullanmamıştım. Benim için her şey yolunda demek; her şey bok gibi demekti.

Hayatımın bir noktasında dört tane T harfi, kendilerini hayatımın içine sokabileceğine inanarak belirivermiş, üstüne üstlük kendilerini benim hayatıma değil, beni kendi hayatlarına münasebetsizce sokmuştu.

Ailedeki en büyük elemanın mafya olduğunu öğrendikten sonra her şey daha korkunç bir hâl almıştı. Hele de benim gibi paranoyayı hayatının merkezine koymuş birisi için şu an her şey bomboktu.

Şimdi ise bu ruh hastalarının iletişimden en sakin olarak seçtiğim T harfinin milli boksör olduğunu öğrenmiştim. Hem de az önce turuncu bir veletten öğrendiğim kadarıyla öfkesini kontrol etmek için gittiğini...

İçimdeki ses susmuyordu, bana öyle şeyler söylüyordu ki neredeyse adını felaket tellalı koyacaktım.

Garip olan olay ise bunca düşüncemin ardından sorduğum tek sorunun "Dövüşebiliyor musun?" olmasıydı...

Önce benimkilere çok yakın tondaki ela gözleri kocaman açılmış, bana şaşkınlıkla bakmıştı. Sonra ise beni onaylayarak cevabını vermişti.

Hiç kimseye başka bir şey demeden kendime soğuk bir su doldurmuş, içtikten sonra ise yine ve yine evden koşarak çıkmıştım.

Ağzıma ilk başta yediğim krep dışında tek lokma atmamıştım çünkü içimdeki ses sağ olsun zehirlenmekten korkmuştum.

Kaan beni sevmesine rağmen bu huyumun itici olduğunu ve kimsenin beni zehirlemekle uğraşmak istemeyeceğini söylemişti.

Ben insanlara güvenmezdim, güvenmezdim. Benden habersiz velayetimi alan mafyaya sırtımı rahatça yaslayamazdım mesela. Daha onları tanıyalı ne kadar olmuştu ki?

Hep tek tabancaydım. Bir Ümit vardı beni güvenle dolup taşıran bir de iki arkadaşım. Benden onlara hemencecik alışmamı ve uyum sağlamamı bekleyemezlerdi.

"Ama anlamalıydım ben, adam sabah kahvaltıda testesteron içiyor gibiydi. Abisinden daha büyük gösteriyor valla." Hakan elindeki çayı aile babası gibi höpürdeterek içmeden önce bunları söylemişti.

Kafama vurdum. Ümit kafamı öptü. Kendi kendime zarar vermeme bile tahammül edemiyordu. "Ya sen onu bunu geç ben bunu nasıl anlamadım?"

Hakan bana onay verir gibi başını salladığında Kaan ortaya bisküvileri getirdi. Ümit'in tüm dikkati bendeydi.

"Tomi," dedi Kaan huzursuz bir sesle. "ben senin için endişeleniyorum lan." Ümit'in bana aldığı kağıt helvayı dökmeden yemeye çalışırken, "Bir zahmet," dedim boğuk bir sesle.

"Tayland diyorsun bir de, kaç gün kalacaksınız? Hadi burada bir şey olsa koş gel yanımıza ama Tayland..." Ümit'in burnundan sert bir nefes verdiğini duydum. "Kaan," dedi dişlerinin arasından. "Kız zaten panik, harlama sen de."

TOMRİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin