15. BÖLÜM: En Güzel Umut

7.3K 928 375
                                    


Ayten Alpman- Tek Başına.

Bölüme bir balon bırak🎈

İyi okumalar.

...

"Zihnim acıyor," dedi genç kız gözlerini sıkıca yumarak. Zihninde bir sürü hikaye, bir sürü karakter vardı ve onları yazamamak onu delirtiyordu.

"Simay," dedi doktor, aklında biriken bir sürü bilgi vardı. "Ağustos ayında hastaneden kaçtın, bir sürü çiçekle mezarlığa girdiğin görüldü. Neden oraya gittin? Bir yakının mı ölmüştü?"

"Hayır," dedi genç kız gülümseyerek. "Çok sevdiğim birisi ölümsüzleşti."

İç çekti doktor. "Anlat bakalım," dedi elindeki not defterinin ciltli kapağını açarak. Genç kız gülümsedi.

"Her gülümseme sahici midir?" dedi genç kız buruk bir ifadeyle gülümseyerek. "Yoksa aslında bir kapatıcı görevi mi üstlenir?"

"Anlamadım, açmak ister misin?" Kız gülümsedi. "Birini sevmezsin, samimiyetsizce gülümser konuyu kapatırsın. Ağlarsın inanlar anlar diye gülümsersin."

"Peki, sen bu kişiye ne isim verdim?" Doktor artık genç kızı tanıyordu. Geçen hafta söylediği, "Tanrı çiçekleri sulamak için ağlar," sözünden sonra onun aklında çiçeklerin saplarının birbirine bir sarmaşık misali sarıldığını biliyordu.

Genç kız gülümsedi, kocaman gülümsedi. Hangi kırgınlıklar, hangi mutluluklar, hangi felaketlerin içinde saklı olduğu asla bilinemeyeceği gülümsemenin aynısı dudaklarında zikrettiği kişiye aitti: "Tomris."

...

Sarıldığın her beden sana iyi gelir mi?

Sarılmak benim lügatımda o kadar yüce bir eylemdi ki şakasına bile olsa insanlara sarılırken tüm duygumu vererek onları kucakladığımın farkında olamazlardı.

Birisiyle gülüşürken sarılmak benim için tüm mutluluğumun tavan yaptığı bir an olurdu şüphesiz.

Toygar Akyel'e tüm hislerimle, tüm kimsesizliğimle sarılmıştım ve büyük kolları beni sardığı gibi kalbimde de kendine büyük bir alan yaramıştı.

Gülümsedim. Gözlerim cam duvardan dışarıyı izliyordu. Elimde çilekli süt vardı bir kasede ise Cici Bebe.

Oturduğum koltukta rahatça yayılmıştım. "Bebe," dedi Turgut abim gelip bisküvimden bir tane alarak. "Ne düşünüyorsun?"

"Hiç," dedim, bebe demesine takılmadan. Elimdekileri sehpaya koyduktan sonra koltuk pikesini üzerime aldım ve koltukta kıvrıldım.

"Senin neyin var?" Turgut abim  büyük avucunu alnıma koyduğunda, başımı geriye doğru çektim. Gözlerimi kırpıştırdığımda, "Sanırım hasta olacağım," dedim.

"Sen neden sürekli hasta oluyorsun?"

"Bünyem zayıf."

Başını anlayışla salladı. Gözlerimi yumdum. Aklım bu sabah Ümit'le yaptığım kalbimi yakan belki de yıkıp parçalarının üzerinde acımasızca gezen konuşmaydı.

Açıkçası kendimi çok yorgun, bitmiş belki de tükenmiş hissediyordum. Hissettiklerimin üzerine hazmetmek için soğuk bir su döksem alevlerin harı artacakmış bir haldeydim.

TOMRİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin