Bir balon aldım, rengi olabildiğine aldı. O balonu sıkı sıkı tuttum, benliğim ruhumdan kayıp gidecekmiş gibi, zayıf beyaz ipi idam ipi gibi parmaklarıma sardım. O balonu bırakmamalıydım, bırakırsam onun gidişinin ardından gözlerim su dökecekti.
Hay...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüme bir balon bırakalım🎈
[5635 kelime]
Ne kadar fazla yorum atarsanız bölümlerin uzunluğu da artar...400'ü GEÇELİM!
İyi okumalar<3
...
Deli'den...
Geçmişin tozlu raflarından bir yalnızlık rafı:
"Bak Toygar seni anlıyo-"
Başını hiddetle iki yana salladı genç adam. Öyle bir acıydı ki yüreğindeki, gözyaşları bile kavruluyordu. "Anlayamazsın," dedi yüzünü buruşturarak. Genç adamın sevgilisi, elinden tuttu.
Genç kız derin bir iç çekti. "Böyle bir yere varamazsın, olmuyor işte bulamıyorsun...Bak Tolga da çok küç-"
"Yeter!" dedi Toygar ayağa kalkarak. Yumruk yaptığı elini sertçe göğsüne vurdu. "Ciğerim yanıyor lan benim!" dedi adeta haykırarak. "Canım yanıyor!"
"Toyg-"
"Benim kanımdan, canımdan..." dedi ve nefeslendi. Göz irislerinin rengi ağladığı için kızıl bir tona doğru dönmeye başlamıştı. "Kardeşim yok benim,kardeşim!" dedi boğazından gelen çatallı bir sesle bağırarak. " Damarlarımdan bir hayat eksik!"
"Tamam ama artık biraz abartmıyor musun? Üzerinden yedi yıl geçti."
Toygar'ın gözleri kocaman açıldı. Bunca zaman böyle birisiyle mi birlikteydi? Nasıl ona böyle bir şey söyleyebilirdi. Böyle düşünebilirdi ama...Kendisine bu şekilde acımasızca demesi Toygar'ı mahvediyordu.
"Ulan," dedi çatallı bir sesle. "Aç mı, tok mu? Üşüyor mu?" dedi titreyen bir sesle. "Ben olsaydım üşümezdi..."
Genç kadın bakışlarını yere dikti. Yaptığı hatayı fark etmişti.
Toygar'ın içinde asla sönmeyecek bir ateş vardı ve Tomris'e ulaşamadığı her gün o ateş daha da harlanıyor, onu yakıyordu.
"Küçük kızım yok benim, ufağım yok...Canım acıyor. Onun da canı acıyor mudur? Acıyorsa neden acıyor? Ona zarar mı veriyorlar?" Başını ellerinin arasına aldı. "Siktir, siktir, siktir," dedi çaresizlikle, "Bu kadar acımamalı, bu hiç iyi değil. Biliyorum ben, iyi değil."
