•°•yirmi birinci bölüm: ev•°•

254 27 85
                                    

Beğenip yorum yapmayı unutmayıın ❤️

_________________________________________

"Beni yakalayabiliyorsanız yakalayın Dabi-kun~" Konuştuktan sonra daha çok hızlandım ve kahkaha atarak eve geri dönmeye başladım. Tabii kahkaha atmam uzun sürmedi...

~~

Önümdeki manzaraya gözlerimi büyüttüm ve olduğum yerde dondum. Benim... Benim evim yanıyordu. Bunu kim yapmıştı? Yoksa bunu bana Dabi mi yapmıştı? Ama o olamazdı çünkü alevler mavi değildi. O zaman kimdi? Ve neden?

Evin önüne koştum daha itfaiye gelmemişti ama evin etrafında insanlar vardı. İnsanların arasında titreyerek ağlayan bir Hitoshi görünce oraya koştum.

"H-Hitoshi-kun!"

Hitoshi benim sesimi duyunca şaşkınlıkla direk bana döndü. Sonra hızlıca yanıma koşup beni sıkı bir kucaklamaya aldı. "(A-ad)! B-ben içeride olduğunu sanıyordum!" Hitoshi boynumda ağlamaya devam ederken ben de titriyordum.

Beş saniye daha ona sarıldıktan sonra ondan ayrıldım. "Hitoshi, ben gelicem burada bekle." Hitoshi beni bırakmak istemese de kafasını salladı.

Hızlıca yanan evin önüne geldim. Ama evin önünde yerde bir not görünce orada domdum ve hızlıca notu alıp okudum.

_________________________________________

Oh, sevgili (ad)

Beni hatırladın mı? Seni bulacağımı söylemiştim ve buldum da... Senin yıkılmanı izlemek istiyorum. Lütfen benim için bir kere daha ağlar mısın?  Aww ama bu daha başlangıç... Önümde durup bana yalvarmanı da istiyorum. Sonra tekrar görüşürüz (ad)'cım...

_________________________________________
 
Notu kimin yazdığını tahmin etmiştim ama şu an onu düşünecek zamanım yoktu. "Sukuna!"

"Tamam."

Sukuna hızlıca benimle yer değiştirdi ve yanan evin içine girdi. 'Satoru! Sukuna, Satoru'nun odasına git!' Sukuna hızlıca başını salladı ve Satoru'nun odasına koşmaya başladı.

Kapının arkasından ağlama sesi duyarak panikledim. Sukuna elindeki mavi gücü ile kapıya tek attıktan sonra hızlıca içeri girdi. Yerde ağlayarak oturmuş ama hiç bir yerinde bir çizik olmayan Satoru'yu görünce ikimiz de rahatladık. Sukuna eğilip Satoru'yu kucağına alıp yanındaki camı kırdıktan sonra camdan atladı.

Dışarıya çıkar çıkmaz etrafını polisler ve ambulanstan inen doktorlar sardı. Sukuna hemen benim vücuduma geri döndü ama bu sefer kusmadım. İlk defa, kusmadım. Kucağımdaki Satoru'ya sıkıca sarıldım ve doktorların söylemesiyle birlikte ambulansa bindik. Solumda beni inceleyen doktorun yüzüne baktım.

"A-annem, babam nerede? Ç-çıktılar mı?"

Doktorun yüzü bir an için asıldı ama sonra yüzünde zorla bir gülümseme belirdi. "Onlar iyi olucak. İçerinden çıkarttılar."

Gözlerim doldu ve Satoru'ya daha sıkı sarıldım. O da benim boynumda ağlıyordu. "A-ablaa! Ç-çok korktum. *Hıçkırık* K-kapıyı açmaya çalıştım ama olmadı! B-ben yapamadım! Korkuyorum!" Satoru hem titriyor hem de ağlıyordu. Onu bırakmak istemeyerek sıkıca sarıldım ve kulağına yatıştırıcı sözler fısıldadım.

(Yazar: evet, en sevdiğim karakterin de pisikolojisini yerle bir ettikten sonra devam edebiliriz...)

Ben hala Satoru'ya sarılırken ambulans ile bizi de hastaneye götürdüler. Annem ve babamı bize göstermiyorlardı. Ama onlar çok güçlüydü, süper kahramanlardı. Onlara güveniyordum. Bizi yalnız bırakmazlardı, değil mi?

Sonunda hastaneye gelince bizi indirdiler ve anne, babamızın olduğu yere kadar Satoru ile el ele yürüdük. Oraya gelince kapının önünde oturduk ve sessizce beklemeye başladık. İçeriden kimse çıkmadı veya yanımızdan kimse geçmedi. Tek başımızaydık. Kendimi ilk kez bu kadar yalnız hissediyordum.

Sonunda içeriden doktor çıkar çıkmaz Satoru ile ayağa kalktık. Doktorun yüz asıktı. Önündeki küçük çocukları görünce yüzü daha çok asıldı. "O-onlar iyi mi doktor abi?" Satoru çok kısık bir sesle konuştu. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim.

Doktor kafasını yere eğip yumruklarını sıktı. "Onlar hala nefes alıyorlar. Ama, ama yoğun bakımdalar. Derileri çok kötü yanmış, sanki cehennemdeymişler gibi. Yani her an... Onları kaybedebiliriz." Doktor son sözünü çok kısık bir şekilde söyledi.

Kafam hızlıca sağa sola salladım. "H-hayır bu olamaz! Onlar çok güçlü! Ölemezler! H-hem, ben onlardan daha ö-özür dileyemedim! Onlar yapmazlar! Bizi bırakmazlar! Birbirimize küsken olmaz..." Hıçkırarak ağlamaya başladım. Satoru beni sakinleştirmek için bana sarıldı ama o da ağlıyordu. Doktor özür dileyerek yanımızdan uzaklaştı. Bizi orada tek başımıza bıraktı.

Biz hala ağlayarak birbirimize sarılırken arkamdan biri gelip elini omzuma koydu. Bir an sıçrayıp kim olduğuna baktım. "Hawks?"

Hawks kafasını salladı ve bana üzgün bir gülümseme verdi. "Dışarıda uçarak etrafta kötü adam var mı diye dolaşırken yangını gördüm. Senin evin olduğunu anladığımda daha çok endişelendim ve sana bir şey oldu mu diye buraya kadar uçtum... Geçmiş olsun."

"T-teşekkür ederim..."

Arkasından polis geldi ve bize bazı sorular sordu. Onlara tereddüt etmeden notu verdim. "Yani peşinde birisi vardı... Sizi koruma altına almamız gerekiyor."

Polise kafamı salladım. "Benimle kalabilirler-" Hawks tam konuşuyorken sözünü çok iyi tanıdığım birisi kesti.

"Hayır, anne ve babaları iyileşene kadar benimle kalmaları daha güvenli. Senin evinin etrafı 'hayranlarınla' doluyken, çocukların orada yaşamaları magazinin dikkatini çeker. Ve ben bunu istemiyorum."

"A-Aizawa-senpai?" Şaşkınlıkla ona baktım. O burada ne arıyordu?

Aizawa yanıma gelip saçımı karıştırdı ve Hawks'a kötü kötü baktıktan sonra bana döndü. "İyi misin evlat?"

Kafamı aşağı yukarı salladım. "Galiba..."

Aizawa polisi ve Hawks'ı bir köşeye çekip konuştuktan sonra yanımıza tekrar geldi. "Aizawa-senpai, burada olduğumuzu nasıl anladın?"

"Haberler."

Kafamı anlarcasına salladım. Hawks yanıma gelip bana veda ettikten sonra gitti. Aizawa da Satoru'yu kucağına aldı ve birlikte evine gitmeye başladık.

Sonunda oraya varınca etrafa baktım. Bizim evden biraz küçüktü ama yine de büyük bir evdi. Aizawa-senpai kucağında uyuya kalmış Satoru'yu uyandırmamaya çalışarak anahtarı, kapıyı açmam için bana verdi. Anahtarı aldım ve kapıyı açıp birlikte içeri girdik.

"Yorgunsunuzdur, siz birlikte misafir odasında kalacaksınız. İki tane yatak var birisi kardeşine birisi sana. Bir şey olursa hemen bana gelin." Aizawa-senpai'ye onaylayarak kafamı salladım. Odaya gelince içeri girdik. Aizawa, Satoru'yu yatağa yatırdı ve odadan çıktı. Ben de esneyerek yatağa girdim.

Yarım saat uyuyamayarak etrafımda döndüm. Sonunda gözümü bir saniyeliğine kapattığımda Sukuna karşımdaydı. "Sukuna benim uykum var."

"Biliyorum." Sukuna yanına gelmemi işaret edince yanına gidip ona sarıldım. O da bana hemen geri sarıldı. İkimiz konuşmadan birbirimize sarılırken sonunda benim uykum geldi ve orada uyuya kaldım...

_________________________________________

Aga karakterlerin hepsi (+siz) benim yüzümden çok çekiyorsunuz, yazık ya cjxkkjxfhzjkdhhxj

Nasıl olmuş?

Sizi seviyorum ♾️ ❤️♾️

Görüşürüüz <3

•°•My Hero Academia × Sukuna (kadın) okuyucu•°•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin