•°•yirminci bölüm: cevap?•°•

266 24 140
                                    

Beğenip yorum yapmayı unutmayın güllerim 🌹💕

_________________________________________

Tam gözlerimi kapatmıştım ki tanıdık bir yere gittim. Karşımda da tahtında olan Sukuna oturuyordu. Ama diğer günlerden farklı olarak, bu sefer gülümsemiyordu.

~~

"Sukuna?"

İşaret parmağı ile yanına gelmemi gösterdi. Tereddüt etmeden yanına gittim. Yanına geldiğimde kaşlarımı çattım. Tahtının tam ortasına oturuyordu. "Kay Sukuna."

"Hayır." Üzgünce ona baktım ve kollarımı karnımda katlayıp yere oturdum. Sukuna gözlerini devirdi ve tahtından kalkıp yanıma geldi. Ben bir şey diyemeden beni kucağına aldı. Küçük bir çığlık attım ama tabiki bu onun umrunda bile olmadı. Tahtına gidip oturunca beni de kucağına oturttu. Sonra da beni şaşırtan bir şekilde bana sarıldı. "Seni özledim."

Ben de ona sarıldım. "Ben de... Ben de seni özledim Sukuna."

Benden ayrılıp yüzüme üzgünce baktı. Elini yüzüme kaldırdı ve yanağımı okşamaya başladı. Kızardım ama onu durdurmadım. Eli yanağımdan dudaklarıma kaydı. "Hemen. Şimdi. Bana cevap ver (ad)."

"N-ne cevabı?" Bilsem de bilmemezlikten geldim. Çünkü bunu onun söylemesini istiyordum.

"Bunu biliyorsun. Cevap ver."

Ona ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Evet, onu seviyordum ama ona aşık mıydım? Ben cevabımı veremeden Sukuna konuşmaya başladı. "Kahretsin!"

Bir anda beni kendine çekip dudaklarımı öpmeye başladı. Ağzına hafifçe inledim ama ona engel olamadım. Sonunda ne yaptığını anlayınca onu itmeyi denedim. ama bir milim bile kıpırdamadı. O çok güçlüydü. Dudaklarımı ondan çekmeye çalıştım ama bu sadece beni daha sert öpmesine neden oldu. Sonunda ikimiz de nefessiz kalınca dudaklarımdan ayrıldı. Kucağından kalkmaya çalıştım ama beni bırakmadı.

"S-Sukuna! Bırak beni!"

Sukuna'nın gözleri demin ne yaptığını anladığında büyüdü ve beni istemeye istemeye bıraktı. "Ben dayanamadım. Artık dayanamıyorum (ad)! Hemen teklifimi kabul et!"

Sukuna'ya cevap vermedim. Ona dudak bekaretimi aldığı için sinirliydim. Hem de bunu benim iznim olmadan yapmıştı. Onu seviyordum ama bunu yapması doğru değildi. Kızararak yere baktım. Ama kahretsin, çok güzel öpüşüyordu...

Sukuna tahtında kıkırdadı. "Bunu çok beğendiysen tekrar yapabiliriz. Hatta daha fazlasını da-"

"Sukuna!" Devamını getirmeden sözünü kestim. "B-beni buradan çıkar. Eve gitmek istiyorum..."

"Burası da senin evin (ad)."

Sukuna'ya tekrar cevap vermedim. Çünkü onunla şu anda konuşmak istemiyordum. Sukuna ofladı ve kafasını aşağı yukarı salladı. "Ne istersen..." Tek bir elini şıklatması ile artık orada değildim. Yatağımda yatıyordum ki kapı açıldı.

"(Ad), gel konuşucaz." Bu annemin sesiydi sesi sinirli geliyordu. Onlarla şu an konuşmak istemiyordum. Ben şuan onlarla yüzleşmeye hazır değildim. Yere bakarak odamdan çıkıp ailemin yanına gittim. Annem kaşlarını çatarak bana, babam ise düşünceli bir şekilde yere bakıyordu.

"Satoru yeni uyudu. Ama onu senin koruman lazımdı (ad)! Ya gücü çıkmasaydı! O ölebilirdi ve sen onu koruyamazdın bile!" Annem bana bağırmaya devam ederken benim gözlerim doldu.

Babam ofladı. "Tamam (a.a). (Ad) da pişman, onu daha fazla suçlama."

"Ama bu onun suçu!"

Artık gözyaşlarımı tutamayarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Kalbim acıyordu. Daha fazla orada durmak istemedim. Arkama bakmadan dış kapıya gittim ve açıp dışarı çıktım. Kimseyi görmek ve kimseyle konuşmak istemiyordum. Temiz havayı içime çekerek koşmaya başladım. Şuan buradan ne kadar uzaklaşırsam benim için o kadar iyiydi. Ve cidden onlar bensiz çok daha iyi bir aileydi...

Ara sokaktan ağlayarak koşmaya devam ederken sert bir şeye çarpıp yere düştüm. "Haha! Şuna bakar mısın Inui! Ne kadar tatlı küçük bir kız çocuğu!"

"Oh, seni kim üzdü aşkım?" Diğer çocuğun kullandığı kelime beni tiksindirtmişti. Sinirlice çocuğa bakarak gözyaşlarımı sildim. Güçlü görünmem gerekiyordu.

Ama ben tam ona cevap vermek için ağzımı açmıştım ki arkadan mavi bir alev yükseldi. Gözlerimi büyüterek ellerimle kendimi geriye ittim. İki adamın çığlıklarının sesleri tüm mahalleyi inletti.

Titreyerek dumanların arasından çıkan adama bakmaya başladım. Yüzü yanık ve dikişlerle doluydu. Saçları kömür siyahıydı. Bana gülümseyerek kalkmam için elini uzattı. "Seninle tekrar görüşeceğimizi söylemiştim (ad)."

"S-sen kimsin?" Adama gözlerimi kısarak baktım. Onu daha önce gördüğümü sanmıyordum ama sesi tanıdık geliyordu.

Adam üzülmüş gibi kalbini tuttu. "Beni cidden unuttun mu? Buna çok kırıldım (ad). O zaman hatırlatmama izin ver." Sonra yanıma yaklaştı ve kulağıma eğilip fısıldadı. "Dabi."

Kızararak geri çekildim. Evet, onu tanımıştım. "S-sen bizim evimize giren çocuksun."

Dabi kıkırdadı ve bana yaklaşmaya başladı. O zamanki gibi aynı pozisyona gelene kadar ileri gitti. Yine o ve duvar arasına sıkışmıştım. Yüzü bir anda ciddileşti ve elini kaldırdı.

Gözlerimi büyüttüm ama o bir şey yapmayınca durdum. Sadece, gözyaşlarımı siliyordu. "Ne oldu?"

Ağlamamı zorla içeride tuttum. Dabi bunu yaptığımı anlayarak bana sarıldı. Onun sarılmasına hemen karşılık verdim ve tekrar ağlamaya başladım. Biraz daha sarıldıktan sonra sessizleştiğimi görünce geri çekilip yüzüm tuttu ve eliyle ona bakmam sağladı. "Ne oldu?" Sesi bu sefer daha nazikti.

"B-ben bir hata yaptım." Daha fazla konuşamadım ama ağlamadım da.

Dabi göz yaşlarımı tekrar sildi. "Benimle gelmek ister misin?"

"Ne?"

Dabi sözlerini hiç bir şey olmamış gibi değiştirerek yeniden tekrarladı. "Benimle gel ve benim yanımda LOV'a katıl. Gücünü biliyorum, işimize yararsın."

Dabi'yi uzaklaştırmak için ittirdim. Ama o da Sukuna gibi kımıldamadı. "Hayır Dabi. Ben kötü adam olmak istemiyorum!"

Dabi'nim yüzü bir anda ciddileşti ve elinden mavi bir alev çıkardı. "Peki ya buna ne dersin, hm? Fazla seçeneğin yok gibi."

Sözlerine kıkırdadım. "sen bana bir şey yapmazsın."

"Oh, peki bundan neden bu kadar eminsin? Deminki adamları gördün. Seni de tıpkı onlar gibi yakarım." Sonra elindeki ateşi söndürdü. "Ama kendi isteğinle gelirsen sana bir şey yapmam."
Bana korkunç bir gülümseme verdi.

"Seninle dövüşmek istemiyorum, Dabi."

"Ama ben bir kötü adamım."

"Yine de istemiyorum."

"Ama ben adam öldürdüm."

"Zorlama..." Ofladım ve onu tekrar ittirdim. Ama bu sefer mavi gücümle. Gücü beklemediği için geri sendeledi. Ben de bunu fırsat bilerek koşmaya başladım.

Tabi arkamdan koşan adım sesleri de geliyordu. "Seni yine yakalayacağız (ad)!"

"Beni yakalayabiliyorsanız yakalayın Dabi-kun~" Konuştuktan sonra daha çok hızlandım ve kahkaha atarak eve geri dönmeye başladım. Tabii kahkaha atmam uzun sürmedi...

_________________________________________

Nasıl olmuş?

Evet bu bölüme yorum yapmıyorum...

Sizi seviyorum ♾️❤️♾️

Görüşürüz <3

•°•My Hero Academia × Sukuna (kadın) okuyucu•°•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin