some mistakes get made

89 13 8
                                    

Jane gözlerini etrafta gezdirip ellerini dizlerinin üstüne koydu. Sabah ışıkları minik pencereden içeri vuruyordu. Victoria gardiyan ile birlikte içeri girince ayaklandı. Kafasında konuşacağı şeyleri kurmuştu fakat şuan hepsi uçup gitmişti. Doğaçlama yapması en mantıklısıydı.

"Vic?" Jane sakince mırıldandı. Victoria ise iki gündür yüzünden silmediği donuk bakışlarını sundu. Daha sonra Jane'in karşısındaki sandalyeye oturdu.

"Victoria, ben özür dilerim." Jane'in gözleri dolmuştu. Victoria ise elinden geldiğince gülümsedi. "Üzülme Jane. Senin bir suçun yok. Herşey benim suçumdu. Kendi hatalarımın cezasını çekiyorum."

Jane, Victoria'nın ellerini sımsıkı tuttu. "Keşke bana daha önce söyleseydin. Victoria üzgünüm ben aptaldım ve fark edemedim. Aşkına karşılık veremem, çok üzg-"

"Lütfen Jane, yapma. Dediğim gibi senin bir suçun yok. Tek suçlu benim. Beni sevgime karşılık vermeyeceğini bile bile yaptım bunları. Sakın kendini sorumlu tutma."

Jane, Victoria'nın boynuna kollarını doladı. Victoria da ona aynı şekilde sarıldı. Daha sonra gardiyanın uyarması üzerine Jane ayrıldı.

"Yine geleceğim tamam mı Vic? Kendine iyi bak." Victoria sözleri üzerine başını salladı. Daha sonra Jane odadan çıktı. Victoria'da tekrar koğuşa dönmek için ayaklanmıştı ki gardiyanın başka bir ziyaretçisi olduğunu söylemesiyle yerine oturdu.

Annesinin gelmiş olabileceğini düşünürken içeri giren beden onu gülümsetti. "Minho?"

Minho, içeri adımını atar atmaz Victoria'yaya sarıldı. Victoria ilk başta şaşkınlıkla tepkisizce durmuş daha sonra karşılık vermişti. Minho'nun kolları arasında kızın bedeni neredeyse kaybolurken gardiyan uzak durmaları konusunda söyleniyordu.

"İyi misin?" Minho endişe ile kıza baktı. Victoria gülerken kafasını salladı. "İyiyim merak etme. Asıl sen, sen nasılsın?"

Minho tekrar sarılıp kızın saçına öpücük kondurdu. "Ben iyiyim sen beni boşver. Az önce Jane'i gördüm. Senin için mi gelmiş?"

Victoria başını salladı. "Yine bir şey söyleyip canını sıkmadı değil mi?"

"Hayır merak etme, bir sorun yok. Sadece özür dilemek istemiş." Minho alayla güldü. "Özür dilemiş..." diye mırıldandı ve o meşhur sözünü Victoria ile aynı anda söyleyerek lafını tamamladı.
"Ne drama ama?" İkisi de birbirine bakıp gülüyordu. "Jane'in bir suçu yok, Minho. Tüm hata bende. Ben bir aptalım."

"Hayır Vic, aptal falan değilsin. Sen herkes için bir şeyler yapmak istedin."

"Ama elime yüzüme bulaştırdım. Şimdi de cezamı çekiyorum." Minho kızın suratını asmasıyla ellerini kızın yanaklarını koydu.

"Merak etme, seni buradan çıkaracağım. Ve seni üzenlere, dersini vereceğim. Söz veriyorum Vic."

Victoria tekrar gülümserken Minho kızın kulağına, "Seni seviyorum." diye fısıldadı. Victoria ise yanlış anlaşılmayı önlemek için, "Minho, özür dilerim ama ben buna ha-"

"Biliyorum. Hazır değilsin ama ben seni bekleyeceğim. Beni sevmeni dört gözle bekleyeceğim. Şuan bir şey demeni istemiyorum zaten. Yüzünü görmeme izin ver yeter."

Gardiyan sürenin dolduğuna dair konuşunca Minho son kez Victoria'nın saçlarını öptü. "Seni seviyorum Vic."

"Teşekkürler, Lee Know."

⭐️

Wooyoung elini Norah'ın çıplak karnında gezdirdi. Tenindeki soğukluğu hisseden Norah beyaz örtüyü üstüne çekmeye çalıştı. Wooyoung kızın uykulu hâlde yaptığına gülümsedi.

killer, park seonghwaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin