if i say apple, come out. if i say pear, don't come out

136 13 18
                                    

Wooyoung, Norah, Tom ve San okulun kapısından içeri girdi. "Sizce Laney ve Seonghwa'yı yalnız bırakmak iyi bir fikir miydi? LJ, Seong'u dövecek gibi bakıyordu."

Tom'un sorusu üstüne Norah ve Wooyoung güldü. "Merak etme, öpüşüp barışırlar."

San onun omzuna bir tokat geçirdi. "Bırakın alayı, dağılalım. Bulan diğerlerine haber versin?"

"Kimi arıyoruz acaba? Katilin alnında, ben katilim(!) yazıyor ya."

Norah derin bir nefes verdi. "Tom, sen şüpheli biri ya da Veronica'yı gördüğünde haber ver. Ayrıca mümkünse San'ın yanında ayrılma, yeter."

San, Tom'u çekiştirip sağa taraftaki merdivenlere yöneldi, Norah ve Wooyoung da diğer yöne yürüdüler.

Norah elindeki fenerle önden, Wooyoung bir adım gerisinden geliyordu. "Sence, katil neden birilerini öldürüyor? Başka yollarla da intikam alabilir."

Norah gözlerini etrafta gezdirdi. "Katili bulduğumuzda kendisine bizzat soracağım."

Norah spor salonuna ilerleyip geniş kapıyı açtı. İçeri girdiklerinde karanlık ve boş saha içlerinde bir ürperti oluştu. Norah'ın gerginliğini fark eden Wooyoung tebessüm etti ve Norah'ın omzuna dokundu.

Wooyoung'u fark etmeyen Norah omzunda hissettiği ani el ile arkasını döndü. Wooyoung'un yüzünü görmesiyle korkusu biraz azalırken, Wooyoung'u göğsünden itti. Wooyoung çoktan kahkahalara boğulmuştu.

"Komik değildi Woo, ödüm koptu." Wooyoung gülmesini zorda olsa bastırdı. "Yüz ifadeni görmeliydin."

Norah sinirle ilerlerdi. Wooyoung da bozulmuş olduğunu anlayıp arkasından gitti. "Hadi ama Norah, korkuyorsan elimi tutabilirsin."

Norah ona dönüp ölümcül bir bakış attı. "Wooyoung!" Norah adını bastırarak söylemişti. Wooyoung buna aldırmadan sol eliyle Norah'ın elini kavradı.

Wooyoung'un sıcacık eliyle irkilen Norah gözünü birleşen ellere indirdi. Wooyoung parmaklarını kendisinin soğuk parmaklarına geçirip, tutuşunu sıkılaştırmıştı.

Norah gözlerini kaldırıp Wooyoung'a baktı. Wooyoung ise karşısındaki kızın bu hareket karşısındaki tepkisini ölçmeye çalışıyordu. Norah ortamdaki sessizliği bozdu ve konuştu. "Soyunma odalarına da bakalım."

Wooyoung başını salladı ve ikili el ele o tarafa yöneldi. Fakat burasıda boştu. Wooyoung elini beline bağladığı telsize attı. "Diğerleri ne yaptı acaba?"

San gözlerini sınıfın içinde gezdiriyordu. Kapıya yaslanan Tom ise gözlerini devirdi. "Boş burası da San, hadi başka yerlere bakalım."

Tom önden giderken San da son bir bakış atıp yanına geldi. "Sıçtığımın okulunda dert bitmiyorki; zorbası, uyuşturucu bağımlısı derken şimdide katili. Bir bu eksikti zaten. Bu da oldu, tam oldu."

Tom kendi kendine söyleniyordu. San'ın ise onu taktığı yoktu. "San, sende bir şey desene." Tom uyarıcı bir tonda konuştu. San, irkildi ve ona baktı. "Efendim?"

Tom onun dalıp gittiğini anlayıp bir şeyler geveledi. O sırada San bir sesler işitip ona kulak kabartmıştı. "Sona geldik Veronica."

"Sende bir ses duydun mu?" San'ın ani sorusuyla Tom döndü. "Ne sesi?" San eliyle sol tarafı işaret etti. "Kantinden bir sesler geliyor."

San o tarafa bakarken Tom eliyle telsize sarıldı. O sırada bir çığlık duyuldu. San aynı yöne bakarak. "Veronica." diye mırıldandı.

Ardından Tom telsize konuştu. "Kantinden sesler geliyor. Ayrıca bir çığlık geldi. Katil orada olmalı. Çabuk kantine gelin, tamam."

killer, park seonghwaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin