BÖLÜM 11

10.2K 837 305
                                    

Satır aralarına yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfennnnnnn.❤️





*ÖLÜM FERMANIM*





Hazer Mirza...


Bir insan hayatında kaç kere yıkılır bilmiyorum ama benim ikinciydi.
Bugün hayatımın ikinci çöküş noktasını yaşıyordum. Hayatımda sevdiğim ikinci kadını da kaybetmiştim.

İlki annemdi. Annesinin eteğinin dibinden ayrılmayan küçük mirza, on yaşından sonra artık hiçbir zaman doğum günü kutlamadı, ne güldü, ne de güldürdü. Hayata küstü, doğduğu topraklara küstü, hiç olmayan babasına küstü, kaderine küstü. Korkunç bir adam çıktı o küçük, masum çocuğun içinden. Korkunç bir adama dönüştürüldü.

Yıllar önce annemi kaybettiğimde, daha on yaşında küçük bir çocuktum.
Çaresizce babamın ayağına kapanıp yalvardım. Baba yalvarırım öldürme annemi, dayemi vurma, dayesiz koyma bizi. Babam beni dinlemiyordu.
Benim gibi zavallı bir çocuğu ne diye dinleyecekti ki. Onun istediği gibi olmadığım için mi dinlemiyordu yoksa?
On yaşında, silah tutmak istemediğim için miydi? Hayır, anneme iftira atmışlardı. Hemde o kadın yüzünden, hüma yüzünden.

Annem gözlerimin önünde vurulduğunda yaralıydı. Onu hastaneye kaldırsaydık belki de bugün benimle olacaktı. Yerde kanlar içinde kıvrınan görüntüsü hiç gitmez gözümün önünden.
Korkma mirzam, şimali de al babannenin yanına git, Dedi. Ölümüne dakikalar kala bile bizi düşünüyordu.

Küçücük boyumla babamın parçasına yapışıp, yalvardım; 'dayem kan kusuyor baba, ölecek o, dayem ölecek.' Dedim çaresizce, ölüm ne demek deseler annem derdim o yaşımda. İlk gördüğüm ölüm onun ölümüydü. Babam denen o şerefsiz beni geriye doğru itip tekrar anneme yöneldi. Anneme, bir mezarı bile hak etmiyorsun. Toprak seni almaz, deyip dijlenin hırçın sularına atmıştı.
Annemin bedeni suyun içinde kaybolurken sadece suya karışan kanı gözüküyordu. Dijle kana bulandı. Dijle kan ağladı. Dijle annemi aldı, bir daha da geri vermedi.

Çaresizce on gözlü köprünün üzerine çöküp Allah'a yalvardım. Kana bulanan dijleye baktım. 'dayemi ver.' diye bağırdım. Vermedi. Aksine suyu o kadar deli akıyordu ki, korkutuyordu. Başımı gökyüzüne kaldırdım, Allah'ım lütfen dijle nehrini kurut,' diye yalvardım bu sefer.
Duam kabul olmadı. Ne dijle kurudu, ne de annem geri geldi.

İşte o gün ilk dönüm noktam oldu.

O günden sonra tüm duygularımı kaybettim. Gün geçtikçe acımasız, öfkeli bir adama dönüşüyordum. Daha çocukken büyümüştüm, çünkü şimal vardı. Ve büyümezsem ferda hanım ne bana ne de şimale günyüzü göstermezdi.
Tıpkı anneme göstermediği gibi. şimal için günü geldi kendimde bile vazgeçtim.

Büyüdüm, koca adam oldum. Babamın istediği gibi, silah tutan, adam vuran, öfkeli, dediği dedik bir ağa oldum.
Sonra karşıma Esmira çıktı, o günden beri bir an olsun aklımdan çıkmadı.
Ne adını biliyordum ne de sanını.
Diyarbakırı didik didik aradım ama yoktu. Adını bilseydim belkide bulabilirdim ama bilmiyordum.
Onu ilk gördüğümde de bu kadar asi ve ve dik başlıydı.

O kadar cesur ve dik başlıydı ki beni kendine hayran bırakmıştı. Yıllarca onu aramıştım. Onu o gece bırakıp, adını bile öğrenemediğim için defalarca kızdım kendime.

Onu bulamadığımda artık bir huri olduğuna inanacaktım. Bir kere gözlerime görünüp kaybolmuştu.

Onu tekrar gördüğüm gün, tüm umudumu kaybettiğim gündü. Tam vazgeçecekken karşıma çıktı ansızın. O gün o mekanda adını öğrenmiş, numarasını bile almıştım. İki gün boyunca arayacak cesareti kendimde bulamamıştım ve o üçüncü gün tekrar kendi ayakları ile gelmişti bana. O gün yine kendime kızdım.

ZÜMRÜT TAŞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin