Başlamadan önce yıldızı parlatmayı ve satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmayın. Bunlar çok küçük şeyler olarak görünse de benim motivasyon kaynağım. Ve bir şey daha... Beni buradan mahper_i takip etmeyi unutmayın lütfennnn.
Keyifli okumalar...❤️🌼
*AŞİRET TOPLANMIŞ BİZİ BEKLER*
Cennetin içinde cehennem olur muydu? Bir insan cenneti yaşarken cehennem ile mükafatlandırılır mıydı? Mutluluğun bedeli hüzün müydü? Her mutkulukta, yüzünün güldüğünü gören hayat, indirmez miydi sillesini yüzüne? Alayla yüzüne bakıp, hey sen, fani! Mutluğunun baki olduğuna mı inandın, diye sormaz mıydı bize?
Sorardı elbette. Bu dünya fanilerin dünyasıydı. Burda sonsuz mutluluk yok!
Yeni bir başlangıçımızın bedelini bize çok ağır ödeteceklerdi. Bunun üstesinden geleceğimize tüm kalbimle inansam da korkuyordum. Bizi bekleyen koca bir mahkeme vardı. Adaletsiz karaların, adalet adı altında verildiği o mahkemenin kurbanı olacaktık.
Tüm Diyarbakır bizim dedikodumuz ile çalkalanıyordu, duyan geçmiş olsun adı altında meraktan geliyor, Hazerin telefonları susmuyordu. Her bir kafadan ayrı bir ses çıkıyor alakasız şeyler dönüyordu hakkımızda.
"Ne yapacağıksın?" Diye sordum. Sabahtan beri yatağın üzerine oturmuş telefonları susmayan Hazere bakıyordum. Telefonlara sabırla cevap vermeye çalışsa da arada patlayıp küfür ederek kapatıyordu adamların suratına.
Aşiret toplanacaktı bizim için. Baran ağa ve miran abi öyle söylemişti. Diyarbakır'ın bir kısmı hazeri aldattığım için babamın beni öldürmek istediğinden bahsediyordu. Bir kısmı ise Helin evi terk ettiği için Hazerin de beni kovduğunda bahsediyordu. Bunlar Kendi kafalarına göre uydurdukları dedikoduların bir kısmıydı.
"Ne olacak bilmiyorum ama," dedi sıkıntılı nefesini verirken. Bastırmaya çalıştığı öfkesini görebiliyordum. Benimle konuşurken onu dizginlemeye çalışıyordu. "Seni asla bırakmam, ne seni ne de helini vermem o ite." Babam diye çekinmeden küfür etti. Buna takılmadım zaten. Fazlasını bile hak ediyordu.
"Peki helin gitmek isterse?" Diye sordum.
Kaçmayı göze aldığı adamdı sonuçta, oğuz. Vazgeçmeyebilirdi kocasından.Ayağa kalktığında yatağa geldi ve yanıma oturdu. Oldukça gergindi."Gitmek isterse onu kimse durduramaz."
Haklıydı, Helin isterse tekrar kaçardı. İnsan aklına bişey koyduysa ne olursa olsun yapardı. Hazer, onu bağlayacak değildi, gitmek isterse ne yapabilirdik ki?
"Sence ne karar verecekler?" Diye sordum merakla. Aşiret büyüklerinin verecekleri karardan deli gibi korkuyordum, Hazerden bir daha kopacağım diye deli gibi korkuyordum.
Şaşkınlıkla bana baktığında gülümsedi. Neye şaşırdığını anlamadım. Beni kolunun altına çekip sarıldığında "Bizim törelerimizin seni ilgilendirdiğini, onlara uyduğunu bilmiyordum, avukat hanım." Dedi. Bunu merak ettiğinden değil, korkumu gördüğünden dolayı söylediğini biliyordum.
Gözlerimi kocaman devirdim. "Elbette ki alakadar etmiyor ama sen onlara göre hareket ettiğin için merak ediyorum. Sonuçta onlara göre hareket edeceksin."
"Sen," dedi kaşları havalanırken. "Şimdi bana diyorsun ki onların verdiği karara göre hareket edeceksin, öyle mi?"
"Öyle değil mi?" Diye mırıldandım. "Öyle olmasaydı..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT TAŞI
Fiction généraleKaranlık bir gece, tıpkı bir yıldız gibi gözüme gözüktü ve kayıp, gitti. Hazer Mirza Zaimoğlundan... İlk yayın tarihi [ 24.07.2022] Düzenlenip, Ufak tefek değişikliklerden sonra tekrar [18.03.2024] tarihinde yayınlandı. ( + 18 şiddet içerir ) Türü...