BÖLÜM 10

11.3K 623 400
                                    

Arkadaşlar güzel yorumlarınız ve oylarınızdan dolayı çok teşekkür ederim . Bunlar benim için çok önemli hepinizin yorumlarını tek tek okuyorum ve sizden gelen güzel yorumlar beni yazmam için daha çok motive ediyor .
Birlikte çok güzel bir kitleye ulaşacağımıza gönülden inanıyorum . 🙏❤️

Keyifli okumalar...



*ÖZGÜRSÜN*






Bu şehire ilk dönüşümün kaçtıktan sonra, ikinci dönüşümün kaçırıldıktan sonra olması canımı sıksa da, tüm yol boyu ağzımı bıçak açmadan Diyarbakır'a dönmeyi bekledim. Biliyorum, konuşursam canım yanar.

Biliyorum, konuşursam hazeri kırarım.
Onu suçlardım. Onun kendini suçladığı gibi.

Hayatım ne uğruna hiç olmuştu bilmiyorum ama, benim artık savaşmaya bile gücüm kalmamıştı. İçimde bir his kabullen diyordu. Kabullen!

"Ağrın var mı?" Diye sordu hazer, daha fazla sessizliğime katlanamayarak. "Yol boyu sustun, ağrın mı var yoksa?"

Bakışlarımı camdan çekip yüzüne baktım."Hayır, sadece sessizliğe biraz ihtiyacım var." Diye mırıldandım içime kaçan sesimle. Ağrım yoktu. İçtiğim ilaçlar gerçekten de çok işe yarıyordu.
Ama aynı şeyi acıyan ruhum için söyleyemezdim.

Başını salladığında, uzanıp avuç içimden öptü. "Benim de sesine ihtiyacım var ama." Dedi, gözlerini gözlerimden ayırmadan. Gözlerimde bir anlam aranıyor gibi bakıyordu. Ne bulmak istiyordu, bilmiyorum ama ben sadece hüzünle bakıyordum. Bunu görmüş gibi sıkıntılı bir nefes verdiğinde bişey demeden elimi geri çektim ve arkama yaslandım.

Bakışlarım dikiz aynasından şems ile buluştuğunda kısa bir süre, varla yok arası gülümsedi. "Az kaldı." Dedi, haber verir gibi. Yoldan artık sıkıldığımı düşünüyordu ve haklıydı da.

Araç konağın bulunduğu sokağa girdiğinde hazere döndüm. "Konağa gitmek istemiyorum." dedim sakince.
Bu hayatta beni anlayan tek insana, anneme ihtiyacım vardı "Annemi görmek istiyorum şuan."

"Herkes burada. Annen de içerde ve seni bekliyor." Diye yanıtladı beni. Annem şuan içerde beni bekliyordu.

Başımı sallamakla yetindiğimde araç konağın önünde durmuştu bile.
Hızlı bir şekilde araçtan indiğimde hazer de inmişti ve yanıma gelip elimi tuttu.
Avluya girdiğimde annem avluda oturmuş göz yaşı döküyordu. Sesi dışardan bile duyuluyordu. Ağzında sadece benim adım, kederli bir şekilde ağlıyordu. Onu bu hale düşürdüğüm için kendimden nefret ederken, hazerin elini bırakıp yanına doğru ilerledim.
Beni gördüğünde oda bana doğru yürümeye başladı zaten.

Kollarımı sıkıca ona sarıp, güzel kokusunu içime çektim. "Kızım, öldürdün beni. Korkudan öldürdün." Dedi hıçkırarak.

Ona ne yaşattığımı biliyordum. Ne kadar korktuğunu da ama yapacak hiçbir şeyim yoktu. Bilseydim gider miydim oraya, hoş, ben gitmesem bile belki de yine alacaklardı beni o adamlar. Ben sadece işlerini kolaylaştırmıştım.

Kollarını bedenimden çekip, yüzümü avuçlarının arasına aldı. Her bir yerini öperken, "Çok şükür." Dedi, hıçkırıklarını durdurmaya çalışarak. "İyisin."

"İyiyim." Tebessüm ederek baktım yüzüne. Daha fazla kendini yıpratmasını istemiyordum. "İyiyim gerçekten."

Bakışlarım annemin hemen arkasında duran şimale kaydığında oda tıpkı annem gibi ağlıyordu. Bu beni bozguna uğratsa da annemden ayrılıp ona sarıldım. Bu kadar kısa bir süre içinde bana alışıp, benim için ağlaması beni şaşırtmıştı.

ZÜMRÜT TAŞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin