BÖLÜM 12

11.2K 598 264
                                    



Lütfen başlamadan önce oy verin ve okurken satır aralarına yorum yapın.
Keyifli okumalar...❤️







*KARIMI KAÇIRIYORUM*







"Esmira, ne yapmayı düşünüyorsun?" Diye sordu elif. Ne kadar süredir elimdeki boşanma dilekçesine bakıyordum, bilmiyorum ama şuan bahçede oturan herkes beni izliyordu ve verdiğim kararı merak ediyorlardı.

"Bilmiyorum elif," dediğimde sıkıntılı bir nefes verdim. İki gündür aynı şeyi düşünüyordum. İyi mi yapıyordum bilmiyorum ama ben artık emindim. Boşansam bile o adam hep içimde ukte kalacaktı. Yaklaşık bir aydır evliydik ve ben ne kadar kendime itiraf edemesem de kapılmıştım. Ondan uzak kaldığım her saniye kendini bana hatırlatıyordu. İlk ayrılık çok can yakar derlerdi de inanmazdım. Ama artık biliyordum, tecrübe edinmiştim. İlk ayrılık nefessiz bırakırdı insanı. Canını alır, uykusuz koyardı. Saatlerce boş gözlerle duvarı izletirdi sana.

"Elbette boşanacak. Anlaşmalı olmasa bile çekişmeli boşanacak." Diyen akına baktım boş gözlerle. Boşanmamı en çok o istiyordu hatta avukatlığımı bile üstlenmişti. "Onca yaptığından sonra elbette ki boşanacaksın, değil mi Esmira?"  Diye sordu bana bakarken.

Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde, bakışlarımı yere indirdim. Baş parmağım ve işaret parmağım ile okşadığım alyansımı, parmağımdan yavaşça çekip çıkardım. Sanki çıkan yüzük değil de canımdı. Ruhum bedenimden ayrılmıştı.

"Yapma kuzum, toparla kendini. Senin için en iyi karar bu." dedi Esra abla omzumu sıkıp, destek olurken. Üzülmem hem onu hemde annemi kahretmişti.

Serhat, Elif'in yanında otururken Esra ablaya bakarak, "Abla bu çocuk oyuncağı değil, bırakalım son bir defa konuşsunlar. Hem hazer hiç iyi gözükmüyor. Perişan bir hâlde." Dedi  çekinerek. Hazerden bahsettiği için bizimkilerden tepki alacağını biliyordu. Elif ve o en başından beri Hazer ile konuşmam gerektiğini savunuyorlardı çünkü benim duygularımı elifte az çok biliyordu. Belki kör kütük değil ama bişeyler vardı içimde hazere karşı. Belkide yoktu, öyle hissediyorum, bilmiyorum. Kafam allak bullak zaten.

"Sen," dedi akın Sinirle ayağa kalkıp serhatın yakasına yapışarak. "Sen o şerefsiz ile mi konuştun?" Serhatın söylediklerinin arasından sadece bu kısmı yakalamış, ve deliye dönmüştü.

Akının bu yersiz hareketi ile hepimiz ayaklandık yoksa birazdan burası ringe dönüşecekti. Elif ile birlikte akın ile serhatın arasına girdik. "Akın saçmalama, bırak." Dedim öfkeyle akına doğru. Serhatın yakasını tutmuş bırakmıyordu.

Serhat, akının iki kolunu tutup geriye doğru itti. "Ehh, sen kimsin oğlum? Kimsin sen, sana mı soracağım kiminle konuşup kiminle konuşmayacağımı?" İkisi de sinirini en üst fazda yaşıyordu.
"Maydanoz olmasana sen onların arasına. Bırakta kararı esmira versin, yılan gibi kıza zehrini akıtıp, aklına girmekten vazgeç." Diye bağırdı serhat.

Akın sinirle dişlerini sıkarken, serhatın darbesi ile geri savrulsada dengesini koruyup yeniden yapıştı serhatın yakasına. "Lan, senin şerefini sikerim!" Diye bağırdığında, serhatın yüzüne sert bir yumruk geçirdi.

Elif, kocasının aldığı darbeyi görünce, ellerini ağzına kapatıp çığlık attı. "Akın!" Diye bağırdı öfkeyle.

Serhatın başı yana doğru düştü ve dudağının kenarında kırmızı sıvı belirdi, dudağı patlamıştı.

"Akın, yeter!" Diye bağırdı Esra abla. Onu durduramıyordu.

Serhat, elinin tersiyle dudağının kenarını sildiğinde elini görüş açısına götürüp baktı. Elindeki kanı görünce tehlikeli bir şekilde dudakları yukarı doğru kıvrıldı.
Gülüşü aniden silindiğinde, akının üzerine atlayıp sert bir kafa attı akının yüzüne. "Ne yazık ki senin sikeceğim bir şerefin bile yok, şerefsiz!" Diye bağırdı tüm öfkesini akının suratına kusarak.

ZÜMRÜT TAŞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin