Yıl 2023
Aynadan görünümüne baktığında kendini beğenmişti. Ayna ona göre uzun ve büyüktü tabi biraz parmak uçlarında yükselmesi gerekiyordu. Öyle de yapmıştı.
Çıplak olan parmaklarını hafifçe yukarı doğru kaldırmıştı. Bunu yaparken eğlenmişti. Yüzündeki gülümseme artmıştı. Çünkü bu odaya girmek için zar zor izin almıştı. Düşündüğünden de ilginçti.
Küçük bir odaydı ama sanki anıları vardı. Sürekli bir şeyler hareket ediyor gibiydi. Bu özelliğini sevmişti belki de. Odayı içine alan duvarda renkli renkli tablolar vardı. Her biri ayrı bir hikaye anlatıyordu.
Kapının girişinde duruyordu biri. Gecenin soğuğunda sokakta yemek yemeye çalışan bir kadın ve bir çocuk. Yanındaki tablo da dışarıyı izleyen bir adam ama yukarıdan bir apartman dairesinden izliyordu. Soğuk bir havası vardı.
Bir sonraki tablo doğanın canlığını gösteriyordu. Yeşilliklerin bezendiği bu manzara soluklaşıyordu. Ama ilginçtir tek bir pencereden odaya dolan güneş ışığı onun üzerinde parlıyordu. Bu umudun ona bir mesajıydı. Sanki konuşabilseler ona çok şey anlatacaklardı.
Duvarın rengi en sevdiği renkti. Gri. Küçük ahşap bir dolap eskimiş gibi duruyordu kenarda. Kapının yanında krem renkli eski abartılı desenli çekmeceler vardı. Tam 4 çekmeceden oluşuyordu. Tomris saymıştı onları. İçleri ise boştu. Sadece toz...
Yerde yuvarlak biçimli gri renkli minik bir halı duruyordu. Desenlerini tek tek eliyle üzerinden geçerek tekrardan çizmişti. Ve aynadan gördüğü yatak tek kişilikti. Gri bir yorgan ve deseni olmayan bir yastığı vardı. Terk edildiği için üzgün gibiydi...
Krem renkli pekte işe yaramayan ince bir perdesi ve sanki asırlar öncesinden kalma yuvarlak biraz zarif dura avize. İnci gibi parıltıları da vardı tabi...
Ama en sevdiği ayna olmuştu. Kenarlarında ahşap bir simge vardı. Anlamını bilmiyordu ama gülü andırıyordu. Ve aynanın iki yakasını birleştiriyordu. Karşısında bir kraliçe gibi hissediyordu. Sarı uzun saçlarını yukarıdan bağlamıştı ve en sevdiği mavi kelebekli tokayı kullanmıştı. İşi sandığından uzun sürmüştü. Meraklı bir yapısı vardı. Odayı incelemekte çok vakit kaybetmişti.
Üzerinde mavi bir elbise vardı. İki yakası beyaz pırıltılarla süslenmiş kolları açık, belinden beyaz kurdeleli bir kemer geçiyordu. Gökyüzünü andıran mavi gözlerinin içi gülüyordu. Artık hazırdı.
"Tomris. Kızım hadi. Geç kalacağız."
Ona seslenen anneannesiydi. İyi bile sabrettiğini düşünüyordu. Bazen gıcık biri olabiliyordu. Daha bekleyemezdi. Minik zincirli beyaz çantasını da minik boynundan özenle geçirmişti. Saçını özenle toplamıştı. Uzun zamandır bu anı bekliyordu. Ters bir şey olmasına izin veremezdi. Hızlıca kapıdan geçiyordu ki durdu. Parkenin gıcırtısı da kesilmişti.
Asıl önemli şeyi unutmuştu. Geri uzanıp minik beyaz elleri arasına almıştı kitabı. Özenle üstünü temizledi. Tek minik bir toz zerresi bile olmamalıydı. Bu en sevdiği kitaptı.
Evet okuyamıyordu henüz ama yüreği o kitap için farklı atıyordu. Kapağı simsiyah olan içinde ise sadece bir adam duruyordu. Adam sarı renkle çizilmişti.
Heyecanla odadan çıkmıştı. Salona giderken ayak sesleri evde yankılanıyordu. Bunu yapmayı seviyordu. Salona geldiğinde kimse yoktu biraz da nefes nefese kalmıştı. Az ilerleyince başını sol tarafa çevirmişti. Durmuştu. Şimdi içi rahatlamıştı. Sonunda anneannesi gözükmüştü.
Kapının eşiğinde duruyordu. Yaşına göre genç gösteriyordu ve hayat doluydu. Eğlenceliydi. Saçları hafifçe beyazlamıştı ve ona uygun salaş bir beyaz takım giymişti. Sadece yüzü asıktı. Sebebi ise belliydi. Beklemek canını sıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK' A Fısılda
General FictionBüyük haykırışların sahibidir Sessizlik. Ve benliğini usulca hapsetmiştir. Artık hüküm onundur. Senden geriye sadece ruhunun savrulmuş parçaları ve yüreğinin sağır olan sesi kalmıştır. AŞK ise dillenecekti. Güçlü ve yüksek sesli bir fısıltı olarak...