Kuzey ile Miray yine birbirlerine sarılarak ayrılmıştı oradan. Elif onların arkasından gidişlerini izlemişti. Yüreğinde ılık bir umut vardı onlar için. Onların sorunları çözülemeyecek bir şey değildi. İkisinin de kalbinde ne olduğu biliyordu. Aralarındaki bu sevgi bağı güçlüydü. Galip gelecekti.
Ne var ki Ali kadrajına girdiğinde çevresindeki sıcaklık yerini bir soğukluğa bırakmıştı. Arkasına rüzgarı almıştı ve ondan gelen bu esinti endişe taşıyordu.
Ona doğru gelen adımları hızlanmıştı. Üzerindeki kahverengi tişörtü onun tenine çok yakışmıştı doğrusu. Elif bu tip detaylara hep dikkat ediyordu.
"Merhaba."
Sesinde en ufak bir terslik yoktu. Bilakis çok canlı geliyordu. Her zamanki gibi neşeli, kıpır kıpırdı. Elif ona nazaran biraz daha ciddi duruyordu.
"Merhaba. Buluşacağımızdan haberim yoktu."
Ani olmuştu doğrusu. Canı da konuşmak için hiç hevesli değildi. Bir durgunluk sarmıştı bedenini. Ne istediği varsa gitmişti.
"Kuzey ile telefonda konuşurken buluşacağınızı söyledi. Bende şansımı bir deneyeyim dedim."
Kıvırcık saçları sıcak havanın etkisiyle hafif ıslanmıştı. Bal rengi gözleri her zamanki gibi enerjiyle doluydu.
"Desene iyi günündesin."
"Öyle sayılır. Önce bir cafeye gitsek mi? Hava çok sıcak. Soğuk bir şeyler içelim."
"Olur. Gidelim."
Ali Elif'in kolunu kendi koluna geçirdi. Ona doğru dönüp sevimli bir bakış attı.
"Böyle de gidebiliriz."
Elif, onun bu çocukça sevincini kırmak istemiyordu. Aksi bir harekette bulunmadı. Oysa yüreği daralıyordu.
İçindeki bu sıkıntının dışarıya yansımaması için özel çaba harcıyordu. Öte yandan Ali'nin sıcak tavrı, nezaketi onun sıkıntısının üstünü bir nebze de olsa örtüyordu.
Çok ilerlemeden bir cafenin dışarıda hazırlanmış olan masaların birine karşılıklı oturdular.
Burası işlek bir sokaktı. Uzun Sokak. Ve bugün de kalabalıktı. Güneş ne kadar yakıcı olursa olsun yaz mevsimiydi. Her bir adımda yükselen sesler duymanız mümkün. Dinamik bir yapısı vardı.
Gelen garsona Elif limonata Ali buzlu limonata istediğini söylemişti. Elif sorgulayıcı bir bakış atmıştı ona. Kaşlarını çatmıştı.
Ali ise bir anlam verememişti ona.
"Neden öyle bakıyorsun? Ne yaptım?"
Elif, yaslandığı sandalyesinden masaya doğru uzandı.
"Farkında mısın bilmiyorum ama üzerinde hafif ter var. Ve sen buzlu içecek söyledin. Sade içsen daha iyi değil mi?"
Elif tabi ki onun sağlığını düşünüyordu. Dikkat etmesi gerekiyordu. Hasta olmasını istemezdi.
"Alışkınım ben. Ama senin için değiştiririm. Zor değil."
Elif o dediği için değil Ali'nin kendisi için, onun sağlığı için değiştirmeliydi. Ona karşılık vermek için dudaklarını oynattığında Ali garsonu tekrar yanına çağırmıştı.
Biliyordu ki bilerek yapmıştı bunu. Minik bir özür ile limonatasını değiştirmiş sadesini istemişti.
"İlla benim için değiştirmen gerekmiyor. Dikkat etmende fayda var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK' A Fısılda
General FictionBüyük haykırışların sahibidir Sessizlik. Ve benliğini usulca hapsetmiştir. Artık hüküm onundur. Senden geriye sadece ruhunun savrulmuş parçaları ve yüreğinin sağır olan sesi kalmıştır. AŞK ise dillenecekti. Güçlü ve yüksek sesli bir fısıltı olarak...