/ Seven Bir Gıcık /

70 10 27
                                    

Ali, onun nemli gözlerinde beliren umut ışıklarını görmüştü. Cesurca elinden tutmak isteyen ürkek bakışları vardı. Hem kararlı hem tereddütlüydü. Ali, onun içindeki karmaşayı görebiliyordu. Bu durum ona hiçte yabancı değildi.

Evet o gözler, henüz parlamaya hazır değildi ama çaba sarf edecekti. Bu onun için yeterliydi. Ali o umuda sıkıca sarılacaktı. Sabırla bekleyecekti.

Avuçlarına hapsettiği o narin elleri daha güçlü kavramıştı. İçindeki tüm şüpheleri, korkuları, kuruntuları silmek, yok etmek istercesine...

O, Elif'i bulmuştu. Gitmesine izin vermeyecekti.

"Başaracağız." demişti onun gözlerine bakarken.

"Birlikte."

Elif'in yüzündeki sis kısmen de olsa dağılmıştı. Önünü görebiliyordu. Ali ile yürüyebileceği bir yolu vardı.

"Birlikte." diyerek onun dediklerini tekrar etmişti Elif. Yüreğinde filizlenen bir tohuma yaşaması ve yaşatması için izin veriyordu. Bu kendisine karşı bir başkaldırıydı. Uzun süredir sesini soluğunu bastıran kendisine karşı.

Karşısında onu gururla izleyen bu adam ona her şeyi verebilecek biriydi. Ya kendisi? Ona hak ettiği değeri verebilecek miydi?

Akşama kadar, sabaha kadar Elif böyle kalabilirdi. Onu izleyebilir, onunla gülebilir, onunla hayallerini paylaşabilirdi.

Ama gün batmak üzereydi. İkisi de gitme vaktinin geldiğini biliyordu.

"Sanırım kalksak iyi olacak. Babana bir yalan daha söylemen iyi olmaz."

Elif, ellerini onun elinden kurtarmıştı. Omuzuna sahte de olsa küçük  yumruklar atıyordu.

"Hainsin. Ben yalan söylemedim. Hiç bir şey söylemedim. Ayrıca bu işte ortağız. Yanarsam seni de yakarım bilmiş ol."

Ali onun canını yakmayan yumrukları durdurmuştu.

"Ben senin yanmana müsaade etmemeyi tercih ederim."

Ali her zaman onu mutlu edecek şeyleri söylüyordu. Onun yumru olmuş elini tutmuştu işte. Böyle devam ederse buradan tek bir adım bile atamayacaklardı.

Elini ustalıkla kurtardı. Ayağa kalktı.

"Artık gitmemiz gerek. Geliyor musun?"

Ali gülümseyen yüzüyle ayağa kalkmıştı.

"Tek gitmeye hiç niyetim yok."

Elif'in de gülesi gelmişti ama dudaklarını bastırarak tuttu kendini. Başına iş almak istemiyordu.

O, hafiflediğini hissediyordu. Ali ile konuşmak, konuşabilmek ona iyi geliyordu. Anlatmak istediği çok şey vardı ve sormak istediği. Ama önce bir şey yapacaktı. Küçük bir adım atmak fena olmayacaktı.

Ali'nin olduğu tarafa geçti. Ve onun koluna girdi. Kendisine  her zaman güven veren, sevgisini hissettiren o adamın koluna girmişti. Gömleğinin üstünden bile teninin sıcaklığını hissedebiliyordu.

"Gidebiliriz." demekle yetinmişti.

Ali'nin gözlerindeki ışık değişmişti. Elif'in bu davranışı onun hoşuna gitmişti elbette. Ona güvendiğinin göstergesiydi bu. Ve kolunu tutan o elin bedeninde yarattığı etki kendisini ele geçiriyordu.

Durmuştu.

"Önce bir şeyi düzetmemiz gerekiyor."

Elif'in sormasına fırsat vermeden Ali koluna dolanan o zarif, titrek eli oradan çıkarıp avuçlarının arasına aldı. Ve  Elif'in görebileceği kadar yukarı çıkardı.

AŞK' A Fısılda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin