Kapının önüne varmak üzereydi Elif. Dolmuşta nefessiz kalmıştı. Öyle bir sıcak vardı bugün. İnce, hafif, turuncu renkli bir gömlek giymişti oysa ki.
Miray'ın evinin kapısına geldiğinde nihayet nefesi düzene girmişti. Dün geceden sonra zar zor uyuyabilmişti zaten. Bir Ali'yi düşünüyordu bir Miray'ı. İçi içini yemişti resmen. Nasıl bir sorun vardı acaba?
Gözlerinin altında hafif bir kızarıklık vardı yine. Elinden geldiğince onu kapatmıştı. Miray'a kahvaltı içinde söz vermişti.
Çarşıdan Beşirliye gelirken bir pastaneye uğrayıp simit, poğaça almıştı. Saat erken olduğu için çok hoş bir koku yayılmıştı etrafa. Tazeydiler. Poşeti kolunu kapıya doğru uzatmıştı ki Miray zili çalmasına izin vermedi.
"Hoş geldin."
Sanki kırk yıldır hasretlik çekiyordu Miray. Öyle sarılmıştı Elif'e.
Elif Miray'ın boğazının izin verdiği kadarıyla
"Hoş bulduk." diyebilmişti sadece.
Birbirlerinden ayrıldıklarında ikisinin de yüzü gülüyordu. Ama Elif Miray'daki değişikliği fark etmişti. Onun da gözlerinin altı kızarıktı.
Uyuyamamış mıydı acaba? Ağlamış mıydı yoksa? Şimdiden canını sıkmak istemiyordu. Kaldı ki Miray zaten ona anlatacaktı. Yüreğindeki neyse dilindeki de oydu.
"Hayırsız çıktın kız sen?"
"Aşk olsun Miray. Ben öyle biri miyim?"
"Normalde değildin. Ali ile karşılaşmadan önce yani."
Gözlerini devirmişti Miray. Çok ciddi gibi görünmüyordu ama Elif emin olamıyordu.
"Senin derdin benimle. Ali'yi katma lütfen."
Miray bu sefer de ellerini beline koymuştu. Sarı saçlarını geriye atıp konuşmaya başladı.
"Bak bak bak. Korumaya da başlamış."
Sesindeki neşe biraz soluktu ama başlangıç için hiçte fena sayılmazdı.
"Belki sen farkında değilsin ama hava çok sıcak. Müsaadenle içeriye girebilir miyim artık?"
"Müsaade senin canım. Ama konuyu değiştirmen gözümden kaçtı sanma. Beni tanıyorsun."
"Evet. Tanıdığım için söylüyorum zaten. Pişeceğiz burada hadi."
"Önden buyur canım."
Tatlı atışmalar eşliğinde içeriye girmişlerdi. Evde en ufak bir değişiklik yoktu. Her şey hatırladığı gibiydi. O gün ve o akşam Elif için çok güzel geçmişti.
Elif çevreyi izlerken Miray dibinde belirmişti.
"Taze görünüyorlar."
"Herhalde. Sana bayat getirecek halim yok."
Miray daha da sokuldu ona. Tıpkı sevilmeyi bekleyen bir kedi gibi başını Elif'in omuzuna koydu.
"Biliyorum. Seni bu yüzden çok seviyorum."
Elif önce omuzundaki başı yavaşça kendinden uzaklaştırdı. Ve hayıflanarak seslendi ona. Tabi ki de ciddi değildi.
"Ha yani yapmasak sevmeyeceksin."
"Öyle olmadığını biliyorsun."
"Bilmem artık. Sen al bakayım bunları."
Elif gülerek poşetleri ona uzattı. Miray simitleri ve poğaçaları hazırlarken Elif'te kahvaltılıkları masaya getiriyordu. Yaklaşık on dakika sonra her şey hazırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK' A Fısılda
Ficção GeralBüyük haykırışların sahibidir Sessizlik. Ve benliğini usulca hapsetmiştir. Artık hüküm onundur. Senden geriye sadece ruhunun savrulmuş parçaları ve yüreğinin sağır olan sesi kalmıştır. AŞK ise dillenecekti. Güçlü ve yüksek sesli bir fısıltı olarak...