18

929 44 11
                                    

Madison'un ağzından:

King Cross istasyonuna çoktan gelmiştik. Tren yaklaşık on beş dakikaya kalkacaktı. Son hazırlıklarımızı yapıp trene doluştuk. Gözlerim Pansy'yi arıyordu ama o an görmemiştim.

"Hey , merhaba çocuklar. Buraya otursam?"

"İçeri gel aptal." Dedi Fred.

Fred'in yanına oturdum. Trenin kalktığına dair hareketlenmeler başlayınca iyice arkama yaslandım.

Saatler geçiyordu. Birkaç defa Fred'in kucağında uyuyup tekrar uyanmıştım. Şuan o uyuyordu. Bu yüzden onu rahatsız etmek istemedim. Bu sene koğuştakilerin çoğu ben ve Harry'nin Hogwarts'a gitmesine sıcak bakmamıştı. Tehlike açısından. Ama Dumbledore'un büyüleriyle çevrili ve en iyi Profesörler tarafından ders gördüğümüz orada her yerden daha güvende olacağımı biliyordum.

Hogwarts görünmeye başlayınca cüppelerimizi giymeye karar verdik. Ve sonunda Hogwarts'taydım. Burayı özlemiştim. Trenden indikten sonra içime soğuk nemli havayı iyice çektim.

Dumbledore'un elindeki çatalın çıkardığı sesle herkes sessiz olması gerektiğini anlayarak o tarafa yöneldi. Klasik Dumbledore konuşması ardından birinci sınıflar seçmen şapka için tek tek oraya çıktı. Çok da oyalanmadan ziyafet başlamıştı.

Draco'yu bir türlü görememiştim. Geçen sene Mattheo'ya , Pansy'nin ölümyiyen olduğuna dair bir şey söylemiştim. Nedenini bilmiyorum o an ağzımdan çıkmıştı işte. Yine de Pansy'yi görebiliyordum. Ama Draco yoktu. Ne masada ne de salonda. Gelmemişti.

Geçen seneki gibi herkes tek kişilik odalarında kalmaya başladı. Geçen seneki odam değişmemişti.

Biraz yerleştikten sonra kendimi yatağa bıraktım. Üzerimde rahat şeyler vardı. Uykum yoktu çünkü yolculuk boyunca sadece uyumuştum. Yasak saatine de daha vardı. Ne yapsam diye düşünürken birden yataktan fırladım. Hufflepuff'ın erkekler yatakhanesine girdiğim gibi koridorun sonundaki odaya daldım. İlk gün olduğundan giriş çıkışlardaki portreler sadece bir haftalığına kaldırılmıştı.

"AAAAA!"
"AAAAA!"

Cedric ile koşarak birbirimize sarıldık. Bana sarılmayı bırakmadan kucağına kaldırdı ve etrafında dönmeye başladı.

"Diggory beni hemen yere indir!"

Gülmekten karnımız ağrıyınca durduk. Onun yatağına kendimi attım. O da yere uzandı.

"Ahhh bunu özlemişim." Dedi sarhoş gibi.

Cedric'le , Cho olayından beridir çok iyi anlaşırdık.

Elimdeki yastığı ona fırlattım.

"Heyy!" Dedi bana geri göndererek.

"Büyük salonda kutlama var." Dedim.

"Açılış partisi için erken değil mi?" Dedi.

"Açılış partisi haftaya salak. Bu sadece ufak bir kutlama." Dedim.

"İçki var mı?"

"Olmaz mı?"

Kıkırdayarak yerimizden doğrulduk ve kahkahalarla büyük salona indik. Doğruca barmenlerden birine gidip cin tonik istedik. Tokuşturup kafamıza diktik.

"Birileri sarhoş olmak istiyor." Dedi Fred yanımıza gelerek.

"Bu bir kutlama , çay partisi değil." Dedim elindeki portakal suyuna bakarak.

"Arkanı kollamak için içmiyorum Maddie."

Bu görevi eskiden Draco yapıyordu. Gözümün önünden geçen anıların hepsi kalbime ufak ufak bıçaklar geçirirken elimi tezgahtaki bir başka bardağa uzattım ve onu da kafama dikip dans etmeye gittim. Sonrasını da hatırlamıyorum zaten.

SILENCE / DRACO MALFOY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin