Bölüm-4- "Cehennemden on dakika.""Yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını, yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı."
-Wıllıam Shakespeare
***Açıkçası.. Korkuyordum. Öyle bir korkuyordum ki, paçalarımdan akmasına az kalmıştı.
Dörtlü dediğimiz şeytanların gelecek hamlelerini bekliyordum ve ne yapacaklarını bilmeyişim epey gerilmeme neden oluyordu. İnsanın başına kötü bir şey geleceğini bilmesi ama ne zaman ya da nasıl gibi sorulara cevap bulamaması gibi bir durumun, dünyanın en korkutucu olayı olarak görmeye başlamıştım. Aklımdan tonlarca olasılık gelip geçiyordu, belirsizliğin içinde kaybolmuş vaziyetteydim. Bir çok tedbir de almıştık ama yeterli değil gibi hissettiriyordu.
Onları, kulağa çocukça geliyordu biliyorum ama anne ve babama söyleme tehtidim, dün işe yaramıştı. Hala tehtidin etkisinin devam ettiğini ummaktan başka çarem yoktu. Onları hapse attırabileceğim olasılığı, en küçük ihtimalle yapacakları hamleleri kısıtlardı.
İkinci teneffüs arasındaydık ve ilk teneffüste yanımıza gelmeyen Umut konusunda endişeliydim. Dörtlünün bir şey yaptığı konusunda şüpheliydim ancak teneffüs gibi kısa bir zaman diliminde uğraşmak istemezler diye düşünüyordum. Kozlarını öğlen arasının uzun zaman aralığında paylaşacaklarını hesap ediyordum.
Matematik kitabımı dolabıma yerleştirip, arkamda beni bekleyen kızlara döndüm. Koridor kalabalıktı, aynı formaya mahkum olmuş çeşit çeşit insanlar bize bakarak kendi aralarında konuşuyorlardı. Dünden sonra, hakkımızda dedikodular türemiş, insanların gözüne daha çok batar olmuştuk. Okuldaki her öğrencinin dolabı, giriş kattaki koridorda olduğu için her teneffüs mutlak bir kalabalık sarıyordu.
"Ela!"
Kızlara, sınıfa çıkmamızı söyleyeceğim sırada adımın bütün kalabalığa rağmen koridorda yankılanışıyla, kaşlarımı çatarak sesin kaynağına döndüm. Koridorun başında, Umut kalabalığı yararak yanıma gelmeye çalışıyordu, adımı adeta haykırmasıyla herkes ona dönmüştü ve bağırışından sonra, iğne atsan yere düşmeyecek kalabalık adeta iki yana yarılarak ona yol açmaya başlıyorlardı.
Üstü başı dağınıktı ve dudağının kenarı patlamıştı, kavgadan çıkmış veya kavgadan kaçmış gibi görünüyordu. Genellikle siyah kumaş pantolonunun içine soktuğu beyaz gömleğin etekleri bu fazla hırpalanmaktan dolayı olacak ki pantolonunun üzerine dağınık şekilde duruyordu. Beyaz gömleğinin ilk iki düğmesi açılmıştı ve pürüzsüz cildini gözler önüne seriyordu. Kendisine açılan yoldan koşarak yanıma geldi ve arkama saklanıp, beni kaçtığı şeyle arasına siper etti.
"Kaçma, gel buraya!"
Umut için insanların iki yana ayrılarak açtıkları yoldan, hızlı adımlara başka biri belirdi ve arkamda saklanan Umut'u fark ettiğinde yanımıza doğru adımlamaya başladı. Okuldaki neredeyse herkesi tanımama rağmen, onu ilk kez görüyordum. Okulun yüzde doksanını en azından yüz siması olarak tanımamla övünürken, Kralları tahttan indirmek adına giriştiğimiz küçük çaplı darbe girişiminden bu yana yeni yüzler tanımaya başlamak benim için yeni bir olaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DRAMA •Düzenlemede•
Ficção AdolescenteGitmek için hazırlanırken, Yine kaldın kendi başına. Yükselmek için çabalarken, Dipte ve yalnızca