Bölüm-16-"Gerçek algısı"
"Köprüde arkadaş olunmaz,
Köprüden seyredilir."
-Sait Faik❈
"Buranın kapısını kilitli sanıyordum."
Ardından kapıyı kapatıp derin bir iç çekti Erim. Hafifçe esen rüzgar saçlarını dağıtıyordu ama pek umrundaymış gibi görünmüyordu. Kafasını yukarıya kaldırmış, bulutlu seyrelen gökyüzünden alamıyordu bakışlarını.
"Burada ne işin var?" diye sordum.
Ayağa kalkmama engel olan, yarası sızlayan dizlerimdi. Şeytan dediğim insanla aynı ortamı paylaşmak doğru olmazdı ama gitmek ve tekrar insan içine girmek istemiyordum. Mümkünse, insanlığa dair her şeyin yok olması da iyi olabilirdi. Gerçi olmuştu da.
"Seni takip ettim."
Hiç düşünmeden verdiği cevabı, beni dumura uğratmıştı. Bu açık sözlü biri olduğunu yeni öğreniyordum, ağzında bakla ıslanmayan tipte bir insan olmalıydı.
Umut, bir kaç gün öncesine kadar sadece kendisinin bildiği bu yerin, başkaları tarafından keşfedilmesine sebep olduğum için bana kızabilirdi. Tabi eğer burada olsa kızabilirdi, zira okula gelmemişti ve belki de bana kızacak kadar dahi ruh hali yerinde olmayabilirdi.
"Beni takip ettin? Niye?"
İlk defa, sırf biraz saygınlık kazanmak için onları geçmeye çalıltığım o dört oğlanlardan biriyle medenice konuşuyordum. Erim, Can, Oğuz ve Utku dörtlüsü ile ne zaman muhattap olmaya kalksam, ya birbirimize laf sokma yarışına girmiş ya da birbirimizle uğraşıp durmuştuk. Erim ile daha önce de konuşmamız olmuştu, benden özür dilemesini istemiştim ama lafı yeyip susmakla kalmıştım.
"Senin için endişelendim."
İkinci bir şok dalgası çarpmıştı vücudumu bu cevap karşısında. Ben onları bir kaşık suda boğmak istiyordum ama anlaşılan duygularımız karşılıklı sayılmazdı.
Attığım tokatın sesi kulaklarımda tekrar can bulurken yüzümü buruşturdum. "Diğer kız için endişelensen daha iyi olurdu."
"Onunla ilgilenen tonla insan var merak etme."
Yanıma gelip yere oturdu ve benim gibi bacaklarını ileri uzattı. Ben, dizlerimdeki hafif sıyrıklar acıyor diye uzatmıştım bacaklarımı ama o daha çok beni taklit etmek için uzatmıştı. Cebinden, küçük bir ıslak mendil paketi ile yarabandı kutusunu çıkarıp kucağıma doğru fırlattı.
"Teşekkürler," diye mırıldandım, ıslak mendil ile yarabandını elime alırken.
Tuhaf hissediyordum ve biraz şüpheci davranıyordum. Haftalardır resmen boğuştuğumuz insanların bir anda iyilik meleğine bürünmelerini normal karşılayamazdım elbette. Islak mendil, bayıltmak için kullanılan gazlı bezlerden olabilirdi ve bana günümü göstermek için bir oyun oynayabilirlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DRAMA •Düzenlemede•
Genç KurguGitmek için hazırlanırken, Yine kaldın kendi başına. Yükselmek için çabalarken, Dipte ve yalnızca