5

56 13 4
                                    


Bölüm-5-"Kötü gün ve daha kötüsü."

"Ne alemdesin yaşama sevincim benim?"
-Nazım Hikmet.

❈

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Hayatımın en rezil anı ne diye sorsalar, düne kadar verecek bir cevap bulamazdım. Hayatım mükemmel denebilecek kadar kusursuz ilerliyordu, yaklaşık yarım saat öncesine kadar. Ancak artık bu soruya verebileceğim bir cevaba sahiptim, bu sorunun bende ki cevabı en kaba tabirle, öpüşürken müdür tarafından basılmamdı.

Iyy.

Öpüşmek benim için sorun olan bir eylem değildi, eğer yeterince aşıksam öpüşmekte sıkıntı görmüyordum ki bu konuda birkaç deneyimim de olmuştu. Ancak şuan, kusacak gibi hissediyordum. Tanıdığım insanlar arasında en iğrendiğim dört kişiden biriyle, sadece aşık olduğum biriyle yapabileceğim bir eylemi yapmaya maruz bırakılmıştım.

Ellerim birbirine kenetlemiş durumda, başım yere mahcubiyetimle eğilmiş şekilde ve ses çıkarmadan oturuyordum. Hala bana konuşma ve kendimi savunma şansım verilmemişti. Her girişimim, müdürün olağan üstü bağırışlarıyla bastırılmıştı. Gerçi, onun yerinde olsam ve öğrencimi, başka bir öğrencimi üzerine bodoslama atlayıp dudaklarına yapıştığını görsem ne yapardım bilmiyordum. Sabırlı bile davranıyor denilebilirdi.

Ancak olaylar göründüğünün ötesinde ve asıl çok başkaydı. Bir kere konuşma hakkı tanınsa, her şeyi anlatabilirdim ancak bana tanınan hak sadece bağırıp çağırılarak aşağılanmamdı. Beni itip düşürmelerinin yanında, düşerken ki savunmasızlığımdan yararlanılmış ve herkesin yanlış anladığı pozisyona doğru zorla çekilmiştim. Ah müdür bey, ben sizi anlıyordum da keşke siz de beni anlayabilseydiniz.

Müdür odasındaydık ve ne müdür ne de ben konuşuyorduk, sadece ikimizin olduğu odada sessizce müdürün çağırdığı babamı bekliyorduk. Annem bir dava üzerinde çalıştığı için gelemiyordu. En azından, yaptığı iş sayesinde mesleki deformasyona uğrayarak adalet duygusu oldukça kabaran babamın, bana kendimi savunma hakkı tanımasını umuyordum.

Ayrıca utanıyordum da, müdür babam geldiğinde ona öpüşürken nasıl bastığını anlatacaktı ve kızını cennetten düşmüş nur tanesi olarak gören babam için bir yıkım olacaktı. Babamın yüzüne nasıl bakacağımı düşünüyordum. Sonuçta bir öpüşme söz konusuydu ve bu babama mutlaka anlatılacaktı. Babam büyük hayal kırıklığına uğrayacaktı.

Müdür döner koltuğunda, sinirle bir o yana bir bu yana dönerken söylenmemek için kendini zor tuttuğu bodur suratının kırmıza dönmesinden anlayabiliyordum. Müdür masasının önündeki, karşılıklı iki koltuktan sağ tarafta olana oturmuştum. Eğer benim de oturduğum koltuğun döner özelliği olsaydı onun gibi bir sağa bir sola döner dururdum.

Pek ala ağlamak istiyordum ancak bu gücü de kendimde bulamıyordum. Transa falan girmiş olabilirdim, tabi eğer algılarım dışarıya hala açık olmasa bu şekilde düşünebilirdim. Ağlamak için doğru yer ve zaman değildi, zaten müdüre rezil olmuşken ağlayarak iyice güçsüz görünmek istemiyordum.

DRAMA   •Düzenlemede•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin