Bölüm 4: Sahne ve Siyah

16.9K 918 59
                                    

Tahtanın yanında duran saatle birlikte saniyeleri sayarak günün son dersinin bitmesini bekliyordum. Eğer saniyeleri iple çekmenin bir işe yarayacağını bilseydim, hiç düşünmez onu da yapardım. Yanımda oturan Ezgi, tüm ders boyunca telefonuyla oynamış, hatta ders hocasının önündeki kitaptan okuyarak dersi anlatmayı seçtiği bir an, sicim gibi aynı sıra boyunca dizilmiş olan psikoloji öğrencilerinin dramını fotoğraflamayı da eksik etmemişti. Beklenilen komutu, 'Çıkabilirsiniz'i duyar duymaz kitaplarımı kucakladığım gibi yerimden kalkıp sınıfın kapısına yöneldim, planım kısa bir 'yarın görüşürüz' konuşmasından sonra tüm antisosyalliğimle evimin yolunu tutmaktı.

"Fotoğrafları herkese gönderdim." diye bizi bilgilendirdi Ezgi, sınıfın kapısına diğerleriyle birlikte vardığında. Telefonundan bakışlarını ayırmadan geliştirdiği bu yön bulma duygusunun, karanlıkta yol bulma konusunda bile işe yarayacağına bahse girerdim.

"Herkes kendine iyi baksın, benim bugün eve gidip yarına hazır olması gereken Gelişim Psikolojisi ödevini bitirmem gerekiyor." diyerek günü ilk kapadığını söyleyen Lara olmuştu.

Aynı ödevi bahane etmek benim de işime geliyordu ve tam konuşmak için nefes aldığım sırada

"Olmaz." dedi Taylan ve "Bugünden itibaren topluluk, tiyatro provaları izlemek isteyenlere açık yapılacak ve sizin gelip beni izleyip sonrasında eleştirilerinizi almak istiyorum." diye ekledi.

Taylan dönemin başında üniversitenin tiyatro topluluğuna katılmıştı, bu onu heyecanlandıran, Ezgi'yle tanışmasından sonra tanıklık ettiğim ilk olaydı. Oyunun metinlerini, geçtiğimiz iki ay boyunca bizim yanımızda çalışmıştı ve gruptaki herkes zor anında sufle verebilecek kadar konuya hakimdi.

"Söz bundan sonraki ilk provaya geleceğim, ama bir düşün Taylan, eğer ben bu ödevi bitiremeyip gecenin ilerleyen saatlerinde size göndermezsem yarına kadar esinlenebileceğiniz bir arkadaşınız olmayacak." dedi Lara ve bu konuda kimse ona karşı çıkamazdı.

Aramızda, her şeyi zamanında ve tam anlamıyla kusursuz yapan bir tek Lara vardı ve dahası tanıdığım çalışkan insanlar arasında bencillik belirtisi göstermeyen tek kişi de oydu. Sadece kendi sorumluluklarını zamanında yerine getirmekle kalmayıp bizim arkamızı toplamakta da takdire şayan bir emek ve sabır gösteriyordu. Öyle ki bölümü bitirdiğimizde hepimizin Lara'ya, aldığımız diplomaların en az yüzde otuzu için teşekkür yazısı hazırlamamız gerekecekti. Gelecek yıl aramızda olmayacağı gerçeği, ortama siyah yağmur bulutları topluyordu ve okulu uzatma ihtimalimizin artacağı düşüncesi bu konu hakkındaki sohbetlerimizi kasvetle mühürlüyordu.

Lara'nın provaya gelmemesinin daha hayırlı bir iş olduğunu anlayan Taylan gözlerini devirerek, geleceğinden emin olduğu sevgilisi Ezgi'yi es geçti ve sırayla bana, Cenk'e ve Bora'ya baktı. Cenk'in yapacak daha iyi bir işim yok bakışları çoktan onayı vermişti ve Bora biraz sitemkar bir şekilde,

"Gün gelir de herkesin adını konuştuğu bir oyuncu olursan, 'Bora'ya, benim için kaçırdığı tüm o önemli maçlar için teşekkür ediyorum' konuşmanı duyacağım." dedi.

Taylan bana dönerek,

"Sesil, geliyorsun değil mi?" diye sordu.

İmkanı olduğunu bilseydim Taylan'ın yalvarmak için gözbebeklerinin refleksini kontrol edip olduğundan üç kat daha büyük görünmesini sağladığı söylerdim; fakat dönem derslerinden bunun çok mümkün olmadığını öğrendiğim için en azından sahne dışında rol yapmadığını ve gerçekten orada bulunmamı istediğini anlamıştım. Sonuçta yeri geldiğinde birbirimize büyük fedakarlıklar yapan ve üniversitenin ikinci yılının, ikinci döneminde hala dağılmamış sağlam bir arkadaş grubu olduğumuzu düşünüyordum. Arkadaşımın, benim desteğime ihtiyacı varsa bunu gösterecektim. Bir bakıma benim için bile iyi olabilirdi; çünkü evde yalnızca kendime takıntı haline getirdiğim kayıp hafıza olayının boyutlarını büyütüp üstüne üstlük bir de rüyalarıma tecavüz eder olmuştum.

SinesteziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin