Bölüm 15: Yalnızların İşi

7.4K 600 32
                                    

Ders boyunca Lara'nın bakışlarını üzerimde esir ettiğini hissedebiliyordum. Keza, ne zaman baksam yakaladığım bir çift ela gözü geri çekme zahmetine bile girmiyordu. İster istemez düşünmeden edemiyordum; eğer üstümde, her şeyi bilmeyi kendine görev edinmiş bir Lara baskısı olmasaydı kendi arkadaşlarımla bu konuyu konuşmak benim için o kadar zor bir mesele olur muydu diye. Sabahın dokuzundan öğleden sonra üçe kadar süren derslerin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Bu derslerin akıcılığından değil, aklımı mesken etmiş düşünce adacıklarında gezinmemden kaynaklanıyordu. Sınavlara birkaç hafta kala doğru düzgün düşünemiyor oluşumun bedelinin ne kadar ağır olacağını hesaplamak dahi istemiyordum.

Ders çıkışında ağırdan almaya özen göstererek sınıfı boşaltan öğrenci güruhunun en arkasında kalmıştım, bizimkilerin kapının dışında beni bekleyeceğini bilerek. Sınıfların olduğu koridorda gözüm, önünden geçtiğim her bir  'Acil Çıkış' tabelasına ayrı ayrı takılıyordu. Yürürken, Bora'yla Cenk'in her fırsat bulduklarında yaptıkları futbol muhabbetlerinin bile yerini sessizliğe bıraktığını fark etmiştim. Bölümün kantinine kadar herkesin bu sessiz tutumuna sahip çıkması gerginliğimi arttırmıştı, dahası dün yaşananlara dair yapabileceğim açıklamanın hiçbir can alıcı noktası yoktu.

Kantindeki yuvarlak masalardan birine yerleştiğimiz için herkesin yüz ifadesini seçebiliyordum ve arkadaşlarım, benden bakışlarını kaçıranlar, Ezgi, Cenk, Bora ve kaçırmayanlar, Taylan, Lara olarak ikiye ayrılıyorlardı. Kimseye daha fazla acı çektirmemek adına yapmacık bir öksürükle boğazımı temizleyerek zaten hiç eksilmemiş dikkatlerinin üzerimde kilitlendiğine emin oldum.

"Dünkü olayın benimle bir ilgisi varmış gibi durduğunun farkındayım." dedim ve kimseye konuşma hakkı doğmayacak kadar kısa süre içerisinde "Ama Ilgaz'ın kız arkadaşını ilk defa orada gördüm. Nasıl ve neden bu olaya dahil olduğumu bilmiyorum." diye ekledim.

"İpek'i az çok tanıyorum topluluktan. Ilgaz'la sürekli kıskançlık üzerine gidip gelen problemleri var." dedi Taylan, yeşil gözlerinden bir takım hesaplar yaptığı anlaşılabiliyordu. "Fakat hiç tanımadığı birine sataşacak biri olduğunu düşünmüyorum, İpek belki Ilgaz'a kök söktürüyor olabilir ama iyi kızdır." diye devam etti.

"Ne kadar iyi?" diye sordu Ezgi. İlk bakışta başka bir kıskançlık vakası gibi gelmişti kulağıma ama bu, yalnızca Ezgi'nin sorabileceği türden bir merak sorusuydu.

"Tanıyorum işte, herkesle arası iyidir toplulukta." diye yanıt verdi Taylan, bakışlarını Ezgi'den kaçırarak.

"Toplulukta herkesle arasının iyi olması, kıskançlık krizleri sırasında yakın olduğu kişilere saldırmayacağının garantisi vermiyormuş demek ki ve hayır, Taylan Bey, bu tanımak değil." diye tek solukta cevap vermişti Ezgi. En az Taylan'ınkiler kadar berrak yeşil olan gözlerini bana çevirdiğinde sıradaki azarı yiyeceğimi düşünerek hafifçe arkama doğru yaslanmıştım; fakat O "Sesil, eğer gerçekten altında bir şey varsa bu olayın, anlatmak istemiyorsan ya da anlatmaya hazır hissetmiyorsan kendini anlatmayabilirsin. Sadece dün seni bu kadar etkilenmiş görmek beni de" Ezgi, Lara'ya dik dik bakarak duraksadıktan sonra " Bizi de üzüyor." dedi.

Ezgi'ye duyduğum minneti teşekkür etmek yerine derin bir nefes alarak gösterdim. En azından aramızdan bazılarının hala empati yapabildiğini bilmek dünden bu yana kendimi ilk defa iyi hissetmeme neden olmuştu. Fuların gerçek sahibinin ben olduğumu söyleyebilirdim ama ardından gelecek soruların hepsinin cevabının 'Bilmiyorum'la bağdaşacak olması, olayı daha karışık bir hale getirmekle kalmayacak, Lara'yı da büyük ihtimalle bir haftalık uykusundan edecekti.

"Dünkü olayla alakalı olarak anlatabileceğim bir şey olsa anlatırdım; fakat Ilgaz'ı bile hiçbirinizden daha iyi tanımıyorum." dedim, fuların esas sahibinin ben olduğum gerçeğini kendime saklayarak.

SinesteziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin