Elimde, resmin tamamını bilmediğim için oluşturamadığım yapbozun parçalarıyla kalakalmıştım. Haftanın ikinci günü okula gitmemiştim. Haftanın üçüncü günü de okula gitmemeyi tercih etmiştim; fakat tüm bu tercihlerimin dördüncü günü kurtaramayacağını biliyordum çünkü birilerinin gidip notlarımı öğretim görevlilerinden birebir sorarak öğrenmesi ve yükseltmek için ne yapılabileceğini sorması gerekiyordu. Dahası bu birileri kaç tane sınava bir daha girmesi gerektiğini de hesaplamalıydı. Ne de olsa dönemi sonlandırabilmek için kapıda teslim edilmesi gereken iki proje, onarılması gereken arkadaşlıklar ve izlenmesi gereken bir tiyatro oyunu vardı. Sonrasında muhtemelen yine kurtarılması gereken arkadaşlıklar olabilirdi. O biri açıklama gereksinimi olmaksızın bendim.
Keşke hayatım lisans hayatımdaki sorumluluklarımdan ibaret olsaydı.
Ama ben genel olarak hayattaki gidişatımın yönünü bilmiyordum.
Bir Çarşamba günü öğleden sonra, evde yapayalnız otururken en büyük sorunumun dağınık odam olduğunu düşünmüştüm. Lakin odamı toplamaya karar verip kirli çamaşırlarımı sepete basket oynarmışçasına atıp sayı yapmaya çalışırken hayatımın odamdan çok daha fazla dağıldığını fark etmiştim. Ailem kapıya gelen arkadaşlarımdan dolayı -ki bu insanlar için sıfatlarım çok sabit değildi- huzursuzlardı. Bunu hissedebiliyordum ama hayat prensibi olarak bana güvendiklerini söyledikleri için çok karışmamaya çalışıyorlardı. Yardıma ihtiyacım olduğunda ilk olarak onlara danışacağıma söz vermiştim ama bu sözü verirken hayatımın belli bir kısmının silinip içinden çıkamayacağım bir yumak haline geleceğini hesaba katmamıştım... Ve tahmin edersiniz ki ebeveynlerimi oturma odasındaki turuncu koltuğa oturtup karşılarına geçerek 'Merhaba, kızınız bir gece arkadaşının evinde partilerken modern çizgi romanlardan çıkma kumral bir çocuğun klasik model kırmızı arabasına atlayıp kaçmış. Dahası bu kumralın, sarışın ve bir kaplan kadar yırtıcı kız arkadaşı da yanlarındaymış, inanabiliyor musunuz? Ama merak etmeyin! Çünkü görünen o ki, yine kızınız, Sesil, bu vahşi kaplanı başarıyla savuşturup sabaha kadar kumral çocukla takılmış. Neden mi 'mış' ? Çünkü Kızınız bu olayla ilgili hiçbir şey hatırlamıyor ve her şey olmuş olabilir!' diyemedim.
Ailem açısından aslında çok şanslı olduğumu fark ettim. Muhtemelen ergenlikten çıkışımın normalden birkaç yıl kadar geç olduğunu düşünüyorlardı sadece. Şu an, hayatımda başa çıkmam gereken ve belki de küçük bir özür borçlu olduğum Lara vardı ama şimdi o da sütten çıkma ak kaşık değildi. Ilgaz'ın sevgilisi olduğunu bile bile tüm kartlarını ona oynamıştı. Yine de bunu İpek'in ve birkaç kişinin daha bilmesine neden olan kişi ben olmamalıydım. Kabul etmeliydim ki yaptığım şey baya ucuzdu. İpek, Lara ve Ilgaz'ın arkamdan iş çevirdiğini düşünsem bile hoş değildi. Hayatımda, henüz nasıl davranacağımı bilmediğim bir Cenk vardı. Söylediği yalanlar yüzünden özür dileyen ve aslında kendine ikinci bir şans tanımak istemiş, benden hoşlandığını söyleyen bir Cenk vardı. Beni kaybetmekten korktuğu için kendi başını belaya sokmuş bir Cenk ve Ilgaz'la uzlaşmak zorunda kalmış bir Cenk... Ne zaman yardıma ihtiyacım olsa orada olmuş bir Cenk... Ve ben... Ne yapacağımı bilmediği için iki gündür hiçbir sosyal etkileşimde bulunmamıştım. Bu Cenk'in büyük ihtimalle tam olarak olmamasını istediği şeydi ama elimden bir şey gelmiyordu. Sadece Cenk'in bu sessizliklerimi kişisel algılamamasını umuyordum. Yani... en azından bir kısmını. İşin aslı Cenk'in benden bir cevap bekleyip beklemediğini bilmiyordum. Benden ne gibi bir beklentisi olduğunu veya bana karşı olan hislerinin geçerliliğini öğrenmekten korkuyordum. Kendi hislerimi tartmaktan ve aslında daha önce hiç düşünmediğim bir olasılığı -Cenk ve ben- düşünmekten kaçıyordum. İstemeden ve belki de isteyerek Ilgaz'la geçirdiğim bir gece sonrasında zaten çok bilinmeyenli bir denklemin görünmez elemanı gibiydim. Boş sayfalara attığım yıldızlı anılarımı bulmadan herhangi bir şeye dahil olmak istemiyordum. Ilgaz'ın o yıldızlardaki rolünü keşfetmeden yeni bir duygusal karmaşanın içine dalmamalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinestezi
Teen FictionSesil, yirmi yaşına henüz basmış bir psikoloji bölümü öğrencisidir ve okuduğu bölümü seçmesinin en önemli nedeni, sekiz yaşındayken öğrendiği, modern tıbbın hala gizemini tam olarak aydınlatamadığı bir algı komplikasyonuyla dünyaya gelmesidir: Sines...